Her Şeyimle Sana Geleceğim
Sana geleceğim…
Göğümdeki yıldızları tek tek topladı sevgi haramileri… Ayışığı çekti ışığını karanlık geceden. Bitimsiz bir heyula çöktü el ele gezdiğimiz şehirlerin üzerine.
Hasretin suları kabardı gönül ırmaklarımızda. Hüzün saati sensizliği gösteriyor beklenen günün şafağında. Masmavi göklerin en uzak köşesinde hayalin beliriyor. Gözlerin biraz nemli, kirpiklerin ıpıslak… Yüzündeki tebessümler yerini çatık kaşlara mı bıraktı ne? Ellerim ellerine uzansa da yetişmiyor, mekân uzayıp gidiyor, ruhun kasvetini çoğaltıyor bir başına yaşamak… Düşlerim düşlerine yetişmiyor. Rüyalarımdan koşar adım kaçıyorsun. Kuruyor düş pınarlarım… İçimdeki yanardağlar akıtıyor kızgın lavlarını sevda atlasının eteklerine. Değmiyor umudun ve huzurun sıcak nefesi sıladan sürgün edilen gönlüme.
Sana geleceğim…
Beni sende yaşamak, kalan ömrümü ömrüne katmak istiyorum. İstemem ecnebi gözler eylesin sana nazar… Bütün gözleri senden uzak tutmak için önünde perde olmaya razıyım dünden. O zeytin karası gözlerin nice şiire ilham kaynağı olacak güzelliktedir. Gözlerinin derinliğinde kayboluyorum güpegündüz. Baktığın her nesneyi bahtiyar sayıyorum. Onlar ki senin gözbebeğinin asaletiyle şerefyâb oluyorlar. Gözlerin gözlerime değince boşlukta akıyor zaman. Hissiyatım derbeder, yok mu senden bir haber?… Yokluğunda kahrolup ürperiyorum. Fırtınalar kuytularımı yalayıp geçiyor. Şakaklarıma düşen aklara yanıyorum. Seninle geçen o mesut hatıraları özlemle, minnetle anıyorum. Gönül tellerinden hüzzam besteler yükseliyor, nağmelerin ateşi ısıtıyor bulutlarda toplanan yağmur damlacıklarını.
Sana geleceğim…
Ne zaman senden ayrıldım ki zaten!... Önümde, arkamda, sağımda, solumda, dört bir yanımda hep sen oldun. Görmedi gözlerim senden başka şuh dilber… Yollarımın kavşağında yine hep sen vardın. Bütün yollar beni sana götürüyor. Oysa sen, sen benden uzaklaşıyorsun. Oysa nereye kaçarsan kaç, yağmur olup üzerine yağacağım. Rüzgâr olup yanaklarındaki ayva tüylerini okşayacağım. En kızgın güneşlerde bunaldığında bir buluta dönüşüp üzerinde serinlik niyetine nöbetler tutacağım. Ayakların değsin diye toprak olacağım yollarına. Nazenin bir gül bahçesinde senin koklamanı bekleyen iri bir gül olup yolunu gözleyeceğim. Gökkuşağının yedi ana rengini, tuvalinde kullanman için ayağına getireceğim. Her yürek yangınında gözyaşlarım yetişecek sevda ateşini söndürmeye.
Sana geleceğim…
Dualarım belâlarına set olacak, bir kalkan misali kuşatacak çepeçevre… Hasta gönlün şifa bulması için Lokman Hekim şifa iksirini kapına bırakacak. Yakarışlarım saadetin için dayanacak göklerin en kuytu yerine. Bir dilenci arsızlığında ve yapışkanlığında kapında dikileceğim her gün üç beş kez… Bir temenna saflığında utanmadan sıkınmadan önünde eğileceğim. Gönül mahkemesinde hüküm senin olacak ilelebet… Vuslata giden yolda önüne serilecek kan kırmızı halılar... Bu yolda direnenlere dair hüküm, senin iki dudağının arasından çıkacak. Leyla’yla Mecnun’u bile kıskandıracak yeni aşk halkaları eklenecek sevda zincirine. Yalan ve ihanet prangalara vurulacak yürek payitahtında. Gönül dükkânımın kepenklerini indireceğim ağyarın aşk ve muhabbetine. Sadece senin mülkün olacak yürek sancağım…
Sana geleceğim…
Seni acıtan düşünceleri kovacağım zihnimden. Bil ki sevda neferlerin kuşatmış gönül kalelerimi. Ben ki hiçbirine kurşun sıkmadan, direnmeden sana teslim edeceğim gönül mülkünü... Zira bu mülkün öteki yarısı sendedir. İki yarımdan oluşur bir bütün. Yarım öteki yarıma kavuşunca kıymet ifade eder. Paylaşmakla çoğalacağız seninle. Bahçesi sende, suyu bendedir bu mülkün. Susuz bahçe, bahçesiz su yarımdır. Delişmen duygularını salsan da üzerime bil ki sevginle sükût bulacak bu gönül. Var olmak için her şeyimle sana geleceğim.