Hazan Papatyası
Gene hüznün mevsimi geldi. Yağmur, fırtına, onca bulutlar, sarılar, kızıllar, morlar sarmaş dolaş.
Yeter! Yaşamaktan yorulduk diyen sesler, rüzgarın seslenişi, yağmurun sarılışı, yaprağın uçuşudur. Kasımpatılarının gelişi.
Kasımpatılar,
Atatürk’ün en sevdiği çiçekmiş.
İnanılması güç ama kasım ayında patlayıveren çiçekler bunlar.
Çiçeklerin en kırılgan özelliğe sahip olanı.
O, zamansız gidenleri, olmadık gidişleri, sırasını bozmadan dökülen gözyaşlarını ve yalnızlıkları anlatan çiçek. Bir kurşun renginde, tüm duyguları anlatan “Sensizlik” şarkısı çalıyor radyoda. Martılar penceremin önünde dans edercesine kanat çırpıyor. “Bir varmış, bir yokmuş” derken kendi sessizliğimde.
Hüznü anlatan mevsimde, yapraklar birer birer eksilirken ağaçlardan. Belli ki bu şehre sonbahar gelmiş de geçiyor bile…
Kasımpatıları sarı, beyaz, pembe, mor demetleri ile gelir, kendini alelacele kışa hazırlayan sonbaharı, uğurlama törenine. İsyan etmek faydasız geride kalan günler için. Sonbahardan öğrendim. Ölüme ve yeniden dirilişe hazırlanmayı.
Kasımpatılarının merhaba dediği, kaybolduğum yerde ömrümün sonbaharını yaşıyorum.
Dün sarı renkli, bir saksı kasımpatı aldım. Her zamanki gibi çok canlı ve asil duruyor. Koydum penceremin önüne. Umarım bu canlılığını kaybetmez.
Avuçlarımı içinden göz göre göre kayıp gidenleri düşündüm. O boşluk duygusu çok büyüktü.
Artık, o boşluğun canımı acıtmasına aldırmıyorum.
Kasımpatı çiçeklerini de kasım ayını da çok seviyorum.
Kızımı kucağıma aldığım, kızımın doğum ayı. Mayıs ayında sonsuzluğa kanat açsa da, üzerine yıldızlar yağsa da… O benden gitmedi ki.
Sadece özlüyorum. “Sana kasımpatı aldım meleğim” dedim usulca fotoğrafına…
Kasımpatını yakından tanımak istedim. Bakımı zor olan çiçeğin suyunu, ışığını, güneşini, havasını iyi ayarlamak gerekiyormuş. Çok kırılgan, iyi bakılmazsa özenilmezse hemen boynu büküyormuş bu narin çiçek.
Soğuğun sıcak bekçisi, yağmurlarda, yapraklarını ve narin çiçeklerini bir aşağı bir yukarı sallayarak, beklemenin ne olduğunu gösterirken, sabırlı olmayı, dayanmayı da öğretiyor galiba.
Kasımpatılar, acımsı kokularıyla evlerde yemek masalarında ve vazolarda görebildiğimiz sarı, beyaz, pembe, mor renkleriyle vedalara meydan okurken, vedalaşmak için karın yağmasını bekler.
Diplomatik geleneğe göre hiçbir anlaşma, kutlama gibi olaylarda değişik düzenlemelerde görülmez bu hazan papatyaları.
Kasım ayına ve hüznü uğurlayan kasımpatılarına selam olsun…