Hırsızlık ya da İstihbarat!
Amerika’nın dünyada, 122 devlet başkanı ya da hükümet başkanını dinlediği açıklandı.
Amerika’nın bu dinlemeleri, o dereceye geldi ki; neredeyse Almanya ile Amerika’nın arası açılacaktı.
Merkel kendisinin dinlenmiş olmasına çok kızdı.
İfade edildiğine göre, günde, ya da ayda, 80 milyon kişi ve/veya kurum dinleniyormuş.
Bu kadar devasa dinlemeler için ABD büyük bir teşkilat kurmuş, bir sektör oluşturmuş, ha bire dinliyor.
Ortam dinlemesi, toplantılardaki akıl yürütmelerini dinlemek, iki önemli lider arasındaki konuşmaları dinlemek, bence bir istihbarı faaliyet olmayıp, hırsızlığın daniskasıdır.
Nasıl ki günlük hayatımızda da yaşanan, bazı hırsızlıklar, bir alış-veriş niteliğine indirgenip, meşrulaştırılıyorsa, istihbarat diyerek, hırsızlığı meşrulaştırmış oluyoruz.
Bu dinlemeler, Amerika’ya her alanda üstünlük sağlıyor. Yani maddi kazanç sağlıyor.
Her şeyden önce, Amerika, başkaları hakkında plan ve program yaparken, bir adım önde olmalarını sağlıyor.
Bu hırsızlığın, ABD’ye sağlamış olduğu avantajlar, maça başlayan dostlarının yada ittifak içinde olduklarının, maça bir sıfır yenik başlamasına neden oluyor.
Amerika için istihbarat, Amerikan halkının güvenliği için yapılan bir faaliyet değildir.
Başkalarını yönetmeye yönelik bir hırsızlık faaliyetidir. Halkın savunulmasına yönelik istihbarı faaliyet ile katiyen karıştırılmamalıdır.
Saldırı amaçlı yapılan istihbarat faaliyeti, bir hırsızlık faaliyetidir.
Kaldı ki, günde/ya da ayda 80 milyon kişiyi dinlemek, doğrudan hırsızlığı amaçlamaktadır.
Kendilerinde olmayan bir aklı bu yolla çalmaktadırlar.
Bankaları dinliyorlar, ihale hazırlıklarını dinliyorlar, bilgi-araştırma-teknoloji çalışmalarını dinliyorlar, velhasıl doğrudan çıkarlarına yönelik dinlemeler yapıyorlar.
Bunlar dört dörtlük hırsızlık faaliyetidir.
Diyeceksiniz ki, Irak’ta 1,5 milyon insanı öldürenlerden ahlaki bir davranış beklemek saflık olmaz mı?
Ya da kardeşim sen de kur sistemini sende onu dinle diyenler olacaktır.
İşte dünyayı savunmasız bırakan mantık da budur. Bu mantık hırsızlığı mubah görme mantığıdır.
Ahlakı savunmayan mantık, Amerika’yı savunma yolunda mesafe alır. O kişi için Amerika güçtür, gücü elde etmek için yürütülen tüm çabalar meşrudur.
Zaten işbirlikçiliğin mantığı da, bu mantıktır.
Onların ahlaksızlığı varsa, bizim için ahlak zaaftır, sanır.
Düşünmeyi çıkara bağlayınca, en kestirme çıkar, işbirlikçilik ve Amerikancılıktan geçer.
Barış içinde olduğun, hatta birlikte iş yatığın, sana hiçbir tehdit içermeyen ülkelerin dinlenilmesinin, hırsızlıktan başka hiçbir izahı yoktur.
Yok, eğer, ben seni her koşulda dinlerim diyorsa, ben senin malını (bilgi metadır) her koşulda gasp ederim demektedir.
Evet, Amerika için istihbarat, Amerikan halkı için değil, elitlerin ve 50 ailenin çıkarı için yapılmaktadır.
Birde bizim gibi ülkelerin, ABD ile Suriye için Füzyon İstihbarat Anlaşması yaptığını düşünün.
Amerikalı ajanlarla, karargâhlarda birlikte toplantılar yapmak.
Amerika’nın bizim içimizde, istihbarat yapmasına, dinlemesine gerek yok ki, zaten iç içe yaşıyoruz.