Hukukun Siyasi Boyutu
Bu ülkede hukuk siyasallaşmıştır. Anayasa mahkemesinden tutunuz yüksek yargı organları kelimenin tam anlamı ile siyasi bir tavırla parlamentoya karşı direnmeye çalışmaktadır. Bir taraftan parlamentonun hazırladığı referandum paketinin halka sunulmasını engellemeye çalışan sözde parlamenterler, bir taraftan da bu sözde parlamenterlerin ana yasa mahkemesine taşıdıkları referandum paketinin esastan görüşülmesi. Uzun söze gerek yok. Yıllardan beri kamuoyunun gözünden uzakta istedikleri gibi çalıp oynayan, istedikleri zaman terörü tırmandıran ve ellerindeki devlet gücü ile halkın iradesini hiçe sayan zihniyetin Ergenekon adı altında hukuk alanını da kullandığı net olarak ortaya çıkmıştır. Usulsüz atamalar, taraf tutmalar. Hukuku çiğneyen hukukçular!
Bu mesele ancak köklü bir referandum ile çözülebilir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra “Bir kale daha kaybettik” diyen zihniyet, Yarsav ve benzeri yüksek yargı organlarını da kaybetmemek, halkın iradesine vermemek için çabalıyorlar. Artık bu yaranın tedavi edilmesi gerekir.
Bu günkü manzaraya bakarsak, Hukukun dahi ithal edildiği bir ülkede, hukuk felsefesinin ve fikrinin oluşmadığı, oluşmayacağı, bunun için gerekli zihni donanımı sağlayacak eğitim ve öğretimi olmayan bir ülkeyiz. Bu sebeple,Temel hak ve hürriyetlerin mahiyeti, sınırları ve biçimleri üzerinde ittifak oluşturulamamakta ve utanacak bir halde Avrupa mahkemelerine taşınmaktayız.”
İnsan haklarının tanımını, insani anlamda yapmak ile,güvenlik kaygısı ve şemsiyesi altında yapmak arasında çırpınan bir ülke, insana verdiği kıymet ile rejime verdiği kıymet arasında temel tercihini yapamamış bir ülke burası.
Bu anlayışla yorum yapacak olursak. İnsanı merkez alan bir anlayış ,insanlara temel hak ve hürriyet bahşedemez, yani tanıyamaz.
İnsan var olmakla, sahip olduğu, temel hak ve hürriyetler ; Hiçbir sistem,kurum, veya şahıs tarafından tanınamaz.”
Mevzuat, temel hak ve hürriyetleri insanlara tanıdığına dair bir üslup da kullanamaz. Devlet temel hak ve hürriyetleri vatandaşa tanımakla övünemez.
Siyasi iktidarlar böyle bir reform yapmakla gururlanamazlar.Seçim meydanlarında Baş örtüsü meselesini çözmeye söz vermek” Temel hak ve hürriyetler insanın var oluşunu gerçekleştirecek şartların da zeminidir.Zemin yoksa var oluş şartlarının gerçekleşme imkanı da olmayacaktır.
Misal ;
Bu ülkede baş örtüsüne karşı çıkanlarla, baş örtüsü takmak isteyenler arsındaki ihtilafı giderecek olan hukuk nerede?Yada başka açıdan yaklaşarak soralım. Müslüman bir toplumun, Allah’ın emrini yerine getirmesine karşı çıkanlar kimlerdir? Eğer bunu Devlet adına istiyorlarsa, Devlet kimindir ve kimler için vardır? Hakem olması gereken mahkemeler acaba hakem mi? Yoksa taraf mıdır?”
Bakınız; Bir ülkede sanayi gelişmemiş olabilir,Bir ülke büyük askeri güç kuramamış olabilir. Bir ülke bir çok şeyi yapamamış olabilir.ama bir ülke bir şeyi yapmamış olamaz. İnsanların temel hak ve hürriyetlerini koruma altına alamamış olamaz. Bunun hiçbir açıklaması olamaz. Bunun mazereti olamaz ve bu hiçbir gerekçe ile savunulamaz. Bunu fert planında değerlendirirsek, İnsanlar fakir olabilir,insanlar geçimlerini zor temin edebilirler.İnsan her hale gelebilir ama,insan edepsiz ve ahlaksız olamaz. Bunun hiçbir şekilde savunulması da yapılamaz. Çünkü insanı, insan yapan temel kıymet bunlardır.
Millete rağmen hukuk da olmaz vesselam.