Her Birimiz Mucizenin Çocuklarıyız!
200 milyon ila 500 milyon spermden biri, bir yumurta ile buluşuyor… Ve döllenme oluyor… İşte o mucizenin ve seçiciliğin sonucunda biz oluyoruz… Nedir bu üstünlük davranışları, sanki birbirimizden
farklı ayakları… Her birimiz mucizeyiz… Yok birbirimizden farkımız… Aynı doğuyor ve aynı ölüyoruz…
Yaş 55…
Yolun yarısı filan değil..
Hayatın üçte ikisi…
Kaldı biri…
Bugün yeni bir hayatın başlangıcı…
Ve ben kalan hayatımın üçte birini, bugün doğmuş gibi yaşayacağım…
Bileceğim ki bir daha burada olmayacağım.
Hiç kimse bir daha olmayacağım hayatı zindan edemez bana, etmemeli..
Aynı zamanda kimseye de zindan etmemeliyim…
Kendim için istediğimi başkası için de isteyebilmeliyim…
Bunun bilincindeyim…
Hayatın mucizesinin hazzını yaşamalıyım…
Keyfini sürmeliyim..
****
Hayatın kendisi mucize ve her bir insan da mucize…
Düşünün 200 ila 500 milyon arası sperm arasından sadece 100 tanesi bir yumurta ile temas edebilmeyi başarıyor.
Sadece biri dölleniyor…
Düşünün milyonlarca sperm mücadele ediyor, bir yumurta ile birleşebilmek için…
Ve bu her zaman dölleme, yani yumurta ile buluşulmuyor da…
Dölleme olduğunda ise, sen, ben, o oluyor…
İşte 200 milyonda birin adı, 500 milyonda birin adıyız, yana mucizenin çocuklarıyız herbirimiz…
Birbirimize kostaklanmanın anlamı da yok be…
Aynıyız, aynı… Mucizenin çocuklarıyız her birimiz…
****
Her gün doğuyoruz ve her gün ölüyoruz…
Her gün ölüyor ve yeniden doğuyoruz…
Hayatın diyalektiği böyle işliyor…
Evren kaç milyar yaşında oldunu bilmiyor. Dünyada…
Sadece insanlar yaşlarını hesaplıyor…
Umurunda değil evrenin ve dünyanın kaç yaşında olduğunun…
Ve benim de değil kaç yaşında olduğum..
Tek umurumda olan, nefes alıyorum ve yaşıyorum…
Hayatı hissediyorum…
Bana armağan edilen, mucizenin adı olan ben aynı senin gibi, “üçte biri kalan hayatımı nasıl yaşayacağım” sorusuna vereceğim yanıtlar benim için önemli…
Dünkü gibi mi yoksa değiştirerek mi?
Mutsuz mu, mutlu mu?
Keyifli mi keyifsiz mi?
Kendimi yeniden üreterek mi, yoksa tüketerek mi?
Her gün yeniden doğduğum ve öldüğüm hayatta, düne teslim olarak ve anımsayarak mı yaşayacağım?
Son söz: Trump Amerika’da başkan olmuş.. Düşünebiliyor musunuz, Türkiye’de Ali Ağaoğlu’nun Erdoğan’ın yerinde olduğunu, aynen o’nun gibi… Dünya eskisinden daha kötü olacak… Bu aşikar… Ama kimin umurunda… Hayatımın üçte biri kalmış, kim takar Trump’u… Umurumda olan neler yaşayacağım… Nasıl mutlu olacağım?
Tam bir yıl önce 10 Kasım 2015 tarihli yazımda doğum günümle ilgili özet olarak şunları yazmışım:
“İyi ki doğmuşum! İyi ki varım!”
İyinin yanında kötü olanları da seviyorum…
Kötü şeyler olmasa iyi şeyleri nasıl bilebilirdim ki!
Neyse çok uzun ay tartışmalarından sonra bir kasım ayında ikizimle beraber dünyaya geldiğimize aile meclisinde oy birliği ile karar verdik.
Günü de kafadan ben facebook’a doğum tarihi kayıdı yazarken buldum.
“Ayın 10 olsun” dedim.
Dedim demesine de 10 Kasım’ın Atatürk’ün ölüm yıldönümü olduğu aklıma gelmemişti.
Atatürk’ün öldüğü bir gün benim de böylece doğum günüm olmuştu…
Hayat gibi…
Birilerinin ölümü, birilerinin doğumu…
Hayatın diyalektikliği de böyle işliyordu…
Zıtların birliği ve karşıtlığı…
Ve biz zıtların birliğinin çocuklarıydık…
Karşıtlılığı ise doğumumuz ve ölümümüzdü…
Aynen ağlamak ve gülmek gibi…
Mutsuzluk ve mutluluk gibi…
Ayrılık ve kavuşmak gibi…
****
Sabahtan beri doğum gününü kutlayan dostlarıma, arkadaşlarıma teşekkür yazmayı yetiştiremiyorum…Doğum günümü kutlayan, iyi dileklerini ileten, işyerinde pasta üzerindeki mumları üfleten tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum…
****
İyi ki varsınız… İyi ki, yaşıyorum… İyi ki, hayatı hissediyorum… İyi ki, varım… Ve iyi ki, varsınız…
****
Hayatı seviyorum…
Çocuklarımı seviyorum…
Çocuklarımın annelerini seviyorum…
İyi ki, çocuklar doğurmuşlar, hayatımın anlamı olan… Dostlarımı seviyorum…
Sevmeyi ve sevilmeyi seviyorum…
Sevince ve sevilince çoğalmayı seviyorum…
****
Hayatı seviyorum…
Hayatımda iyi olan her şeyi ve tabi ki kötü olanları da seviyorum…
Biliyorum ki, o kötü dediğimiz şeyler olmasaydı ben iyi olanın ne olduğunu bilemeyecektim ki…
Ayırt etmeden…
Kahretsin dememeye çalışarak…
Her iyi ve kötü olandan birşeyler öğrenerek yaşıyorum…
Bana iyi olanın ne olduğunu anlatan kötü şeyleri de bundan dolayı seviyorum…
İkizimle beni dünyaya getiren, binbir zahmetle büyüten rahmetli anneme teşekkür ediyorum. Mekanı cennet olsun… Sevgili babama da allah sağlıklı ve uzun ömür versin…
****
Bir kez daha teşekkürler…
Ne güzel insanın iyi ve kötü gününde yanında dostlarının ve arkadaşlarının olması…
İyi ki varsınız…
Ne güzel hayatı hissetmek…
Tüm sıcaklığı ve soğukluğu ile…
Çirkini ve güzeli ile…
Üzüntüsü ve sevinci ile…
Mutsuzluk ve mutluluğu ile…
Kahkalarıyla ve ağlamalarıyla…