Hayatlar mı Bozuk Diziler mi?
İnsanların en büyük eğlencesi hepimizin de bildiği gibi televizyonlardır. Dünyanın en ücra köşesine kadar ulaşıyor.
Evlerimizin başköşesinde duruyor. Çocuklar, ev hanımlar, emekliler sabahtan akşama kadar televizyon başındalar. Televizyon başında hatta sabahlayanlar bulunmaktadır.
Televizyon dizilerini, filmlerini hepimiz ilgiyle izliyoruz. Herkesin beğenerek izlediği mutlaka bir dizisi olduğu gibi bu dizilerin adeta fanatiği olmuştur.
Artık hayatımızda diziler ve filmler en başta, her şeyin üstünde gelmeye başladı. Hatta eşler ve çocuklar arasında kavgalar dahi oluyor. Herkesin sevdiği dizi ve filmler aynı güne denk gelir ve saatler çakışırsa evde kıyamet kopuyor.
Tabiî ki çocuklarda bilgisayar başında. Teknoloji şüphesiz faydalı. Ama bilinçli ve doğru kullanıldığı sürece. Eğer doğru kullanılmazsa tamiri olmayan büyük yaralar açar, düzeltilmesi zor zararlar verir.
Bazı diziler gerçekten izlenmeye değer. Hem kültürümüzü, anlatıyor, hem aydınlatıcı bilgiler veriyor. Yanlışlar, doğrular gösterilmeye çalışılıyor. Yani hem öğretiyor, hem eğitiyor.
Bazı dizilerde var ki yanlışları doğru gösterme çabasında. Çarpık ilişkilerle, asi gençlik ve bunlara özendirici yanlış mesajlarla, asabi, vurup, kırmayla, bitmiş aile yaşantılarıyla dolu.
Ve Bütün bunlar gayet doğal, bunu yapan insanlar revaçta gösterilmeye bu yanlışlara özendirilmeye çalışılıyor.
Bu şekilde bizlerdeki bazı değerlerin yok edilmesi, aile kavramının ortadan kalkması çabasındalar.
Sonuçta harabeye dönmüş insan yığını. Hangi kanalı açsan anne babayı öldüren çocuklar, birbirini öldüren akrabalar, arkadaşlar, cinnet geçiren insanlar. Çıkarları için işlenen cinayetler vs. biz insan olmaktan çıktık ama hangi yaratığa dönüştük belli değil. Bu İnsanlık nereye gidiyor ve sonumuz ne olacak endişesindeyiz. Herkes gelecekten korkuyor.
Dizileri izlerken içinde geçen olayları yeri geliyor eleştiriyor, bazen de 'bak dünyada neler varmış diyerek' üzüldüğümüzde oluyor. Elbette ki bunlar insanların yazdığı birer senaryo.
Bu dizileri yazan senaristler talebe göre, izlenme oranına göre ve bazı izleyici kitlesinin nabzına göre dizileri yönlendiriyor, bölümlerin sayısını artırıyorlar.
Artık filmlerde, dizilerde geçen olaylar sadece dizi olarak kalmayıp gerçek hayatta da fazlasıyla yaşanır oldu.
Çoğu film ve diziler gerçek hayattan alınmış öykülerdir. Bunlar insanlara ibret olsun, örnek olması konusunda mesajlarla dolu. Ve Senaristlerin hayalleri bunlar. Bu gerçek unutulmamalı.
Ama hayal ürünleri yaşanması gereken bir hayatmış gibi insanlara lanse ediliyor. Bu durum bazı insanların elbette işine gelir ve hoşuna gider.
Hepimiz izliyoruz, görüyoruz. Asileşmiş bir gençlik gurubu var. Anne babayı tanımayan hep olay yaratan, doğru olan her şeye karşı gelen, kötü arkadaşlık, kötü alışkanlık, kötülüğü iyi gören bir gurup sergileniyor.
İlkokullarda flörtler, liselerde evlenmeler, üniversitelerde birlikte yaşamalar gayet normal, sıradan bir olay haline geldi. Evlilikler bitmeye başladı.
Bu anlayış tarzı yaygınlaşarak, normal hayat tarzı gibi sergilenerek insanlara benimsetilme çabasındalar.
Düşünün üvey annesiyle babasıyla beraber olmalar, oğlu boşuyor karısını babası, dayısı, amcası, kuzeni, yeğeni alıyor. Sapıklıklar gayet normalmiş gibi anlatılıyor. Kim gözüne kimi kestirirse fark etmiyor.
Bu nasıl zihniyet, nasıl anlayış?
Hepsi filmlerde oluyor diyerek kestirip atmayın maalesef artık gerçek hayatta çok fazla olmaya başladı. Gazeteler, haberler, çevremizdeki bazı insanların hayatları bu örneklerle dolu.
Bunlar dizilerle, magazinlerle gayet normalmiş, medeniyetin bir parçasıymış gibi yansıtılarak insanlara sunuluyor. Kim ne yaparsa sadece kendine yapmıyor. Sadece onların özel hayatı olarak kalmıyor.
Aile ve topluma zarar veriyor. Diyeceksiniz ki aklı başında olan insan bunları ne izler, nede özenir.
Sizce herkesin aklı başında mı? Haberlerde neler okuyoruz ve görüyoruz. Cazip gösterilmeye çalışılan bu rezil hayat, görüyorsunuz insanları ne hale getirdi.
Kısacası biraz daha duyarlı davranalım. Biz Televizyon ve bilgisayarın esiri olmayalım. Her şeyi yerinde zamanında doğru olarak kullanalım.
Kendimize, ailemize ve topluma sahip çıkalım. Örf adetlerimizi, gelenek göreneklerimizi yaşatalım.
Çocuklarımıza öğretelim.