Hergün Yeni Gündem! Yeter Artık!..
Gün oldu dalga dalga Ergenekon operasyonları sardı ülkeyi..
Gün oldu, bitmek tükenmek bilmeyen darbe teşebbüsü iddiaları sardı ülkeyi… Ne dedikodusu bitti ne de sonu geldi teşebbüslerin… Konulmamış ad kalmamış darbe teşebbüslerine... Balyoz.. Eldiven... Sarıkız… Kafes… Yakamoz... Ayışığı… Adını unuttuklarım var mı bilmiyorum ama, daha neler var neler diyenlere bakılacak olursa devamı gelecek!..
Ne beceriksiz bir orduymuş ki, bunca teşebbüsten hep eliboş dönmüş.. Becerememiş. "Şeyinin şeyini, şey etmekten" ve kabinenin ağlamaktan sorumlu mağdur elemanı çok haklı, iyi ki bu (beceriksiz) orduyla savaşa girmemişiz diye sitem etmekte…
Günoldu aylarca ıslak–kuru imza ile meşgul oldu kamuoyu.. Arkasından suikast planları, yutulan adres belgeleri derken, bombalanan camiler, düşürülen uçaklar… Ortalığı toz duman aldı!..
Biz ülkemizi, yek sengine acem mülkü feda, bir ülke ve ulusumuzu da, ulusal bütünlük içinde kaynaşmış bir kitle olarak bilirken bir de gördük ki, gündemimize açılım düşmüş, meğer biz 36.5 etnik kökenli bir ulusmuşuz ve sevr’in yürürlükte olduğunu iddaa eden stratejik dostlara sahipmişiz de haberimiz olmamış!,,,.
Habur’dan giriş yapan barış elçileri ülkede yeni bir hukuksal sistem başlatmış, sanıklar yani muhtemel suçlular bundan böyle mahkemelerin ayağına değil, mahkemeler onların ayağına gider olacakmış!… Açılım tam olarak açılamadığından, içeriğini, sürecinin uygulayıcıları tarafından bile tam olarak saptanamadığından süresini, ve gelecek günlerde bizleri daha başka nelerin beklediğini bilmiyoruz.
Bildiğimiz tek şey, gündem değiştirme sıkıntısı çekildiğinde, yeni yeni konuların yeniden gündeme getirileceği!…
Son bir yıla bile baktığımızda bizleri daha çoook sürprizlerin beklediğinisöyleyebiliriz. Bunlar kürt-alevi-roman açılımları yanında yeni açılımlarmı olur, komşularımızla Ermenistan olayında olduğu gibi, yeni sıfır problemli dışa açılımlar mi olur, Kuzey Irak …. Devletine üst düzelde elçilik atamaları mı olur, tarikatları, ülkeye faydalı kurumlar statüsüne kavuşturmak mı olur, bilemiyoruz.
Tamda gündem sıkıntısı çekerken bomba gibi düştü yenisi!…
AKP sözcülerine göre, densizin biri, tutmuş Başbakana, o bizim için ikinci peygamber gibidir demiş.
Başbakan bu söylemin Meclise taşınması üzerine çok büyük bir öfke göstererek,"Benim partimde böyle bir densiz barınamz!" deyip olayı önce muhalefetin bir iftirası olarak ele aldı. Daha da ileri giderek, "Peygamberlik zincirinin Hz. Muhammedin vefatı ile sona erdiğini ve bunu bilmeyenleride cehaletle" suçladı.
Oysa, bunu söyleyen sıradan birisi değil, kendi partisinin bir il başkanı. Bu söylemi, kıyıda köşede, gizlide yapmamış, meydanlarda söylemiş.. Ve (belkide) bu söylemi ile, o ilin İl Genel Meclisi Üyeliği’ne 1. Sıradan aday gösterilip seçilmiş. Ve İktidar partisinin, bu söylemden haberleri olmamış!. Olacak iş mi? Haberleri olunca da, o söylem sahibi densiz apar topar partiden ihraç edilmiş !… Oysa, bize göre biad kurbanı olmuş adamcağız. Alınsize yeni gündem.
Burada üzerinde durulması ve gözden kaçırılmaması gereken bir nokta var.
Başbakanın tepkisinde dikkat çeken nokta, gösterdiği tepkinin içeriğidir. Başbakan, kendisine peygamberlik payesinin yakıştırılmasından daha çok, peygamberlik zincirinin kopmuş olmasına rağmen, kendisine bu sıfatı yakıştıranın cehaletine kızıp köpürmektedir.
Oysa biz kendisinden, "her kim olursa olsun, hiçbir kimseye peygamberlik payesi verilemiyeceğini" duymak isterdik.
Daha üzerinden yıllar geçmedi, son seçim dönemini hatırlayalım
Ayni Başbakan, seçim meydenlerinda Son Osmanlı Padişahı Recep Tayyip Erdoğan afişleri altında halka nutuklar atmadı mı?
Peki, aynı başbakan, Son Osmanlı Padişahı Vahdettin ile bu ülkede padişahlık zincirinin koptuğunu bilmiyor mu?
Sormaz mıyız, o zaman kıpkızıl olacak kadar niye kızmadı?
Somaz mıyız, kendisine Peygamberlik payesinin verilemiyeceğini bilen başbakan, bu ülkede kendisine padişahlık payesinin de verilemiyeceğini bilmiyor mu?
Şimdi son sorumu soruyorum, Şayet son Osmanlı padişahı ben Mehmet HalilARIK pankartı açıp sokaklarda dolaşsam veya evimin balkonuna assam nerede olurum? Cevap açık değil mi? Ya Silivri’de ya da tımarhanede!…