Huzur Kaçarsa…
Huzursuzluk başlar.
Kişinin adı huysuz-huzursuza çıkar.
Huzursuzluğa teslim olursan, karakter gibi yapışır.İnsanın parçası haline gelir.
Güler, eğlenir, sevinirsin ama huzursuzsundur.
Patlamaya bahane ararsın.
Herkese, her yere, her şeye…
* *
Huzursuzsan…
Kendine olan güvenini sorgularsın.
Olayları-kişileri birbirine karıştırırsın.
Bir fikri aklın söylerken, kalbin onaylamaz.
Düşüncelerin girdap haline gelir, seni boğar.
Elinden tutan kişiyi üzmek; üzerken üzülmek tadını istersin.
Kimsenin seni anlamadığı sanısıyla hep yanılırsın.
Bilgilerin hep yanlış verildiğini varsayarak, pimpirik olursun.
* *
Küfür; sığınma yeriniz olur.
Huzursuzluğun en yakın arkadaşları;
Uykusuzluk, uyumsuzluk ve umutsuzlukla…
Kalaylı küfürleri basarsınız.
Kadın-erkek, genç-yaşlı, rütbeli-rütbesiz fark etmez.
Vali, başkan, gazeteci, sendikacı kim olursa, potaya girdi mi okkalı nasibini alır.
* *
Huzursuzluk her adımda yanınızdadır.
Kimseye anlatamadığınız, bulunduğunuz tehlikeyi kimsenin sezemediği durumdur.
En yakınınızın, örneğin eşinizin…
“ Öfkesi, saman alevi gibidir…” tanımlaması;
Huzursuzluğunuzun tescilli olduğunu, bunu fark edenlerin hoşgörülü davranması gerektiği mesajını verir.
* *
Huzuru kaybedip, huzursuzluğa teslim olmak;
Nedeni bilinmez, içten gelen belirsiz, korku, kaygı, sıkıntı, kötü bir şey olacakmış hissi yaratan bunaltı duygusudur.
Dizginlenemezse…
Yaşamı tehdit eden alarm durumudur.
Belirtileri basittir:
Gerçeklik duygusunda değişme.
Dikkat dağınıklığı, kontrolü yitirme korkusu.
* *
“ Büyüğüm, şuyum, buyum” havası atmaktansa…
Ayna karşısına geçip, sormalı:
“Huzursuz muyum?”
Yanıtını alıyorsan, kolay.
Bulamıyorsan yandı ahali…
* *
Sen çektirirsin, kul çeker...
Çatlayana, çatlatana kadar!
***********************************************
Erdal İZGİ/18 Mart 2010