Hosni Mubarek de Seçimle Gelmişti…
Diktatörler genellikle seçimle iktidara gelirler. Sonra belli bir zümrenin çıkarlarını savunurlar. Zaten onu iktidara getirenler de onlardır. Onların menfaatlerini takip etmeye başlarlar. Daha son da, çalışanlar ürettiklerinden gerekli payı alamaz. Çünkü diktatörlerin yönettiği ülkelerde gelir dağılımı hızla bozulur.
Diktatörün ilerleyen dönemlerinde, diktatörler mutlaka Amerika’dan destek alırlar. Buna mecburdurlar. Onu destekleyen zenginler, aracılar parayı Amerika’dan alırlar. Diktatör ile Amerika bir müddet sonra, birlikte yaşarlar.
Bunlar zaten bildiğiniz şeyler. Yeni bir şey yok.
Yukarıdaki kuralı Hosni Mubarek için uygular isek, aynı sonuçlara varırız.
Diktatörlerin durumu sarsılınca da, ilk terk edenler bu dışa bağımlı tüccarlar olur.
Nitekim bu gün, Hosni Mubarek’in partisinden ilk istifa eden de, Mısırın en zengin tüccarlarından Ahmet Ezz oldu.
Halk kelle istemiyor ama rejimin değişmesini istiyorlar. Mubarek isyancıları susturabilmek için İçişleri Bakanının kellesini halkın önüne attı. Ama yetmedi. Arkasından Hükümeti görevden aldı.
Bu anlattıklarım Mısır’da olan gelişmelerin sosyolojik arka planıdır.
Birde diktatörün bağımlı olduğu dış güç var. Amerika.
Amerika Mısır’da olaylar başlayınca, Mısırla ilgili bir kriz masası kurdu. Devletin üst düzey yetkilileri sürekli toplantı halindeler. Amerikan savaş makinesi CNN’de bir Sosyal Medya Karargahı oluşturdu. Dakika dakika Mısır’daki halk hareketini takip ediyorlar.
Fransız, İngiliz televizyonları da, pür dikkat olayları takip ediyorlar. Sanki olayın içindeymiş gibi yaşıyorlar.
Batı medyası sürekli, Mısır ordusunun tavrını Kahire’deki muhabirlerine soruyor. Aldıkları en ufak bir bilgi kırıntısını Sosyal Medyada değerlendiriyorlar. Amerika’nın alacağı tavır konusunda, halkın önünde strateji oluşturuyorlar. Bu bir habercilik çalışmasından ziyade, savaşın içinde mevzilenme şarlarını araştıran, bir savaş mangasının tavrını gösteriyor.
Batı medyası, kırılan yabancı bankaların, bankamatiklerini gösteriyor. Kalkışmanın içinde ki yabancı düşmanlığının derecesini anlamaya çalışıyorlar.
Öte yandan Obama olsun, Avrupalı devlet yetkilileri olsun, sürekli reformlardan söz ediyorlar. Şimdiye kadar kullandıkları Mubarek’e reformları yap diyerek, Mısır halkını kazanmaya çalışıyorlar.
Halbuki onlar da biliyorlar ki, Mubarek onların yap dediklerini yaptığı için bu duruma düştü. Halkı ile kaşı karşıya kaldı. Mubarek bakanlarını halkın önüne yem diye atıyor. Amerika da daha önce kullandığı Diktatörünü Mısır halkının önüne atıp, yeni kurulacak iktidarla işbirliği yapmaya çalışıyor. Halk harekatından sonra da Mısır’ı kullanmaya devam etmek istiyor.
Özetle Amerika, medyası ile daha önceden Mısır’da ele geçirdiği haberleşme ağları ile bu olağanüstü durumu kendi lehine çevirmeye çalışıyor.
Olayların sonu nereye varır, bu soruya cevap vermek şu aşamada mümkün görünmüyor.
Ancak şunu şimdiden söylemek mümkün. Baradey gibi batının desteklediği bir işbirlikçi Mısır’da iktidar olursa, olan yine Mısır halkına olacaktır.
Diktatörler seçimle gelir, halkla giderler. Bizim diktatörün de, Hitlerin de seçimle geldiğini unutmayalım. Diktatörler seçimle gitmezler. Çünkü sandıkları önümüze onlar koyar. Sandıktan da onlar çıkar.
Mubarek 30 yıl sandıktan çıktı.