content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

02 Tem

Hızla Geçti Zaman ve Geldi Ramazan.

Şu kesin ki, Ramazan ayı ritüelleriyle ayrı bir huzur yüklüyor hayata.

İnsanlar daha naif, yardımsever ve anlayışlı.

Ya da olması gereken bu, böyle görmek istiyorum.

Orucun, aç kalarak yoksulların yaşam koşullarını paylaştığını sanmak ve sonra iftarda ‘iyi ki her şeyimiz var’ demekten ibaret olmadığını hissedenler için bu ay çok anlamlı.

Ve sofralar bereketli.

Ancak o bereketi yaratmak gittikçe zorlaşıyor.

Belediyelerin, yardımseverlerin iftar davetleri bir hareket sağlıyor ama zorluğu markete gittiğinizde yaşıyorsunuz.

BİZİM SEPET

Ramazan paketi vermemiz gereken yerler var bir şeyler alalım, diyerek girdim, ucuzluğu ile ünlü markete.

Bir kere, 400 küsur ürünle oluşturulan enflasyon sepetinden eser yok burada.

Fiyatlara uzanmak daha çok basket sepetine benziyor.

‘Ooo biz her gün marketteyiz farkı an be an izliyoruz günaydın’ diyenlere verebileceğim tek yanıt, özellikle dar gelirli vatandaşı tebrik etmek olabilir.

Küçümsemiş gibi olmayım, Allah’ın pirinci, kilosu 5 liranın altında yok, o da öyle baldo cinsi falan değil. Eskiden yüzde 70 ithal ederdik, şimdi kendi tarlalarımızda üretmeyi öğrendik ama demek ki, fiyata etkisi hikaye.

İşte bu ahvalle gezerken, daha nelere rastlıyorum, geçen ayki fiyatlara yüzde 20-30 fark atmış.

Moralimizi bozmadan, ramazan paketlerine uzanıyor elim.

10 adet kadar alalım ve çıkalım.

Fiyatları makul olan paketlerden birini alacağım, yanında içinde neler var onlar yazıyor.

Biber salçası, nohut, birkaç tanesi gerekli ama birçoğu olsa da olmasa da cinsinden ürünler.

Doğal olarak hepsi en ucuz ve hatta çoğu markasız olanlardan.

Ramazan paketinde belki olmasa da hayat paketinde şart olanlar nerede?

Et ya da kıyma, tavuk, peynir, zeytin sonra televizyonlarda uzmanlar anlatıyor ya tereyağ ya zeytinyağ sağlık açısından vazgeçilmez. Çocuk varsa çikolata vs.

Her pakete bir şeyler eklemeye çalışıyorum, yanımdakiler gülüyor, senin paket “yılbaşı paketlerinden pahalı” oldu diye.

Yoo dört kişilik bir aileye bir hafta yeter!!!

‘Bereketiyle geliyor’ demek hoşumuza gitse de, yükselen fiyatlar, gelir eşitsizliğini büyüten bir ekonomide, Ramazan ayının da işi zor...

Uzanmışız kumsala

Tatil ayları rehaveti başladı. Zaten Ege’deyiz, cennette.

İstanbul’un yarısı, Ankaralılar da şimdi Ege’de.

Denize, girip çıkıyoruz,“uzanmışım kumsala, güneş damlar içime, uzanıyorum aheste” modundayız. Ve o da ne ?

Yanı başımızda dünya yeniden şekilleniyor.

Irak’ta savaş ve insanlık dramı, Kerkük ve Basra civarında petrol üretim tesislerine ulaşmaya çalışan IŞİD’in bölgede kuracağı Kafa Kesmeyi Seven İslam ve Terör Devleti ile aramızda güvenli bölge oluşacak.

Ve gerekli zeminlerin hazırlandığı Büyük Kürdistan.

Ne Arap Baharıymış !!!

Geçmişte olsa her gelişme, bir endişe nedeniydi, şimdilerde ona da alıştık.

Uzanmışız kumsala, tehlike kapıda, izliyoruz aheste, aheste...

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank