content
02 Tem

Hukukun Siyasi Boyutu

Bu ülkede hukuk siyasallaşmıştır. Anayasa mahkemesinden tutunuz yüksek  yargı organları kelimenin  tam anlamı ile siyasi bir tavırla parlamentoya  karşı  direnmeye çalışmaktadır. Bir taraftan parlamentonun hazırladığı referandum paketinin  halka sunulmasını engellemeye  çalışan sözde parlamenterler, bir taraftan da bu  sözde parlamenterlerin ana yasa mahkemesine  taşıdıkları   referandum paketinin esastan  görüşülmesi. Uzun  söze  gerek  yok. Yıllardan beri kamuoyunun gözünden uzakta istedikleri gibi  çalıp oynayan, istedikleri zaman  terörü tırmandıran ve ellerindeki devlet  gücü ile halkın  iradesini  hiçe sayan  zihniyetin  Ergenekon  adı altında hukuk alanını da  kullandığı net  olarak ortaya  çıkmıştır.  Usulsüz atamalar, taraf tutmalar. Hukuku  çiğneyen hukukçular!

Bu mesele ancak köklü bir referandum ile çözülebilir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra “Bir kale  daha  kaybettik” diyen zihniyet, Yarsav ve benzeri yüksek  yargı  organlarını da kaybetmemek, halkın iradesine vermemek için çabalıyorlar. Artık bu  yaranın tedavi edilmesi gerekir.

Bu günkü manzaraya bakarsak, Hukukun dahi ithal edildiği bir ülkede, hukuk felsefesinin ve fikrinin  oluşmadığı, oluşmayacağı, bunun için gerekli zihni donanımı sağlayacak eğitim ve öğretimi olmayan bir  ülkeyiz. Bu sebeple,Temel hak ve hürriyetlerin mahiyeti, sınırları ve biçimleri üzerinde ittifak oluşturulamamakta ve utanacak bir halde Avrupa mahkemelerine taşınmaktayız.”

İnsan haklarının tanımını, insani anlamda yapmak ile,güvenlik kaygısı ve şemsiyesi altında yapmak arasında çırpınan bir ülke, insana verdiği kıymet ile rejime verdiği kıymet arasında temel tercihini yapamamış bir ülke burası.

Bu anlayışla  yorum yapacak olursak.  İnsanı merkez alan bir anlayış ,insanlara temel hak ve hürriyet  bahşedemez, yani tanıyamaz.

İnsan var olmakla, sahip olduğu, temel hak ve hürriyetler ; Hiçbir sistem,kurum, veya şahıs tarafından tanınamaz.”

Mevzuat, temel hak ve hürriyetleri  insanlara tanıdığına dair bir üslup da kullanamaz. Devlet temel hak ve hürriyetleri vatandaşa tanımakla övünemez.     

Siyasi iktidarlar böyle bir reform yapmakla gururlanamazlar.Seçim meydanlarında Baş örtüsü  meselesini çözmeye söz vermek”  Temel hak ve hürriyetler  insanın var oluşunu gerçekleştirecek şartların da zeminidir.Zemin yoksa var oluş şartlarının gerçekleşme imkanı da  olmayacaktır.

Misal ;     

Bu ülkede baş örtüsüne karşı çıkanlarla, baş örtüsü takmak isteyenler arsındaki ihtilafı giderecek olan hukuk nerede?Yada başka açıdan yaklaşarak soralım. Müslüman bir toplumun, Allah’ın emrini yerine getirmesine karşı çıkanlar kimlerdir? Eğer bunu Devlet adına istiyorlarsa, Devlet kimindir ve kimler için vardır? Hakem olması gereken mahkemeler acaba hakem mi? Yoksa taraf mıdır?”

Bakınız; Bir ülkede sanayi gelişmemiş olabilir,Bir ülke büyük askeri güç kuramamış olabilir. Bir ülke bir çok şeyi yapamamış olabilir.ama bir ülke bir şeyi yapmamış olamaz. İnsanların temel hak ve hürriyetlerini koruma altına alamamış olamaz. Bunun hiçbir açıklaması olamaz. Bunun mazereti olamaz ve bu  hiçbir gerekçe  ile savunulamaz.  Bunu fert planında değerlendirirsek, İnsanlar fakir olabilir,insanlar geçimlerini zor temin edebilirler.İnsan her hale gelebilir ama,insan edepsiz ve ahlaksız olamaz. Bunun hiçbir şekilde savunulması da yapılamaz. Çünkü insanı, insan yapan temel kıymet bunlardır.

Millete  rağmen hukuk da olmaz vesselam.

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank