Huzur, Hüzün ve Öfke…
Mübarek Ramazan ayı geldi, geçiyor. Yarısına ulaştık bile. Bu güzel günlerin; huzuru, kardeşliği, yardımlaşmayı, milli ve manevi değerleri güçlendirmesi gerekir. Hırslardan, kötü duygu ve alışkanlıklarımızdan sıyrılmamız; kısacası manevi açıdan arınmamız için bir fırsat olması icap eder.
Beş yıldır, (geçen yıl hariç) Ramazanın ilk haftasını (mümkün olursa 10 gününü) Trabzon-Uzungöl’de geçiriyorum. Bu cennet misali; yemyeşil, sakin, oksijen kaynağı beldede, ruhumu ve enerjimi yeniliyorum.
İnan Kardeşler Oteli, tavsiyeye şayan bir işletme. Sahibi Dursun Ali İnan; geniş fikirli, kültürlü, saygılı bir gönül dostu. Otelin her tarafı özlü sözlerle donatılmış. Uzungöle, 40 yıl önce dışa açılma fikrine, turizme, alabalık üretimine öncülük etmiş; yurt dışında gördüklerini beldesine taşımış örnek bir müteşebbis.
Ailenin tüm fertleri işin başında. Aysel kızımız harika, güleryüzlü, çok başarılı bir yönetici. Mehmet kardeşimiz, on parmağında on marifet; fotoğrafçılıktan kemençe çalmaya kadar her işi beceren, değerli bir vatan evladı. Belde halkı; tam anlamı ile klasik Türk insanı. İnançlı, sevgi dolu, misafirperver, milli ve manevi değerlere sımsıkı bağlı, birbirleriyle tam bir dayanışma kurmuş, çok değerli insanlar.
Niye yurtdışı?
Bu arada, Gölbaşı Camii’nin imamı Ahmet Kadıoğlu kardeşimizi özel olarak zikretmem gerekir. Zira; kendini böylesine sevdiren, bu kadar kültürlü, bu derece çalışkan, çocuklara sadece din dersi değil diğer tüm okul derslerinde de yardımcı olan, 7'den 70'e herkese ulaşan, harika bir insan çok azdır. İstediğin büyükşehrin başına tayin et, harika hizmet versin (Gerçi, bu konuda, Diyanet İşleri Başkanımıza bilgi verirsem, belde halkı beni bir daha Uzungöl’e sokmaz. Zira, hocamızı öylesine sahiplenmişler ki, kaybetmekten ödleri kopuyor).
Gerçekten şaşıyorum. İnsanımız, tatil ve dinlenme için niçin yurtdışına gider? Niçin, cennet vatanımızın güzel köşelerine gitmez? Hiç abartmıyorum. Dünyanın gitmediğim kıtası kalmadı. Çok sayıda, mütevazi, lüks, süper lüks otellerde kaldım. Uzungöl'deki hizmet kalitesini, samimiyeti, içtenliği, sevgiyi ve mutfak kalitesini hiçbir yerde görmedim. İnanmayanlar, gitsin, görsün ve bana hak versin.
Çete sömürüyor
Bu harika ortama rağmen, mutlu olmamız mümkün değil. Zira, dünyanın her tarafında Müslüman kanı akıyor. Tüm İslam dünyası kargaşa içinde. İllimünati çetesi, (Siyonist holdingler ve uşakları ABD, AB, NATO, BM, IMF, Dünya Bankası, finans ve medya kuruluşları gibi yüzlerce kuruluş kanalıyla) tüm dünyayı sömürüyor; yeraltı ve üstü zenginliklerini çalıyor ve her tarafa kan, gözyaşı, ihanet, bölücülük, huzursuzluk, terör vb. fesat tohumlarını saçıyorlar. Mısır, Cezayir, Libya, Sudan, Somali, Yemen velhasıl tüm Afrika'da; Filistin, Keşmir, Irak, Suriye, Afganistan, Pakistan, Myanmar, Uygurlar tüm dünyada devamlı olarak Müslümanlar ve Türkler zulüm altında inliyorlar.
İşte Bosna Hersek faciası. AB’nin, NATO’nun, tüm haçlı vampirlerin birlikte örgütledikleri soykırımlar, vahşet tabloları. Utanmayan, yüzü kızarmayan, herkese insanlık, demokrasi, hak-hukuk dersleri vermeye çalışan, haysiyetsiz, vicdansız, ahlaksız, karaktersiz bir batı (Bizde de, "Batı medeniyetini örnek alalım" deyip duran, satılmış, milli karakterini kaybetmiş, ahlaksız tipler).
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Lahey Adalet Divanı, BM gibi tüm kuruluşlar birer kukla. Haçlı zulmünün emir eri. Daima zalimin yanında, mazlumun karşısında. Ve bunlardan medet uman (Türkiye dahil) zavallı ülkeler. Elbette, bu tablo biraz vicdanı olan, insanlığını kaybetmemiş, ruhunu dış mihraklara satmamış, kendini anti-kapitalist diye reklam edip de kapitalist sömürücülerin aleti olmak zilletine düşmeyenleri öfkelendirmektedir.
İstanbul dükalığı
Ülkemize karşı yürütülen ihanet senaryolarına karşı tepkisiz kalmak mümkün müdür? Nedir, bu bitip tükenmek bilmeyen olaylar? Nedir, bu esnafın çilesi? Niçin, PKK’ya, BDP’ye, terör örgütlerine ve partilerine, verilen tavizler?
Bir kesim medya ülkesine ihanet etmekten, teröristlerin yanında yer almaktan devamlı yalan, iftira, baskı, şantaj, karalama kampanyaları üretmekten, vatanı için çalışan, hayatını ortaya koyan, hainlerin kurşununa, taşına, molotofuna, çelik bilyesine, fişeğine, bombasına karşı göğsünü siper eden polisimize hayasızca saldırmaktan utanmıyor mu?
Nedir bu CHP, TMMOB, Sendikalar, Barolar vb. kuruluşların İstanbul dükalığı mensuplarının hali? Niçin teröre destek vermektesiniz? Sırf AKP düşmanlığı, bu ihanetlerin gerekçesi olabilir mi? Türk halkı bayrak istismarlarınızı yutar mı? 10. Yıl Marşı'nın, İstiklal Marşı'mızın yerini almasına izin verir mi?