Hüseyin Yurdabak’ı Arıyor ve Özlüyorum
Şiirimizin kilometre taşlarından ve duayenlerinden biri olan Hüseyin(Çolak)Yurdabak, şairliği, yazarlığı ve gazeteciliğiyle hep ön planda yer aldı.Hazırladığı antoloji niteliğindeki kitaplarla,yayınlarla değişik kesimlerdeki şairlerin ve şair adaylarının çalışmalarını bir araya getirerek,kitaplaştırarak önemli ve kalıcı hizmetler ortaya koydu.O benim ‘Hüseyin abim’di.Abi kelimesini herkes için kullanmadım,kullanamadım.Abi diye hitabettiğim birkaç isimden biriydi Hüseyin Yurdabak.Vefatından önceki aylarda Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi gördü.Bu sıralarda eski dönemlerde,değişik isim ve imzalarla çekilmiş toplu fotoğraflardan;Halil Soyuer, Ahmet Tufan Şentürk,Abdullah Satoğlu, Bekir Sıtkı Erdoğan,Cevdet Aslangül gibi pek çok büyüğümüzle çekilmiş fotoğraflardan 54 adet;”İsa bunlar sana emanet,bunları ancak sen saklar ve değerlendirirsin” demişti.İyileştikden sonra bu fotoğrafları geri aldı.Ondan sonra fotoğraf konusunda,”Hüseyin abi ben fotoğraf istemiyorum artık”diye şakalaşırdık.
O’nun,doğum yeri olan Beypazarı’nda adının bir sokağa verilmesi teklifinin İLESAM tarafından yapılacağı günlerde,çok heyecanlı olduğunu,adı bir sokağa verildikten sonra sevinçle gelip boynuma sarıldığını hatırlıyorum.
Ankara Kalesindeki Ankaralılar Evi’nde rahmetli Rıza Akdemir’le birlikte ayda bir düzenledikleri şiir toplantılarında, şairlerin bir araya getirilişi toplantılarında,bir lokomotif gibiydiler.Bu toplantılar onlarla açılır,onlarla kapanırdı.Şairlerin tümü onun dostuydu.Herkesle teker teker ilgilenmek hoşuna giderdi.
İLESAM yönetim kurulunda muhasip üye olarak görev yaptığı yıllarda sürekli görevinin başında bulunur,bir memur gibi mesai yapar,herkesle ilgilenir kendine has üslup ve davranışlarıyla büronun bir parçası gibi çalışır,takdir toplayan bir görüntü ortaya koyardı.
Temmuz 2008’de yayınladığım “Mezarlık Kültürümüzden Örnekler”adlı kitabımın 428. sayfasında ve Anayurt Gazetesinin 21 Ocak 2008 tarihli sayısındaki köşemle öteki gazetelerdeki köşelerimde yazdığım yazıda,Hüseyin Yurdabak abimizle ilgili görüşlerimi anlatmaya çalışmıştım.Şimdi bu yazılarımda yer alan Hüseyin Yurdabak biyografisine bakalım:
Hüseyin(Çolak)Yurdabak: Şairlerin babası olarak bilinen Hüseyin Yurdabak 1931 yılında Ankara’nın Beypazarı ilçesinde doğdu.İlk,orta ve lise öğrenimini Ankara’da,yüksek öğrenimini Yüksek Gazetecilik Okulunu 1954 yılında tamamladı.Şiirlerini önce “Çolak” soyadıyla yayınlayan,1960 yılında “Yurdabak”soyadını alan,şiirlerinde temiz ve duru bir dil, süprüzli kafiyeler kullandı.Halk tarzında ve hece vezniyle yazdı.Özellikle aşık tarzı şiirlerini,fikri bir lirizmle birleştirerek iyi bir anlatım özelliği ortaya koydu.
Şiirleri;Türk Dili,Türk Edebiyatı,Türk Sanatı,Her Hafta,20.Asır,Bahçe,Ece,Çağdaş Edebiyat gibi pek çok dergide yayınlandı.Abdullah Satoğlu ve Feyzi Halıcı’yla ortaklaşa pek çok kitap yayınlandı.Karınca Dergisinin Yazı İşleri Müdürlüğünü yapan Yurdabak’ın,kendi imzasıyla da yayınladığı pek çok kitabı bulunmaktadır.
TRT repertuarında bulunan,sözlerini yazdığı pek çok ünlü şarkıyla da bütünleşen Hüseyin Yurdabak’ın bu eserlerinden biri, bestesini Semahat Özdenses’in yaptığı “Her mevsim içimden gelip geçersin”dir.Beypazarı’yla da özdeşleşen,bir anlamda Beypazarı delisi olan Hüseyin Yurdabak 09 Ocak 2008 tarihinde vefat etti.Cenazesi,10 Ocak 2008 tarihinde Ankara Hacı Bayram Camiinde kılınan ikindi namazının ardından,Cebeci Asri Mezarlığında toprağa verildi.
***