01 Mar
Aynı zamanda eski bir siyasi istihbaratçı olan Putin’in bu yenilgiyi kabullendiğini söylemek güç.
Hatırlayalım…
Yıl 2003
SSCB’nin eski dışişleri Bakanı ve Gürcistan Devlet Başkanı Sevardnadze’ye yönelik ‘Gül ya da Kadife Devrim’ adı verilen bir darbe yapılmıştı.
Yıl 2004
Yine eski bir SSCB üyesi olan ve Rusya’nın büyük yatırımları bulunan Ukrayna’da ‘Turuncu devim’ yaşanmıştı.
Örnekleri Sırbistan, Liberya, Nepal şeklinde çoğaltabiliriz.
Yıl 2013
Gezi Olayları açık bir şekilde batılı güçlerce finanse edilen bir tezgâhtı.
Tıpkı aynı zamanda Mısır’da Mursi yönetimine yönelik sahnelenen sokak eylemleri ve darbe gibi.
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 100’den fazla ülkedeki Açık Toplum Vakıfları bunun için finanse ediliyor.
İsyanların finansmanını hep aynı isim sağlıyor.
George Soros
Kimdi bu Soros?
Peş parası olmayan Soros, Macar asıllı bir Siyonist!
Elbette milyarlarca dolar serveti yönetiyor ama hiçbiri kendine ait değil.
Servetin sahibi, büyük Baron Rothschild hanedanı.
Soros, bunlar adına vur kaç/tetikçilik yapan ve kendine düşen payı alan bir taşeron, o kadar!
İlk dönem Siyonistlerinden Yahudi tefeci Mayer Amschel Rothschildve 5 oğlunun Frankfurt’ta kurduğu Rothschild hanedanlığı, iki asrı aşkın süredir başta bütün Avrupa olmak üzere, çok sayıda devlet üzerinde nüfuz sahibi...
Halen İngiltere’yi merkez üssü olarak kullanan Rothschildlerin arşivi, yıllar önce Rusların eline geçmişti. Arşiv on yıl kadar önce, Putin’le yapılan pazarlıklar neticesinde iade edilmişti.
Yani savaş yeni başlamış değil.
Sovyetler Birliği’nin kurulması için insan ve servet desteği sunan büyük baronların uzun zamandır, Rusya yerine Çin’i ön plana çıkarması, Rusya’yı tedirgin etmeye yetiyordu.
Baronların Çin’e yönelen ilgisi, haklı olarak ABD ve Rusya’nın bölgeye yönelik ilgisini ateşledi.
Çin’in yükseltilişi, çetin rekabetin Uzakdoğu’da olacağı izlenimi uyandırsa da, bu gelişme diğer bölgelerde süren mücadeleden vazgeçtikleri anlamına gelmez.
Rusya, SSCB’den ayrılan ülkelere yönelik ilgi ve hak iddiasından hiçbir zaman vazgeçmedi. Birliğin eski üyelerini, AB ve ABD’ye kaptırmamak için var gücüyle savaşıyor.
Ukrayna, Gürcistan, Suriye ya da başka bölgelerde süren kirli savaş ve sokak eylemleri sadece bir nüfuz savaşı. Zarar görenler ise masum halklar ve ülkeler.
Son olarak Ukrayna’da yaşananlar, bize 2008’de Gürcistan’da yaşanan iç savaşı hatırlatıyor.
Her ne kadar Rusya dışında pek tanıyanı olmasa da, Güney Osetya ve Abhazya o tarihte bağımsızlığını ilan etmişti.
Aynı netice Ukrayna’yı da bekliyor.
Gelişmeler, Rusya’nın Kırım Özerk Bölgesi’ni de bağımsızlık ilanına zorlayacağının işaretiyle dolu. Sokak eylemleri başladığı günlerde de dile getirilmeye çalışılan bu seçenek, en güçlü ihtimallerden biri.
Böyle bir harekette, Kırım’ı ilk tanıyacak ülke doğal olarak Rusya olacak.
Türkiye ise süreçte yine en çok zorlanacak ya da zarar görecek ülke.
Kırım’ı tanımanın da, tanımamanın da maliyeti olacak Türkiye’ye.
Fakat Türkiye, yine batı gibi çıkarcı değil, kardeşlik hukukunu gözetecek.
Not: Bir yarımada olan Kırım’da büyük bir Rus Donanması mevcut… 2.1 milyon nüfusa sahip ülkenin yüzde 59'unu Ruslar, yüzde 24’i Ukraynalılar, yüzde 14’ini Tatarlar, geriye kalan kısmını ise diğer kavimler oluşturuyor. facebook.com/kemalozercom twitter.com/cankemalozer
Etiketler : George Soros, Gezi olayları, Kadife Devrim, Turuncu devim