Her Şeyin Bir Sonu Var
Evren oluşur. Yok olur. “İnsan doğar, yaşar, büyür, ölür.
Ağaçlar, bitkiler, çiçekler önce yeşerir. Sonra solar, kurur ot, odun olur.
İnsan akıl ya da eliyle yapılan tüm işlerde öyle. Önce güzel olur. Güzel görünür. Sonra bozulur çirkin olur. Çünkü zaman her şeyi geliştirip değiştirip eskitir.
Dünya denilen bu alemde hayat bu şekilde sürer. Çünkü hayat sürekli yenilenir. O yüzden de sürekli yenilenmek ister. Çünkü zaman bize uymaz. Biz bu mekan üzerinde akıp giden zamana uymak zorundayız. Uymayan çağın gerisinde kalır.
Hayat bir oyundur. Oyun kuralsız oynanmaz. Hayat içinde oynanan her oyun genel hayatın gidişatına yönelik kuralını belirler. Onun için hiç kimse her yapılan işi kendinden bilip şımarıp kasılmasın. Çünkü bu hayatın temel kuralıdır. Herkes için geçerlidir. Hiç kimse bu kuralın dışına çıkamaz.
Unutulmamalı ki, yaşadığımız hayat içinde sen ne kadar önemliysen bir başkası da en az senin kadar önemlidir. Çünkü bir başka varlığın varlığı, senin benim var olmamızı sağlar. Onun için tüm varlıkların varlığı birbirine bağlı genel hayatı oluşturur.
Hayat ölçü ve denge üzerine kurulmuş ilahi intizamı oluşturan ilahi bir düzen içinde devam eder. Bu ölçü ve bu düzeni bozmak, hayatın akışını değiştirip intizamını bozar.
Halbuki, doğal hayatın sürekliliği için en önemli şey, hayatı oyun kabul edip, oyunu da hayatın akışı içerisinde doğal akla uygun düşünce üretip hareket etmektir. Çünkü Allah doğayı insan için, insanı kendisi için yaratmışır. O halde doğal hayat içindeki tüm yaşam, doğal akla uygun, doğal yaşamla sağlanır. Yani herkesin hayatı sebepler halkasıyla bu zincire bağlanmıştır. Her şey buna göre hareket eder. Çünkü her şey Allah’tan gelir. Allah’a gider.
Her akıl sahibi kendi hayatını kendi yaşar. Kendi aklını kullanıp yaşamasını bilmeyenler de hep başkalarının aklıyla yaşarlar. Sonra ceremesini çekerler ama yaptıklarından da hiç pişmanlık duymazlar. Çünkü aklı kullanmazlar. Yaşadıkları hayata dair pişmanlıkları çoktur. Her geçen gün pişmanlıkları artıp çoğalır. Onun için bu insanlar hep keşkelerle dolu bir hayat yaşarlar.
Keşkeleri çok olan insanlara umut satmak kolaydır. Biraz akıl, biraz zeka yeterli. Başka bir şey gerekmez. Çünkü keşkeleri çok olan insanlar, neden? Niçin? Gibi soruları kendilerine sorup doğruyu öğrenmezler. Düşünüp sorgulamazlar. Herkesi kendileri gibi sanıp her söylenen söze kolayca inanırlar.
Aklı kıt olan ile olupta hiç kullanmayan arasında da hiç fark yoktur. Bu iki guruptaki, insanlarda çalışıp kazanmayı sevmezler. Hep beklenti, hep umut içinde yaşamayı severler. Onun için bunlara umut satıp kandırmak kolaydır.
Toplum içinde bunlardan azıcık fazla aklı olanlar da zaten hep bunu yapıyorlar. Çünkü ülke yararına olacak, onlarda da fazla akıl yok. Aklı olmayanın satacak bir şeyi olmaz. Şayet bir şey satacak olurlarsa; onlarda ya dedikodu ya yalan satarlar. Çünkü gerçek satılmaz. Satılmak istense de akıl ister.
Yalanı satmak kolaydır. Çünkü hiç bir masrafı zahmeti yoktur. Üstelik inananı da çoktur. Onun için akıl, ilim, irfan, inanç gibi vs şeylerden yoksundur. Üstelik insana hiç yükü de yoktur. Yalancılar her işin kolayına kaçıp kolay yaşarlar. Hayatları tek düze olup zevksizdirler.
Yalan satanlar genelde kazançlarını vatandaşın zaaflarından ya da devletin yasal boşluklarından yararlanıp kazanırlar. Kazançlarını kolay elde ederler. Onun için bereketsizdir.
Genelde kendi ürettikleri pek fazla bir şey yoktur. Hep başkalarının ürettiklerini pazarlayıp satarlar. Gün bulup gün yerler. Doğru yanlış ayrımı yapmazlar. Tolumun kültürel değerlerine karşı bağnazdırlar. Hiçbir şeyi doğru dürüst bilmezler. Onun için değiştirip ilerlemeyi düşünmezler. Fakat her şeyi çok iyi biliyor gibi görüntü verip hareket ederler. İşleri güçleri dedikodu üretip onun bunun lafını etmektir.
Dolayısıyla hayatlarını umut tacirliği yaparak kazanırlar. Çünkü umut, insanı beklentiye sokar. Zaman ister. Yalan hemen ortaya çıkmaz. Onun için ne kadar uzun sürerse bir o kadar yalan satanların işine yarar.
Halbulki, gerçeği satmak her zaman için zordur. Çünkü gerçek akıl ister. Bilgi ister. İnanç ister. Hak, hukuk adalet ister. Çalışıp çabalamak ister. Doğru olup doğru yaşayan insan ister. Onun için zahmetlidir. Bu yüzden de gerçek üretip gerçek satanların hayatları hep arayış, hep zorluk içinde geçer.
Aşırıya kaçırıldığında toplum düzeni bozulur. Bu konuda zaten hiçbir millet bizimle boy ölçüşemez.
Sevgi ve saygılarımla.
Cahit KARAÇ