Bu Sürecin Şaşkınları
Birisi bana bugünlerde, “şu anda toplumun en şaşkın kesimi kimler” diye sorsa;
“1-Darbeciler, 2-Sosyalistler” derim
Darbeciler şaşkın.
Evlerinde, ofislerinde ele geçenlere bakıldığında, ortaya çıktıkları Teşkilat-ı Mahsusa’dan bu yana, –arada görünmez kazalar olsa da- bes belli böyle şeylere pek alışık değillermiş.
Kaderde Evren olmak varken, dört duvar arasında olmak zorunda kaldılar. Şaşkın olmalılar...
Darbe kelimesinin ne anlama geldiğini ilk anlamaya başladığımda, ilk mektebin ilk sınıfına yeni başlamış bir çocuktum. Babaannem ağlıyordu. Sorduğumda, “Menderes’i astılar” demişti. Babaannemin de oy verdiği başbakanmış asılan.
İkincisinde liseli bir delikanlıydım. Sınıfta, Necati –Okutan- ile birlikte ağlamıştık. Denizleri asmışlardı.
Üçüncüsünde, sıkı bir örgüt militanı, bir sendika başkanıydım. Bu kez çok insanı idam etmiş, işkencede öldürmüş, sokaklarda kurşuna dizmiş, sakat bırakmışlardı. İçlerinde arkadaşlarım yoldaşlarım da vardı. Çoğuna ağlayacak “lüksüm“ olmadı.
Aslında bu şaşkınlar listesine 3. olarak kendimi de eklemem gerek. Çünkü ben de sosyalistlerin şaşkınlığına şaşkınım. Hem kendimin hem de onların şaşkınlığını birlikte yazayım.
Bizim coğrafyada ilk kez, daha darbe olmadan 10 bine yakın insan sokaklara çıkıp, “Darbeye Hayır” diye yürüdüğünde –sosyalistlerin yüzakı, sınırlı sayıdakilerin dışında- eylemde sosyalistler yoktu.
Onlar şaşkın olmalıydı, ben de şaşkındım…
Ardından Ergenekon’un önemli kadroları tutuklandığında, Sosyalistlerin, darbe karşıtı cepheyi genişletip, darbecileri iyice teşhir edeceklerini beklerken, onlar yine –olmadıkları- piyasadan çekildiler. Oysa, “darbe dönemlerinde biz solcuların yanı sıra işçilerin, sendikacıların, darbecilerle anlaşmayan herkesin ne acılar çektiğini bilenlerin, darbecilerin karşısına çıkacağını” sanmıştım.
Onlar şaşkın olmalıydı, ben de şaşkındım…
Günler geçtikçe şaşkınlığım biraz dağılmaya başladı… Ama biraz…
Aman yarabbim! Meğer herkesin dağarcığında,“benim bilmediğim“ ne cevherler varmış da, ortaya dökmek için bu günü beklemişler. “12 Eylül darbecilerinden hesap sorulmadan yenilerinden hesap sormanın abesle iştigal” olmasından mı, “AKP nin kapatılma davasının rövanşına alet olmak istemeyenlerden mi”, “laik darbecilerin, islamcı AKP‘ye yeğ tutulabileceğini ima edenlerden mi”, “seçilmiş AKP ile darbeciler arasında fark görmeyip yiyin birbirinizi diyenlerden mi”… Hangi birini saysam ki !
Ama aylardır ben de birçok insan gibi bu darbe haberleriyle uyuyup, uyandığımdan, artık bazı şeyler hafızama yer etmiş. İzninizle bunların aklımda kalan bazılarını aktarmak istiyorum:
Şu tutuklanan generallerden birinin, 7 genç sosyalistin katili ile 180 kez telefon görüşmesi yaptığını bizzat meclis araştırma komisyonu saptadı mı, saptadı.
Darbe günlüklerinin gerçek olduğunu yetkili makamlar doğruladı mı, doğruladı.
Ümraniye ve Eskişehir’de ele geçirilen askeri el bombalarının, Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalarla aynı seri numarasına sahip olduğu tescil edildi mi, edildi.
Daha “tescil edilemeyen” ama bizim tahmin edebildiğimiz –metropollerde ve Güneydoğu’da- onlarca karanlık cinayetle bu grubun ilişkisi olma ihtimali çok yüksek mi, yüksek…
Yani birader, sen neyin peşindesin? Sana “kurtuluşumuz AKP nin elinden olacak” diyen mi var? AKP denen partinin bir sermaye partisi olduğunu bilmiyor muyuz? Bu darbeci çete eğer bir halk ayaklanması sonucu tasfiye edilmeyecekse, zaten bir düzen partisinin iktidarı döneminde tasfiye edilmeyecek miydi? Dünyanın birçok ülkesinde kapitalist partilerin iktidarı döneminde defterleri dürülmedi mi (İtalya Portekiz İspanya, Yunanistan vb) Bunun bizim ülkemizde bilmem ne partisi döneminde olmasının ne önemi var? Yoksa sen, “biz darbecilerin ancak bir devrimle tasfiye edildiği durumda saf tutarız” mı demek istiyorsun? Senin için, “işçi sınıfı ve emekçi halkın hak ve özgürlüklerinin –bu düzende- az ya da hiç olmamasının bir anlamı yok mu?” (13 Eylül de ne sendikamız kalmıştı ne de hak ve hukukumuz. Bugün hala o günlerin yarattığı dağınıklığını yaşamıyor muyuz? Eğer halen 11 milyon işçi SİGORTASIZ sa –dikkat sendikasız demiyorum- bu bize o darbenin de mirası değil mi)
Sen,bu “taze” darbecilere sessiz kalıp, yerini açıkça darbe karşıtı safta belirlemeden , eski darbecilerle, düzen partileriyle hesaplaşabileceğini mi sanıyorsun? Demirel de bize düşmandı Evren de. Evren iktidar olduğunda, Demirel’le hesaplaşabildin mi? Taze darbecileri bertaraf etsen, “bayatlarıyla” daha kolay hesaplaşacağını görmüyor musun?
Bir de ben ve benim gibi, “darbecilere karşı açık tavır alıp, darbelerden usanmış demokrasi güçleriyle birlikte davrananlara” –aklınca- kulp takmaya çalışıyorsun, çalışma, yemezler.
Durumunuza şaşkın, kendimden eminim. Size akıl ve sağduyu diliyorum.
Darbeciler ve onlara “yol açanların” da canı cehenneme