Huzur ve Barış İçin Aşiretsel ve Siyasal Husumetlere Son Verilmelidir.
Bölgede gelişen son durumla alakalı OHAK- DER Başkanı M. Burhan Hedbi bir sağduyu
çağrısında bulundu. Hedbi, "Huzur ve barış için aşiretsel ve siyasal husumetlere son
verilmelidir" dedi.Son dönemlerde barış ile anılan bölgemiz yine kan davaları ile anılmaya başlandı. Kanaat
önderleri, siyasiler ve sivil toplum kuruluşlarının, cahiliye döneminin ahlakı da sayılan bu
ahlak ve olgulara önceden müdahil olabilecek ortak bir oluşum kurmaları hayati önem arz
etmektedir. Sadece birbirlerini öldürenlerin taziyelerine gitmekle görevimizi ifa ettiğimizi
sanarak kendimizi kandırmayı bırakmalıyız. Zira taziyelerde oluşan kalabalıkların yarısı bile
olaylara önceden müdahale etse, sorunlarımız öldürmeyle çözüm bulma noktalarına varmaz.
Böylesi menfur olaylardan sonra konuşulanları öncesinde söylemek gerekir. İyiyi, güzeli ve
doğruyu söylemek veya övmek kolaydır. Gerekli olan bunları uygulamaktır. Zor olan ise, bu
konuda irade gösterebilmektir. Bunun için de aydın sayılan insanlara, kanaat önderlerine,
siyasilere ve STK’lara çok iş düşmektedir.
Huzurlu bir gelecek ve korkusuz bir yaşam için; Kürd toplumu gerek aşiretsel gerek siyasal
küskünlük ve husumetlerine bir an önce son vermek zorundadır.
Bu bağlamda: Halkımız, olayların taraftarlarının dışında; olaylara müdahil olabilecek
samimiyet ve kabiliyete sahip “Üçüncü Şahıslara” ihtiyaç duymaktadır. Zira içinde "Üçüncü
Şahıs" bulunmayan milletler herhangi bir kargaşada fevri davranıp bunu daha da büyük bir
kargaşaya dönüştürebilirler.
Dinen, kan davasını gütmek haramdır. Dindarlıklarıyla bu kadar bilinen bölgemizde haram
olan kan davaları neden hala süregelmektedir?
Bu konuya artık devletin de eğilerek bunun sebeplerini araştırabilecek ve çözüm
oluşturabilecek; akil insanlar gurubu gibi, bu konuda tecrübe sahibi insanlardan ve kanaat
önderlerinden oluşan yasal bir komisyon(lar) kurması gerektiği inancındayım. Ki bu
düşüncemi paylaştığım birçok kişinin de benimle aynı fikirde olduğunu müşahede ettim. Din
âlimi, sosyolog ve psikologun da aralarında olacağı bir komisyonun oluşturulmasının çok
faydalı ve verimli olacağı kanısındayım. Bu komisyonun böylesi olayların oluşmasına sebep
teşkil eden ihtilaflara önceden müdahale etmeleri, gerektiğinde adli ve kolluk görevlilerini de
haberdar ederek ve gerek gördükleri durumlarda onları da aralarına alarak çözümler sunarak
böylesi vahşetler vuku bulmadan, tarafların arasını bulmayı sağlamalıdır. Kürdçede şöyle bir
atasözü vardır: “Piştî baranê ga cil nabe!” Yani: “Yağmurdan sonra öküze semer vurmanın
anlamı da yok faydası da”. Bir şey yapılacaksa yağmurdan önce yapılmalıdır.
Bireysel çabalarının yetersiz kaldığı bu dönemlerde devletin de bu meseleye eğilerek her
mahalle veya köyde böylesi duyarlı vatandaşları tespit edip bir araya getirmesi gerektiğini
düşünüyor ve bu yazıyla gerekli yerlere çağrıda bulunuyorum.
Tüm samimiyet ve içtenliğimle yaptığım bir ÇAĞRIDIR bu: Bari bundan sonra var olan
aşiretsel ve siyasal kaos, kargaşa ve kan davalarını daha da büyütmeyecek ve yenilerinin
eklenmesini önleyecek, önünü kesecek söylemleri geliştirelim.
Ataüllah İskenderi’nin de söylediği gibi: “Söylenen her söz üzerinde, içinden çıktığı kalbin
kisvesi-elbisesi vardır.” Artık eylemlerimize yansıyan ve kalbimizdeki kin ve nefretin nişanesi
olan söylemlerden vazgeçelim ve öncesinde de uyardığım gibi artık birbirimize hakaret
etmeden eleştirebilmeyi öğrenelim. Haklı ve haksızı önceden konuşmak ve tespit gerekir.
Bir insan öldükten sonra kimin haklı veya haksız olduğunu tartışmanın ne önemi var ki? Artık
öncesinden birbirimizi dinlemeyi ve sorunlarımızı konuşarak çözebilme olgunluğunu düstur
edinelim!
İlla bizim yüreğimizin yanması mı gerekiyor. Unutmayın ki; “İnananlar bir cesettirler!”
Öyle olmalılar. Yangına körükle gitmenin kimseye bir faydası olmayacaktır. LÜTFEN
DEDİKODULARA hemen İNANMAYALIM ve bilmeden sağa sola saldırarak sonradan pişmanlık
duyacağımız daha büyük acılara sebebiyet vermeyelim. “Fitne uykudadır. Fitneyi uyandırana
Allah lanet etsin!” Artık YETER! Gençler ölmesin, insanımız ölmesin.
Kamuoyuna.
M. Burhan HEDBİ
OHAK-DER Başkanı