Hırsızın Hiç mi Suçu Yok?
Sevgili okuyucular, Nasreddin Hoca'nın meşhur fıkrasını bilirsiniz. Hoca'nın evine hırsız girer. Komşularının tenkitleri üzerine Hoca dayanamaz: 'İnsaf edin komşular, hırsızın hiç mi suçu yok?' der.
Sinop olayı da aynen buna benziyor. BDP milletvekilleri, yanlarına birkaç Marksist militanı alıp kamuoyunun adını ilk defa duyduğu 'Halkların Demokratik Kongresi' (HDK) adlı uydurma bir ekiple Sinop'a geliyorlar ve Sinop Öğretmenevi'nde basın toplantısı yapıyorlar. Güya Karadeniz halkına barış sürecini anlatacaklarmış! Kısa bir müddet önce Hakkâri'de PKK terör saldırısında şehit veren ve Türkiye'nin hemen her yerinde olduğu gibi PKK-BDP ve benzeri ırkçıbölücü unsurlara tepkili olan Sinop halkı, bunu öğrenince binanın önünde toplanıp teröristler aleyhine gösteri yapıyorlar.
***
Evvelâ şu hususu altını çizerek belirteyim ki, bu şekildeki kanunsuz gösterileri tasvip etmemiz mümkün değildir. Görüşlerini beğenmesek de yaptıklarından hoşlanmasak da herkesin düşünce ve düşüncesini ifade hürriyetine sahip olduğunu kabul etmemiz gerekir. Bu, demokratik rejimin asgarî şartıdır. Hele milletvekili sıfatını taşıyan bir kişinin istediği yere serbestçe gidememesini normal karşılayamayız. Her ne karın ağrısıysa bu ekibin saatlerce mahsur kalmasını ve araçlarının tahrip edilmesini de elbette doğru bulmuyoruz.
***
Lâkin bu olayda 'Hırsızın hiç mi günahı yok?' diye sormamız gerekmez mi? Sen kalk durup dururken, âdeta görüşme sürecini baltalarcasına Sinop'a git ve halkı tahrik et... Sorarım size, siz ne zaman Karadeniz'e gittiniz? DHKP-C ve PKK'nın yan kuruluşu olan TAYAD ile Trabzon'da, Maçka'da halkı tahrik edip olay çıkarmak için...
Siz hiçbir zaman Türkiye'nin partisi olmadınız. Kürt kardeşlerimizi kandırarak, korkutarak zorla oylarını aldınız ve sadece 'ırk ayrımcılığı' ve 'bölücülük' üzerine terör ve şiddete dayanan güya siyaset yaptınız. Karadeniz birden bire aklınıza nereden geldi?
Adamlar sanki sütten çıkmış ak kaşık gibi... Daha dün 15 Şubat'ta teröristbaşının yakalanışını protesto etmek için olay çıkaran, molotof kokteyli atan, araba, otobüs yakan siz ve çeteniz değil miydi? Bayramlaşmaya gelen İçişleri Bakanı'na saldıran, özerk bölgeniz ilân ettiğiniz yerlere kimseyi sokmamaya çalışan sizler değil miydiniz? PKK ve KCK terör örgütleriyle BDP teşkilâtları ve üyeleri kolkola her türlü şiddeti, terörü, hukuksuzluğu sizler yapmamış mıydınız?
Şimdi de hiç utanıp sıkılmadan şikâyet ediyorsunuz...
***
Sinop ve Samsun'daki gösterileri siyasî parti teşkilâtları, üyeleri ya da sivil toplum kuruluşları düzenlemiyor. Boş yere birbirimizi itham etmeyelim. Keşke böyle olsaydı... Daha kötüsü oluyor; tahriklere öfkelenen halk kitleleri kendiliğinden tepki gösteriyor. İşte, yıllardır işaret ettiğimiz 'Türk sorunu' bu şekilde ortaya çıkmaya başlıyor.
Aklı selim sahibi halkımıza serinkanlı olmayı ve tahriklere kapılmamayı tavsiye ediyorum. Biliniz ki iki yanlış bir doğru etmez. Misyonları bölücülük olan teröristlerin tahrikleri ne kadar yanlış ise, bu tahriklere kapılıp hukuk dışı tepkiler göstermek de o kadar yanlıştır.
Unutmayalım ki, bu millet ve bu vatan hepimizindir. Boşuna uğraşmasınlar böldürmeyiz; Anayasamızdan, Türkiye'deki bütün insanlarımızı kapsayan 'Türk Milleti' sözünü de sildirmeyiz.