content

25 Oca

Hrant İçin Yazılmış En Güzel Yazı

Hrant katledileli 4 yıl oldu.
Bu 4 yılda katilleri sevk edenler ortaya çıkarılamadı. Soruşturmalar, araştırmalar gelip bir yerlerde tıkanıyor. Hrant’ın katli ve yargı süreci üzerine yazılan kitaplarda olsun, Hrant’ın avukatlarının açıklamalarında olsun, yargılamanın selameti, devletin çeşitli kademelerinde duvarlar örülerek engelleniyor.

Aslında Hrant’ın katli, bir projenin parçası. Ortaya çıkarılan darbe planlarında, darbeye gerekçe yaratmanın bir parçası olarak planlanan katliamlardan biri de Hrant’ın öldürülmesi. Bu planların bir kısmı (Hrant, Malatya Zirve Kitapevi, Trabzon Rahip Santoro cinayeti gibileri) uygulandı, büyük bir kısmı da uygulan(a)madı.

Haydi mahkeme, yargının bağımsızlığı alanında diye bir gerekçeye sığınan hükümet; siz bu davanın tüm bağlantılarıyla açığa çıkarılması için ne yaptınız? Hrant cinayetinin şu veya bu noktasında polisin üst düzey görevlilerinin adları geçmesine rağmen, bunlar hakkında sağlıklı bir soruşturmanın yapılmamasının sorumlusu siz değil misiniz?

“Balyoz darbe planının sevgili kulu” diye anılan emniyetçi Reşat Altay kim? Hükümetin iç işleri bakanı, siz böyle emniyetçilerin hangi birini soruşturdunuz? TSK ile uzlaşarak TSK’nın emniyetteki has adamlarını mı koruyorsunuz? Yahut bu has adamları bize de lazım olur diye mi soruşturmuyorsunuz? Öyle ya, Vali Güler’ler, Cerrahlar, Altaylar ve daha başkaları; hangi birine bir soruşturmanın ucu dahi değdirildi ki?

Hrant, bir simgedir; insanlığın ve vicdanın bir simgesi.
Hrant’ın şahsı, bizatihi Hrant olmaktan çıkmış ve insanlığın zalimlere karşı mücadelesinin güvercini olmuştur. O, ortak bir addır; alçaklığa, zulme ve cinayetlere karşı.

Aslında ben, Hrant için yazılmış en güzel yazıdan söz edecektim. Biraz uzatarak konuya girmek zorunda kaldım.

Hrant’ın katli üzerine güzel yazılar yazıldı. Duygudaşlıktan davanın yargı sürecine, katliamın acısını içten anlatanlardan anılara varıncaya dek, farklı alanlarındaki yazılardı bunlar. Her biri bir çığlık, her biri insanca yaşama talebi, her biri bir canın katledilişine ağıttı.

Bu yazılar içinde bir tanesi var ki, o, bütün bunların hepsiydi. Destandı, ağıttı, trajediydi, inançtı, babanın/ananın/oğlun/kızın dramıydı, evrenselleşmeydi!

Bu yazı, “Hepimiz Hrant’ız” adlı bir şiir.
Bu şiir, sevgili Cahit Koytak’ın.
Cahit Koytak, kendine bağımsız Müslüman diyor.
Müslüman şair dedikleri Cahit Koytak, ateistler de dâhil tüm insanlığı kucaklayan ve tanrı inancını vicdanıyla sarmalayan bir sevgi insanı.
Ve böyle bir insan olduğu için ferisiler ona saldırıyorlar!
Onlar ki İsa’ya da saldırmışlardı.

Şair, yüreğini koymuş bu şiire.
Hem yüreksiz şiir olur mu hiç!
Aklın yürekle harmanlandığı bu şiirde şair, şu dizeleriyle, Hrant’ın katlini kendi katli gibi görerek,
“artık diyorum ki, kendime:
vursalardı beni de, Hrant gibi, ben şahsen, zaptiyenin
örtbas muşambasıyla değil, hayır,
Agos gazetesiyle
örtsünler isterdim cesedimi;” diye sesleniyor.

Hele şu dizelere ne demeli?
“ama boyunlarında ne haç, ne ay yıldız,
ne süleymanın mührü,
simurgunu arayan bütün kanatlıların,
bütün 'tedirgin' sakaların,
bülbüllerin, çayırkuşlarının
ve güvercinlerin
orada, 'eskilerin' sözüyle,
'sınıfsız ve devletsiz',
çitsiz, çepersiz, çetesiz
çayırlarında, ebediyetin,
kendi soylarına soplarına boş verip,
sabah akşam yalnızca
Tanrının adını, yalnızca O'nunkini
yücelttiklerini
öğrensin zeolotlar!”

NOT: Bu şiir, Hrant’ın katledilişinden 1 hafta sonra yazılmış ve 27 Ocak 2007 tarihinde Agos gazetesinde yayınlanmış.
Hrant’ın katlinin 4. yılı nedeniyle şiir, 22 Ocak 2011 tarihinde Taraf gazetesinde tekrar yayınlandı.
Okumak isteyenler, şiirin tam metnini internetten bulabilirler.

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank