Her 24 Kasım Elmastan Çırpınışların Yıldönümü!
İlk heyecanlar, elmastan çırpınışlardır eğitim ordusunun her bir neferi için. O ilk günün heyecanı, korkusu, mutluluğu, endişesi, utangaçlığı, kahramanlığı, otoritesi, bilgiçliği, sakarlığı, yukarıdan bakmışlığı vs. bütün karmakarışık duyguların alışımı olan elmastan duygular...
Bu duygularını saati saatine benimle paylaşan www.bilgievreni.com Eğitim ve Kültür Platforumu'muzun "Ne Nedir" bölümünün editör moderatörlerinden kıymetli genç öğretmen İmran Dönmez'in her diğer yeni öğretmenlerin heyecanının bir hatıra melodisi olan aşağıdaki yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum.
- Ne yapacağım ben? / - Ne konuşacağım çocuklarla?
- Ya beni sevmezlerse? / - Otoriteyi nasıl sağlayacağım?
Diye aklımda bin bir soruyla okulun yolunu tuttum. Üniversitedeki bir hocam ‘sınıfa girdiğin andaki ilk 4 dk çok önemli, senin hakkındaki iyi yada kötü tüm görüşler bu ilk 4 dk da oluşur’ derdi. Bunun da stresi eklenince gerildikçe gerildim. Ta ki Sayın Hocam Dr. Ahmet Fidan’ın sabahın o saatinde sırf benim heyecanıma ortak olmak ve o değerli deneyimleriyle bana destek olmak için arayıncaya dek.. Ders başlamadan önce benim dersteki konuşma tarzımdan, giyimime (hatta kumaş pantolon üzerinde bir iplik parçası kalmaması için dikkat etmem gerektiğine.)), öğrencilerle konuşurken göz temasının önemli olduğuna, sınıftaki duruşuma ve konuşurken "ııııııı"lamamam gerektiğine kadar her şeyi anlattı. Bunları zihnimde tekrarlaya tekrarlaya sınıfa girdim, "hızlı konuşmamam gerektiğini de söylemişti" ama o heyecanla kendimi bir an durduramadım, çocuklar bir an anlamakta zorluk çektiler.
Bir gün öncesinde korktuğum o genç adamlarla göz göze geldiğimde, onların gözlerindeki heyecanı ve merakı gördüğümde içimdeki tüm korkuların geçtiğini hissettim.. Bana enerjilerini o kadar güzel yansıttılar ki ilk gunden kendimi 10 yıllık öğretmen gibi hissettim. Üstelik bunu ben değil onların bana karşı davranışları, saygıları, sanki mükemmel ve tecrübe sahibi bir öğretmenmişim gibi davranmaları böyle hissetmemi sağladı.
Şu an 2 aylık çiçeği burnunda bir öğretmenim, bu 2 ay boyunca öğrencilerimle o kadar güzel şeyler paylaştık ki… Onların kavga anında, birbirlerinin canını yakıp, o gözü yaşlı hallerini gördüğümde telaşlanarak bir o yana bir bu yana koşuşturduğum hallerim bile görülmeye değerdi.
En önemlisi de onların o küçük kalplerini kazanmayı başarmaktı. Onlara kızdığımda bile onları ne kadar çok sevdiğimi asla unutmadılar. Bunları yaşadıkça mesleğimin kıymetini ve bunu seçmekle ne kadar doğru bir karar verdiğimi her geçen gün daha iyi anlıyorum.
Bu kıymetli mesleğin günden güne değerinin azalmasını da hazmedemiyorum açıkçası. Bizi kendi aramızda bile sözleşmeli, kadrolu, ücretli diye sıfatlara, statülere ayırıp birbirimize düşürmeye çalışıyorlar, maaşları azalttıkça değersizleştiriyorlar bu mesleği. Bu konuda çok fazla konuşmak istemiyorum çünkü öğretmenler için çok özel bir gündeyiz ve en azından bugün atalım sorunlarımızı bir kenara.
Bugün benim ilk Öğretmenler Günüm. İnanılmaz heyecanlı ve mutluyum. Öğrencilerim benim için yazdığı şiirleriyle beni çok çok mutlu ettiler. Bu mutluluğu her sene yaşamayı umuyorum.
Öncelikle bu heyecanımı herkesle paylaşmamı sağlayan Sayın Dr Ahmet Fidan’a teşekkür ediyorum ve öğretmenler gününü kutluyorum.
Üniversite hocalarım Yard.Doç.Dr. Yasemin Gödek ALTUK’un ve Doç.Dr. Şakir Önder ÖZKURT’un, ATO 65. Yıl İÖO daki öğretmen arkadaşlarımın ve tüm meslektaşlarımın öğretmenler gününü kutluyorum..
Öğretmen İmran DÖNMEZ
Bu duyguların içinde ilk günlerini bulan öğretmenlerin hemen hemen bir çoğunun içindeki eğitim aşkının, görev bilincinin artarak devam etmesi, öğretmenlerimizin özlük haklarının iyileştirilmesini ümid ederiz.
Tüm öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun.
Not:
Güne özel bu yazının gazetemize 8 saat gecikmeli olarak girmesi nedeniyle okurlarımızdan özür dileriz.