Hukuk Düzeni Ayaklar Altında…
Kendimizi bildiğimiz günden beri; Hz. Ali (R.A.) Efendimize ait “Adalet mülkün temelidir” sözünü, sıkı sık işittik. Bir düstur olarak kabul ettik. Yürekten inandık.
Yine; bir ülkede,
yargı sisteminin ayakta kalması halinde, toplumun ümitlerinin tükenmemesi gerektiğini, öğrendik. Adil ve hızlı bir yargı sistemi ile tüm çarpıklıkların düzeltilmesinin mümkün olacağına inandık.
Ne yazık ki; 17 ve 25 Aralık rezaletlerinden sonra, Türkiye tüm değerleri ile birlikte, hepsinden çok daha vahim olarak, yargı ve hukuk düzenini de kaybetti. Her şey, tek bir kişinin keyfine ve çıkarlarına göre, düzenlenir oldu. Adaletin kılıcı; teröristleri, hainleri, hırsızları değil, masumları kesmeye başladı. Tüm hukuk ve yargı düzeni dejenere edildi. Haksızlıklar, kıyımlar, zulümler, yolsuzluklar, aleni biçimde icra edilmeye başladı.
Şu anda, Türkiye’de demokrasiden bahsetmek, kesinlikle mümkün değildir. Tüm yetkiler, tek bir kişinin şahsında toplanmıştır. Herkesin, kendisine biat etmesi, göz yumması, en küçük bir tenkitte bile bulunmaması istenmektedir.
Özellikle, son iki yıldır, ne kadar çok suç, pervasızca ve açıkça işlenmektedir;
1) Demokratik düzeni tağyir ve ilga. Anayasa’yı ve tüm hukuk düzenini ihlal.
2) Terör örgütleri ile işbirliği; ülkenin bölünmesi ve devlet otoritesinin ortadan kalkmasına zemin hazırlamak. Vatan toprağını terketmek.
3) Faili meçhul cinayetler.
4) Rüşvet ve yolsuzluklar. Kamu kaynaklarının israfı, yandaşlara dağıtılması. İhale, özelleştirme vb. yolsuzlukları.
5) Kaçak saray inşaatı. Aşırı israf, lüks.
6) Bürokratik yapının zaafa uğratılması. Hukuka aykırı (VİP) tayinlerin yapılması. Ehil elemanların kıyıma uğratılması.
7) Din istismarı. Tüm milli, manevi ve ahlaki değerlerin, ayaklar altına alınması, dejenere edilmesi, alay konusu yapılması.
8) AB’den müzakere tarihi almak uğruna, 16 adet adamızın ve bir kayalığın 2004 yılından bu yana, Yunanistan tarafından işgal edilmesine göz yumulması. (Hurşit, Fornoz, Eşek, Nergizcik, Bulamaç, Kololimnoz, Keçi, Sakarcılar, Koçbaba, Ardacak, Gavdos, Dhia, Dianisades, Gaidhouronisi, Koufonisi…)
9) Fikir, ifade, inanç ve teşebbüs hürriyetlerinin engellenmesi. Her türlü baskı, zulüm, kıyım, hakaret, iftira, tehdit, şantaj ve hukuksuzluğun uygulanması.
10) Ekonomik çöküntüye sebebiyet verilmesi. Kamu bankalarının yağma edilmesi.
11) Tarafsızlık prensibinin ihlali. Yargıya, Merkez Bankasına, tüm icraatlara, dış politikaya, seçimlere, müdahale edilmesi. Kuvvetler ayrılığı prensibinin devamlı ihlali.
12) IŞİD vb. odaklara yardım.
13) Hatalı dış politikalar uygulayarak, Türkiye’nin itibarına ve çıkarlarına zarar verilmesi.
14) Şahsa bağlı kolluk kuvvetlerinin kurulması. Polis teşkilatının zaafa uğratılması. (Silahlı Kuvvetlerinin zaafa uğratılması)
15) Her türlü basın ve yayın hürriyetine ambargo konması. Kamu kaynakları ile yandaş basının örgütlenmesi. Devamlı yalan haberlerin, iftiraların, neşrettirilmesi. Vatandaşların arasına, kin, nefret ve ayrılık tohumlarının ekilmesi.
16) Kamu kaynaklarının aile vakıflarına yönlendirilmesi.
17) TBMM’nin işlemez hale getirilmesi. Seçimlere müdahale.
18) Kamu kaynaklarının, oy satın alınmasında istismar edilmesi.
19) Ülkenin; kalitesiz ve hatalı, eğitim, madencilik, sanayi, tarım, sağlık, su, enerji, özelleştirme vb. politikalara mahkum edilmesi.
20) Her türlü kaçakçılığın, uyuşturucunun, cinayetlerin, fuhuşun, kumarın, kadına şiddet olaylarının artmasına geçit verilmesi.
21) Banka ve muhalif görüşlü kişilere ait şirketleri batırma operasyonları, ülkenin ekonomik itibarına ve kredi notuna zarar veren icraatlar ve konuşmalar .
22) Kanal İstanbul Projesi’nin, ihalesiz olarak, Japonlara verilmesi. Aracı olarak, Bilal Erdoğan’ın görevlendirilmesi.
23) Selam, Tevhit, KCK, Uludere, Güroymak gibi önemli operasyonların engellenmesi.
Muhalefetin sayın genel başkanları; Cumhurbaşkanı’nın dokunulmazlığının, bu konulara şamil olmadığına inanıyorum. Lütfen gerekli hukuk yollarını kullanınız. Anladık, yargı bağımsız değil. Ama içlerinde çok sayıda vicdan sahibi yargıç da bulunmaktadır. Hiçbir şey olmazsa, tarihe not düşmüş olursunuz…
Bakınız, 11 il ve 54 ilçede, fiilen devlet yok. Saha tamamen PKK’ya teslim edildi. Silah bırakılacak masalı da, ısıtılıp ısıtılıp önümüze gündeme getirilen, bir seçim senaryosu. Amaç 3200 civarında, vatanperver, emniyet müdürünü emekli etmek. Dağdakileri, yerel kolluk kuvveti haline getirmek.
Tümüyle, İmralı’ya teslim olan AKP’nin %38’e düşen ve hızla eriyen oylarının HDP kanalı ile korunması için, her türlü taviz verilmektedir.