Hayati Konuları İhmal Etmeyelim…
Günler, gereksiz münakaşalarla israf ediliyor. Gündem, devamlı olarak, işgal altında. Hayati konular hep geri planda kalıyor.Ülkemiz, maalesef, tam anlamı ile deprem kuşağı üzerinde bulunmaktadır. Her an tehlike mevcuttur. Rabbim korusun, büyük riskler söz konusu olabilir.
Bu tablo içinde, tüm halkımızın ve yöneticilerimizin, en fazla “depreme karşı alınacak tedbirler” konusuna odaklanması gerekmektedir.
Sayın Erdoğan Bayraktar, “kent dokularını yenileme” konusunu devamlı dile getirmektedir. Müteşekkiriz. Ancak, herkesin aynı konuya ağırlık vermesi de şarttır;
1-Tüm mahalli yöneticiler; kaçak yapılara, gecekondulara, en küçük bir tavizi bile vermemelidirler. (TBMM de, gecekondu affı vb. konularda tavizsiz davranmalıdır.) Tüm şehirlerde deprem master planları yapılmalıdır. Sağlıklı, rant amacından uzak imar planları yapılmalı, titiz biçimde uygulanmalıdır.
İnşaatlar ciddi bir denetim altına alınmalıdır. Üniversite ve meslek odaları ile işbirliği içinde, sağlıklı bir kontrol mekanizması oluşturulmalıdır.
Hiçbir baskıya, politik güce boyun eğilmemelidir.
Büyük illerin tümünde, “Deprem Koordinasyon Merkezi” kurulmalıdır. (Göstermelik olarak değil, ciddi anlamda.)Ve ne yazık ki, İstanbul dahil, hiçbir ilde, (olması gerektiği gibi) bir koordinasyon merkezi yoktur. Her şey oluruna bırakılmıştır. Profesyonel anlamda yapılar kurulmamıştır. (Ben, danışmanı olduğum firma ile birlikte, İstanbul’da örnek bir merkez kurmak için, bir çok yere başvurdum. Talebimiz , sadece uygun bir yerin tahsisi idi. Diğer tüm harcamaları yurt içinden ve dışından sağlama imkanı mevcuttu. Böylece; eğitim,hazırlık, koordinasyon, kurtarma safhaları profesyonelce kurulacaktı. 1999 depreminde yaşanan başı boşluk yaşanmayacaktı. Gelen yardımların israfı, yağması, terör örgütlerine aktarılması önlenecekti. Bir yıldır, konuyu ciddiye alan çıkmadı…)
Son Van depreminde yaşanan rezalet de ders olmadı. Giden yardımlarla, iki tane Van şehrinin yeniden inşa edilebileceği önemsenmedi. Bu kadar yoğun yardıma rağmen, şikayet/istismar ve tahrikler bitmedi.
2- Ana okullarından başlayan; tüm medya kuruluşlarının da mecbur kılındığı, bir eğitim programı, yogun biçimde uygulanmalıdır.
3- Valilik/Belediyeler ve Silahlı Kuvvetlerin; her türlü afet-sabotaj ve savaş durumlarında uygulayacağı, müştereken hazırlanmış bir “Acil durum planı” olmalıdır. Tüm imkanların, titiz bir envarteri çıkarılmalıdır.
4- Erken uyarı sistemleri kurulmalıdır. Bu sistem, depremi önceden haber vermez. İki deprem dalgası arasında, yangını/tahribatı/patlamaları vb. faktörleri otomatik olarak kapatacak düzeni sağlar.
5- On yıllı belediye başkanlığı dönemimde, afete hazırlık konularına çok ağırlık verdik. Tüm Ege Belediyeler Birliği üyelerinin ihtiyaçları nazara alınarak, gerekli makine ve ekipmanları sağladık. Eğiticileri Hollanda’da eğittik. Şimdi, onlar Buca daki eğitim tesislerinde eğitim vermektedirler.
Dünya Bankası desteği ile “Deprem Master Planı’nı” yaptırdık. Daha sonra, TUBİTAK desteği ile Radius Projesi başladı ve yeni bitti. İzmir’in her tarafı karış karış incelendi. Şimdi; Sayın İzmir Valisi, sn. Belediye Başkanı, Sn. Erdoğan Bayraktar başta olmak üzere, tüm ilgililerin bu bilgileri öğrenmesinde zaruret vardır. İzmir Deprem Araştırmaları Enstitüsü Başkanı, Prof. Zafer Akçıl’da brifing almaları gerekmektedir. Kent dokusunu yenileme projelerinin, buna göre dizayn edilmesi icap etmektedir.
6- Bu arada “Afet kardeş şehirleri” tesbit edilmelidir. Zira, bir afet halinde, o şehrin yöneticilerinden, kurtarma ekiplerinden, pek hayır gelmez. Zira, herkes kendisinin ve ailesinin can derdine düşer. Strese girer. Çare, en uygun komşu şehrin yöneticilerinin ve ekiplerinin devreye girmesidir.
7- Şüphesiz, bu tür anlarda, mantar gibi türeyen ahlaksız tiplerin (yağmacıların/bölücülerin/tahrikçilerin/başka şehirlerden gelen asalakların, vb.) önünü kesecek tedbirler de düşünülmelidir. (Deprem sonrasında, Kocaeli,Yalova, Sakarya, vb. afet bölgelerinde, ne tür bir nüfus artışı olmuştur?)
Sayın ilgililer ve yetkililer. Konuşmakla vakit kaybetmeyelim. İcraata geçelim. Rabbim korusun ama, bir zaruret hali doğmadan, tedbirlerimizi almış olalım.