Her Ölüm Yakar Kavurur İçimizi…
Yakınımızda biri öldüğünde, hemen sorarız... Kaç yaşındaydı?
Aldığımız yanıtlar, duygularımızı farklı kılar...
Genç yaşlarda ölenler için içimiz yanar... 'Genç ölmüş' diye...
Yaşlı biri ise, 'yeterince yaşamış' diye ya içimizden geçer ya da karşımızdakine ifade ederiz...
Yine içimiz yanar ama genç ölen biri gibi değildir, yankınımız...
****
Halbu ki, her ölüm erken ölümdür...
Ve her ölüm içimizi yakar... Kavurur...
Yaşarken yanıbaşımızdaki yakınımızı, dostumuzu, akranımızı, arkadaşımızı, tanışımızı görmesek de, aramasak da, konuşmasak da vardırlar...
Ne zaman ölüm haberini duyarız, tanıklık ederiz ölümüne; işte o zaman hemen yanıbaşımızdaki boşluğu hissederiz...
'Keşkeler' başlar, ölüm haberleri ile beraber...
Keşke arasaydım, keşke kalbini kırmasaydım...
Keşke 'görüşelim' dediğinde görüşseydik...
Gönlünü alsaydım, gönül kırgınlığı ile ayrılmasaydık...
Öyle çok, 'keşkeler' devreye girer ki...
****
Ölüm haberinden sonra içimiz yanar, tanıdıklarımız için...
Ya da tanışlarımızın yakınları için...
Ama ölüm uğradığı yerde acı bırakır...
Ölümün olduğu evlere ziyaretler, cenazesine katılmalar, acısını paylaşmak için aramalar, ölümün vurup geçtiği hanede acıları azaltır...
****
Boşuna denmemiştir; "acılar paylaştıkça azalır" diye...
O paylaşılan acılar, paylaşımlar azaldıkça daha da artar...
Gün gün büyür... Büyür de büyür...
****
Her ölüm erken ölümdür... Aynı zamanda biri için değersiz olan biri, başkası için değerlidir...
Başkası için vazgeçilmezdir... Başkasının içersinde derin acılar bırakır...
****
İnancınız büyükse, aslında her ölüm hakka yürümekse acınız büyük olsa bile anlarsınız ölümü...
Dün Beylikdüzü Belediye Başkanı Yusuf Uzun'un sevgili annesinin cenazesinde konuşan, Beylikdüzü Müftüsü Süleyman Küçük şöyle birşey dedi... "Bu dünya yanılsamadır, asıl hayat ahiret hayatıdır.. Gözlerimiz yumduğumuz anda ahiret hayatına gözlerimiz acılır..."
Ankebut Suresi 64. ayetine gönderme yaptı... Bu dünyâ hayâtı bir eğlenceden, bir oyundan başka (şey) değildir. Âhiret yurdu (na gelince:) Şübhe yok ki o, (asıl) hayâtın tâ kendisidir, (bunu) bilmiş olsalardı...
****
İnanıyorsanız, ölüm aslında son değil... Başlangıç...
İnanmıyorsanız ölüm bir son...
Herşeyin bir başlangıcı varsa, aynı zamanda herşeyinde bir sonu var aslında...
Ve her son aynı zamanda yeni başlangıç...
****
Sevgili arkadaşım Mehmet Mert önceki gün babasının ölüm haberiyle sarsıldı... Daha birkaç gün öncesine kadar babasının kanser haberiyle sarsılmıştı. Ben de kendisine 'sakına kemoterapi tedavisi yaptırmayın. Acılarını büyütmekten başka birşeye yaramayacak' diyerek tavsiyelerde bulunuyordum. Tedaviye başlanmadan, kanser tanısı konulduktan birkaç gün sonra hayata gözlerini yumdu...
Önceki akşam Mert ailesini evinde ziyaret ettiğimizde Mehmet Mert sakinliğini koruyordu. Dün ise cenazede yıkılmıştı... Ölüm cenaze namazıyla, toprağa defin işlemlerinin tamamlanmasıyla gerçek yüzünü gösteriyor.
Ardından ise her gün gördüğünüz insanı bir daha görmememek duygusu...
Genç ise sevdiğimiz birini yitirmek, acımızı daha büyütür...
Yaşlı ise azaltır... Ama yine de ölüm vurur geçer içimizi...
****
Nasrettin Hoca eşekten düşünce, 'bana eşekten düşen birini bulun' demiş ya...
Ölümde öyle birşey işte...
Annesini kaybedenlerin acısını aynı acıyı yaşamış olanlar daha duyarlı anlarlar...
Babasını, kızını, oğlunu, eşini, arkadaşını, dostunu yitirmiş olanlar için de aynı şeyler geçerlidir..
****
Kim ne derse desin, her ölüm erken ölümdür...
İster yaşlı ister genç olsun hemen yanı başındakinin ölüm acısı, yitirme acısı tarifle anlatılamaz...
Yaşanmadan anlaşılamaz...
****
Beylikdüzü Belediye Başkanı Yusuf Uzun'un annesinin, Mehmet Mert'in babasının mekanı cennet olsun... Geride kalanlara ise sabırlar diliyorum...