Her Geçen Gün Zarardayız
Ömür duvarından düşüyor taşlar / Nihayet yetmişe dayanır yaşlar
Dünyadan ahrete yolculuk başlar / Yollarımız açık olur inşallah.
Bir çarşıda esnaflık yapan şahsın birisi her gün akşam dükkânını kapatırken “bugünde zarardayız” dermiş ve bu kelimeyi her gün dükkânı kapattıkça söylermiş. Dükkân komşuları toplanmışlar ve kendi aralarında bir günlüğüne dükkânlarını açmama kararı almışlar. O gün sadece bugünde zarardayız diyen şahıs alış-veriş yapmış ve akşam olup, dükkânı kapatınca yine bugünde zarardayız demiş. Dükkân komşuları ise “ ne aç gözlü insansın” senin yüzünden dükkânları kapattık sadece sen alış-veriş yaptın daha ne istiyorsun diye kızmışlar. O şahıs ise, ey komşular? Benim zararım alış-verişten kaynaklanmıyor. Her gün ömürden bir gün gidiyor diye cevap verince, komşuları hak vermişler.
Evet, her geçen gün zarardayız. Kar etmemiz, ahiret için sermaye biriktirmemiz için hiçbir gayretimiz yok. Ölümün ne zaman gelip kapımızı çalacağı belli olmadığı halde, bizler hiç ölmeyecekmiş gibi dünyanın ipine sarılmış bırakmıyoruz.
Ancak, o ip bir gün bizi bırakacak. Hem ide öyle bir bırakacak ki çok katlı bir binadan düşmüş gibi olacağız.
Dünya ahiretin mezrası, burada ekip- biçip, mahsulü kaldırmalıyız ki diğer âlemde rahat edelim. Elimiz boş, yüzümüz kara gidersek halimiz nice olur.
Dünyasına, dünyasına, aldırmayın dünyasına,
Dünya benimdi diyenin, dün gittim ben dün yasına.
Ecelin ne zaman geleceği belli olmadığı için, bir gün bakılıyor ki eş, dost ve komşular yasına geliyorlar. Vatandaşın birisi ayakkabı alacakmış ve dükkân dükkân dolaşıp, bana öyle bir ayakkabı vereceksiniz ki tam üç yıl gidecek diyormuş. Azrail de arkasında canını almak için takip ediyormuş. Evet, insanoğlu böyle, Azrail’den haberi yok, giyeceği ayakkabıyı düşünüyor.
Burada bir orta yol seçmek lazım. Halk arasında bir deyim var “ hiç ölmeyecek gibi dünyaya, yârin ölecek gibi ahirete çalışmak.” Gerekiyor. Böyle bir yol takip edersek zararlı çıkmayacağımız kanaatindeyim.
Uzun ince gider yollar
Bir gün bizi burdan yollar
Eşin-dostun ağlıyorlar
Ağlamanın faydası yok.
Bu âleme niye geldiğimizi bilirsek ve dünyada ev sahibi gibi değil, kiracı gibi olursak giderken sıkıntı çekmeyiz. Behlül-Dana’ya sormuşlar. Nereden geliyorsun diye, cehennemden geliyorum demiş. Niye gittin demişler, ateş almaya demiş.
Haniya elinde ateş yok demişler. Ateş bulamadım demiş. Nasıl olur cehennemde ateş olmazmı demişler. Herkes ateşini bu dünyadan götürüyormuş diye cevap vermiş.
Kendi ateşimizi kendi ellerimizle hazırlamayalım. Kendimize gelelim. Dört günlük dünyaya aldanıpda ahiretimizi harap etmeyelim.
Benden söylemesi, hoşça kalın. Dostça kalın.
ŞÜKRANİ