Hep Hesap Verdik
Başbakanın Avrupa Parlementosundaki halini yorumlayan, yandaş ve holding medya; “ Rest Çekti, Avrupa’ya one munite, Başbakana Fransız demeyin” gibi manşetler ile çıktı.
Oysa sahneyi izleyen ve gerçek durumu bilen gözler üç temel meseleyi gördüler.
Birincisi, RTE’nin kabadayı halinin arkasındaki gerçek konumu hesap verme mevkiinde olması idi.
Nedir gerçek durum?
Batıya Batı mahkemeleri önünde hesap vermek.
Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı, sanki kurulmuş bir mahkeme önünde Avrupa’ya hesap veriyordu. Sanki bağımsız bir ülkenin başbakanı değil de, bir federe devlet sorumlusu gibi hesap verdi.
İkincisi ve daha önemlisi, Batının bin yıldır yaptığı haçlı saldırılarını uluslararası ilişki gibi anlattı. Haçlı saldırıları milletler arası ilişkileri artırmış. Öyle dedi.
Haçlı saldırılarını karşılıklı bilim ve kültür alışverişi gibi koydu.
Aklı hep Büyük Ortadoğu Projesinde olduğu için, siz bize bin yıldır medeniyet getiriyoruz dersiniz, ama aslında Haçlı saldırıları ile biz size medeniyet ihraç ettik demek istedi. İstedi ama anlatımı Haçlı saldırılarını medeniyet ilişkisine indirmesi Batıyı bir kez daha yüceltmesine sebep oldu.
Bunların hepsinden daha önemlisi; PKK ile yaptıkları görüşmeleri(anlaşmaları) Avrupa Parlamentosuna anlattı.
Yani şunu söylemiş oldu. Sizin emirleriniz gereğince, PKK ile görüştük. Görüşüyoruz.
PKK terörü ile pazarlık yaptıklarını dünyaya ilan etti.
Zaten Avrupa Parlamentosunda yaptığı konuşmanın, ya da verdiği hesabın asıl öğesi, PKK ile yürütülmekte olan görüşmelerdi.
Kabadayı görüntüye gelince, onu yorumlamaya gerek var mı? İç politikaya yönelik yıkama yağlama ve milliyetçi görüntü verme çabasından başka ne olabilir ki…
Başbakanın böyle iç politikaya yönelik “one munite” çıkışları oluyor. Seçimlere kadar milli duruş sergilemez ise, ya da seçimlerde tek vatan tek millet gibi camiasının da inanmadığı sözleri söylemezse olmaz. Seçimlerin gereği budur. Gereğini yapması gerekir.
One munite rağmen, İsrail ile ticaretimiz ve diğer ilişkilerimiz sürekli artıyor.
Sakın kabadayılığa bakmayın. Öze bakın.
14.4.2011, bulentesinoglu@gmail.com