Hergele Yazarlara Tavsiyeler…
Yazmak! Belki de, Dünya’nın en zor işi… Kelimeleri bir terazi gibi ölçeceksin, tartacaksın… Hangi kelime yazıya uymadı falan filan diye kafa patlatacaksın.
Tabi bir de konsantrasyon problemin olacak.
Bir türlü odaklanamayacaksın anlatmak istediğin şeye, sonra bir anda aklına bir fikir gelecek, hani şu seksi elbiseli ve göğüs dekolteli ilham perisinin kulağına fısıldadığı türden…
Başlayacaksın, parmaklarınla, inceden klavyenin tuşlarını dövmeye…
Okuyacaksın, ama pekte içine sinmeyecek!
Sonra başa dönüp bir daha okuyacaksın…
Egon asla tatmin olmayacak!
‘’Tutmaz lan bu!’’ diyip, bir içsel hesaplaşmanın içinde bulacaksın kendini.
Fark edilmek adına, orijinal olmak için bir taraflarını yırtacaksın…
Yıllardır seninle beraber olan, karşılaştığın her zor olay karşısında, arkanda durarak desteğini esirgemeyen, o sevimli popocuğunun, üstüne oturduğun sandalyeye yapışarak düzleştiğini fark edeceksin.
Sırf konsantrasyonun bozulmasın diye, gelecekte prostat olma riskine rağmen tuvalete gitmeyi erteleyeceksin…
Hatta bir gece öncesinden, ertesi gün ki yazacağın yazının şablonunu kafanda oluşturacak ve ‘’Tamam be! Yarın da bunu yazayım bari’’ diyeceksin ama sabah uyandığında bir bakmışsın, geceyi beraber geçirdiğin o kahpe heves, seni uyurken terk edivermiş…
Hele bir de tütün tiryakisi isen, çekeceğin var…
Küllükte biriken, izmaritlerin, saatler sonra mini Everest tepesini yarattığına şahit olacaksın…
Belki ruhunu gaza getirmek için şöyle güzel bir müzik açacaksın…
Önce, entel ruhuna b.k sürdürmemek adına, müzik setinin yanında ki raflarda duran Mozart’ın cd’sini arayacak gözlerin…
Ama tatmin olmayacaksın. Sanki sürekli bir şeyler eksikmiş gibi gelecek sana…
Yazdığın her satırda takdir edilmeyi ümit ederek konuşacak beynin…
Ama iç Dünyan öyle demeyecek!
Çünkü maalesef bu b.ktan Dünya’nın, insan emeğine para mara vermediği gibi, yaratıcılığa da diş bileyen bir yapıya sahip olduğunu hatırlayacaksın…
İsyan edecek ve bunu yazılarına aktaracaksın!
Kendini, Süpermen ya da başka hayali kahramanlar gibi düşleyecek, farklı alemlere dalacaksın…
Sanki bu Dünya’nın kurtuluşu, parmaklarının altında duran tuşlarda gizliymiş gibi gelecek sana…
Farklı hissedeceksin kendini…
İnsanlara da bu farkını göstermek adına anlamsız davranışlara girişeceksin…
Ağzına ince yapılı bir pipo kondurup, 2 numara gözlüklerinle kendine bir mekan belirleyeceksin…
Belki boynuna şöyle, güzel yünlü bir atkı da atacaksın...
Önceden mesken tuttuğun mekanda yerleşik hayata geçerek, insanlara karizma fırlatacaksın…
Sonu ‘’Masyon, mosyon’’’la biten kelimeleri, insanlarla olan iletişiminde kullanmak için kendini paralayacaksın…
‘’Yani, aslında ben toplumsal DEFORMASYON’un, bize empoze edilen lümpenvari DEZENFORMASYON’dan kaynaklandığını düşünüyorum…’’ gibilerinden karmaşık cümleler kullanarak zaten kafası hayattan ve Türkiye’de yaşamaktan dolayı allak bullak olmuş insanları, daha da bir bunalıma sokacaksın…
Ama ne yaparsan yap, ister öyle, ister böyle…
Tilki ve kürkçü dükkanı ilişkisi gibi, sende eninde sonunda yazılarınla ve kaleminle baş başa kalacaksın…
O zaman işte ne okşadığın egon, ne de ağzındaki pipon, sana cümlelerini tamamlamana yardımcı olmayacak!
Çünkü yazmak, geniş bir yürek ister…
Ve o yürek, egoya sahip ruhu çoktan öldürmüştür!
Ahmet Fidan Bey;
Ocak 1st, 2011 at 02:27Siz buranın neyi oluyorsunuz?
Bu tür yazıları neden yayınlatıyorsunuz.
Yazı mı şimdi bu yaaaa????????????
1 değil 2 değil 3 değil. Kardeşim git küfürlerini
adam olmayanların yanın da yappp!!!
Sizi Kınıyorum AHMET FİDAN BEY...
Böyle yazıları bizlere yazı diye okuttuğunuz için.
Televizyon kanalları yetmedi bir de burda el-alemin küfürlerini okuyalım!!!!
Size gelince; (Yazının sahibi)
Neden böyle ağza alınmayacak cümleler kuruyorsunuz.
Nerden alıyorsunuz böyle bir hakkı!!!
Medenileşmek, edebileşmek bu mu?
Başka cümle mi yok tamamlayacak. (Hepsi kaybolmuşşş)mu(!)
Ocak 1st, 2011 at 02:53Sevgili Hasret Hanım,
Sizi seviyoruz. Sizin tahammül ve hoşgörü anlayışınız vedahi sizin etik anlayışınız ile herkesinki eşit olmayabilir. Bizim etik anlayışımız da farklıdır. Örneğin ben sizin kadar dar, Ali Rauf kardeş kadar da geniş düşünmüyorum.
Ama sizin dar etik anlayışınıza da Ali Rauf'un kirli))) yazılarına da tahammül ediyorum. Zira burası bir kürsü ise, herkes kendi tarzını veya seviyesini icra eder. Ayrıca yazının seviyesi sadece kullanılan argo kelimelerin varlığıyla ölçülmez.
Yazıyı yayına şahsım koymamıştır. Editörlerimizden de kaçmış olmalı. Zira ben okuyunca iki tane sözcüğe nokta koydum. Hoş bunu yaparken de kırk kez düşünmedim değil.
Ne var ki, Ali Rauf şahsımca çok güçlü bir kalemdir. Eğer bir sıralama yapacak olursam, buraya yeni gelmesine rağmen bir çok yazarımızdan çok daha iyi yazmaktadır. Bu yazı seviyesi derecelendirmesi kullandığı argo dilin içeriğinden maadâdır.
Sevgili Ali Rauf Kardeşim;
Hakikaten de Hergele yazarların kabız ve kasıntı yaşamlarından güzel bir kesit oluşturmuşsun. Tebrik ederim. Ancak argolarının en beter olanlarının arasına birer nokta koymanı rica ediyorum.
Sevgili Hasret Hanım; size saygı duyuyorum. Kınamanıza da saygı duyuyorum. Kınamanıza karşılık ben de size gülümsüyorum.
Sevgili Rauf kalemine kuvvet, argo sözcüklerini biraz ütüle))
Bu vesile ile yeni, 2011 miladi takvim yılınızı kutlarım.
Ocak 1st, 2011 at 11:44O iki yerde geçen mebhas kelime dışında yazıda bir sakatlık yoktur. Cin Ali'ye daha önce de söylemiştim, bir daha diyorum;
Ocak 1st, 2011 at 12:00Sevgili Cin, senin kalemin kuvvetlidir,meramını ifade etmen için birilerine hakaret etmene veya o çok rahatsız edici kelimeleri kullanmana gerek yok.Böyle yapman, yazının kalitesini düşürüyor. Ahmet Fidan Bey'in açıklamasını da kâfî ve vâfî buluyorum. Ben, vicdanıyla yazmaya gayret eden biriyim ve el'an vicdanımın söylediğini söylüyorum.
Sayın Ahmet Hocama katılıyorum. Hasret hanım, hocam bakmıyor sadece bu gazeteye, tamam belki sayın yazarımız argolu bir yazı yaynlamıştır ama buraya eklenmesi hocamla alakalı olmasa gerek. Zira eleştiri dili olan ama bu tür şeylere de haddinden fazla müsamaa göstermeyen bir kişiliktir, Sayın Ahmet Hocamız. Bu konuda ithamlar lütfen yazı sahibiyle sınırlı kalsın. Ve ünlem işaretleri de yansımasın bu kadar fazla. Gazete yazarlarından olarak argoyu kullandığı için kınarım sayın Fuat'ı lakin yazı genel olarak güzel, bu yüzden de tebrik ederim kendisini. Ve hepinize başta Sayın Ahmet FİDAN olmak üzere, tüm gazete çalışanlarına 2011'de saadet, mutluluk, huzur ve bol bol sevgi, saygı dilerim.
Ocak 1st, 2011 at 12:14Ahmet Bey,
"Sizin tahammül ve hoşgörü anlayışınız vedahi sizin etik anlayışınız ile herkesinki eşit olmayabilir. Bizim etik anlayışımız da farklıdır. Örneğin ben sizin kadar dar, Ali Rauf kardeş kadar da geniş düşünmüyorum"
Dar düşünüyor olabilirim. Ama edebimle yazı yazıyorum.Kalemim de güçlü olmayabilir. Ki ben sadece bura da yazmıyorum. Diğer yazar arkadaş da geniş düşünüyor fakat bu çirkin kelimeler kullanacak anlamına gelmez.Eğer böyle düşünüyorsanız bir şey demiyorum.
Ben şikayetimi dile getirdim. Sizi kırmak gibi bir amaç gütmüyorum. SÖZLERİMİ GERİ ALDIM...
Ocak 1st, 2011 at 12:22NEYSE YAZAR ARKADAŞIMIZ DİĞER YAZILARIN DA BOL BOL EDEP DIŞI KELİMELER KULLANSIN. BİZLER OKURUZ. DOĞRU DİYOSUNUZ. BİRAZ GENİŞ OLMAK LAZIM. KALEMİNİZE KUVVET YAZAR ARKADAŞIMIZ. BOL YAZMALAR ..
Sayın Ahmet Bey den Ve yazar arkadaştan özür diliyorum.
Kaleminiz dert görmesin..(yazar arkadaş)
Herkesin yeni-yılını kutluyorum.
Ocak 1st, 2011 at 12:43Güzel Dostlar..
Ocak 1st, 2011 at 21:24Senenin bu ilk gününde bayağı bir beyin fırtınası yaşattığınız için bende teşekkür ediyorum..
Bende ilk defa bugünkü makalemde sınırımı aştığımı farkettim..
Okuyucularımdan özür diliyorum..
"yazarportal" kendi alanında, ilk ve tek olduğunu biliyoruz..
Nacizane bana göre,
Kaliteyi düşürmeden,
Güzel üslubumuzla örnek olmayı sürdürürsek,
okuyucu potansiyelimizin daha da artacağını düşünüyorum..
Saygılarımla..
Herkese mutlu yıllar,
Ocak 2nd, 2011 at 02:02Ba'dehu yazar yazısını "kurallar dahilinde" yazar. Ondan sonra da okuyucunun oklarına hazır olmalıdır.
Okuyucunun öfkesini çekmek zor değil ama öfkesini dindirmek oldukça zordur. Helalliğini kazanması daha da zordur.
Hasret kardeşime katılıyorum. Yazar dikkatli olmak durumundadır. Yazarken kendisinin dışındakileri de düşünmelidir. Yoksa haklı olarak kimi yerler "bip"lenir.
Ahmet FİDAN Beye Hasret kardeşim maksadı aşan çıkışta bulunmuşsa da bu ithamını güzellik ve kendilerine yakışan olgunlukla karşılayan Sayın FİDAN'a da teşekkür ediyorum.
Şimdi sayın yazar; okuyucunun oklarından korunmanı tavsiye ediyorum.
Sana kaç tane "zehirli" ok atacağımı bilmiyorum.
Kuzular çayırlarda meler...MEEE MEEE MEEE
Eşekler ahırda debelenir Aİİİ Aİİİ Aİİİ
İnekler sütünü salar MÖ MÖ MÖ
Ali Baba'nın çiftliğine hoşgeldiniz... Size böyle yazılar yazsam, bu sefer hayvanlara hakaret ediyor diye laf atarsınız.
Sevgili arkadaşlar, ben kalbimi ortaya koyarak yazılarımı beğenilerinize sunuyorum. Beğenip, beğenmemekte özgürsünüz ama sakın ola bana şunu kırp, bunu kırp diye talimatlar vermeyin. Ben zaten sayın Ahmet abimle yaptığım görüşmelerde bundan böyle kullanacağım kelimelere dikkat edeceğimi belirttim. Tekrardan bir bildiriye gerek duymuyorum.
Sizin dünya görüşünüzle benim dünya görüşüm çok farklıda olabilir. Beni cezalandırmakmı istiyorsunuz, okumayın yazılarımı gitsin. Kendim çalıp kendim oynayayım. Ruhunuz huzursuzlanmasın boş yere.Yada sayın editörden rica edeyim, benim yazılarımı +18 kategorisine koyarak, poşetin içinde yayınlasınlar...
Geçmişte kullanılan kelimelerden ötürü sizden özür diledim. Artık tecrit pilavı gibi eski defterleri karıştırmanın bir alemi yok... Beni hazmedemeyen bazı arkadaşlara tavsiyem, fotoğrafımı ve hemen onun altındaki yazımı görür görmez, hiçbirşey yokmuş gibi hayatlarına devam etsinler... Ben nasıl onları görmezden geliyorsam, onlarda öyle yapsınlar... Bu kadar zormu bu iş?
Ocak 3rd, 2011 at 15:42Cin Ali,
tecrit pilavı diye bir şey yok! 🙂
o temcit'tir! 🙂
Olayı da abartma! Bir hanım kardeşimiz dışında pek kimsenin sana dediği bir şey yok.
Ama o meş'u "b" ile başlayan kelime, yazını baştan başa sarıyor.
Ocak 3rd, 2011 at 17:56Demem o ki, senin yazılarını okurken o meş'um kelimeyi görmek, göz zevkini biraz bozuyor.
Bu bir emir mi? Tabii ki değil!
hakaret ve o meş'um kelimenin geçmediği yazılarınıu zevkle okuyan bir kardeşinin bir önerisi.
Allah kahret..mesin seni,
Ocak 3rd, 2011 at 18:00Aynen öyle yapıyorum; fotonu görür görmez hiçbir şey yokmuş gibi devam ediyorum ama bir isyankâr parmağım bu meret! yazıyı tıklıyor. Ve karşıma sen çıkıyorsun Ali.
Anlayacağın elimde değil...
Yani bu kadar zor.