Hayat, Sana Yenilmeyeceğim!
Ne güzel bir cümle!
Hayat sana yenilmeyeceğim, her şeye rağmen pes etmemeyi ne güzel özetliyor aslında.
Pes etmemek için çok neden olmalı. Ne yaşanırsa yaşansın önceden donanımlı da olsan, hazırlıklı da yine fark etmez
ansızın yakalar güçsüz bırakır o dirayetli sandığımız dayanıklılığımızı…
Hayata bakış açınız ne olursa olsun ateş düştüğü yeri yakar misali yanar kor misali.
Eğer bırakırsa kendini, eğer koy verirse ateşin içine, eğer yapacak bir şeyim yok bu her şeyden çok önemli diyorsa eğer… Yenilir işte bir günlük hayat gibi bir an’a… tıpkı bir kelebeğin ömrüne benzer bu zaman kadar direnmesi heba olur bir anda…
Oysa o çok iyi bildiğin ahkâm kestiğin “ben çok pozitifim” lafını ne güzel afiyetle yersin.
Bu söz uzun zamandır modaya hiçbir sıkıntı yaşamadığında biraz bazılarının dertlerine derman olunduğunda pozitif olunuyor ya… Kendi başına gelince…
Bu sözcük tedavülden acilen kalkar.
Ya da gerçekten yaşamı farklı algılayandır. O hiç “ben pozitifim” demez ki ama öyledir. Başkalarının da zaman gelir sinirine dahi dokunur onun bu başkalarının tabiriyle “pervazsızlığı”.
Oysa öyle değildir kazın ayağı!
O paylaşmadığından, o içinde kendi yalnızlığında temizlediğinden kirli suları havuzunda anlayamaz diğerleri… Başarmıştır, yaşananlardan dersini ve kalkmak için ayağa yaşananlardan dayanağını bulmuştur kimseye belli etmeden. Bu nedenle hazmedemez diğeri kendi güçsüzlüğünü başkasının desteğiyle yendiğinde.
Hep öyle olmaz mı? Eskilerin lafıdır “Meyve veren ağaç taşlanır”.Taşlanan aslında dışlanan gibi görünse de taşlayıp düşürdükleri meyvelerle karın doyururlar itiraf etmeyip, itiraz etseler de, dışlasalar da…
Pes etmeyen değil midir hep örnek olan. Ancak bilmiyorsa diğerinin zayıflığını baş tacıdır yok biliniyorsa tüm mahremler silinir haritadan gerekirse aşağılanarak düze çıkıldıysa eğer.
“Hayat harcadın beni” mi demeli? Yoksa “her şeye rağmen yenilmeyeceğim” mi? Ya da “ben sadece hayattan edindiğim tecrübeleri paylaştım gerisi önemli değil” mi demeli?
Cesur olmak için hayat bakışını dahi çok fazla takıntıya almadan rahat bırakmak gerekir.
Yaşamı manalı ve kolay kılmak için derin olmak gerekir. Yenilmeye takmadan, yenilmekten de korkmamak gerekir.
Kararsa en önemlisi! Bütün olumsuzluklara rağmen kararından dönmemeli… Önce karar vermeli, doğru kararlar zordur ve risklidir. Hayat zaten risk değil midir?
Karardan sonra vazgeçmeyip amaca ulaşmak için yürümeye başlamalı. Yolun üzerinde bekleyen çok çamur ve pislikler engel olarak bekliyordur.
Pes etmemek genellikle zor bazen daha zordur. Ancak ne yaparsan yap teslim olmayıp, geri dönmeden yola devam etmektir.
Kararlılığı hatırlayıp, kararlılığın geçici olmadığını, onun bir anlık coşku olmadığını bildiğinde kişi; o zaman büyük engeller dimdik ayakta tutar, düştüğü yerse tutunacak yerdir. Başarı işte o dur!
Kelebek gibi bir günde olsa yaşamı asla pişman olmadan vazgeçmemektir. Zaten yaşam bir gün hatta bir an değil mi ki?
O zaman sormalı insan kendine ben kimim?
“Ben bir günde ölüm müyüm?” O zaman hiç fark etmez karar almak…
“Ben yaşamanın en güzel tadı mıyım?” Pes etmeden kararlı yaşayan…
Ya da şöyle sormalıyım; “Yaşamda sen kim, hangi türlü olmak istersin? İçindeki kelebek istikrarı var mı?”
Bahşedilen bedene düzenli, bilinçli ve sürekli spor yapmak pek çok nedenden ötürü zor olsa da, bazen tek düze ve sıkıcıda olsa. Tüm bunlara rağmen sağlık için bu sıkıntıyla mücadele etmeli.
Bazen paran olmaz bu sorundur, yaşam yolunun üzerinde ki pisiklerin asla bir kişi olması gerekmez.
O pislik kişinin parasızlığı, o pislik kişinin mıymıntılığı, hastalığı, talihsizliğin genetikliği dahi olabilir.
Tek şey karardan vazgeçmemek ve ben hala buradayım yaşamdayım demek…
Hala buradasın yaşamda! O halde sen yaşamın neresindesin?
“Hayat sana yenilmeyeceğim yaşamın içindeyim, yürünen yol ne olursa olsun pes etmeyeceğim.”
Biz hepimiz aslında bir kelebeğiz. Tek farkımız bir günlük ömrü kelebeğin gibi değil görünür yok edenlerdeniz. İçimizi öldürerek.
Dayanma gücünüzün yok olmaması dileği ile…
Sevgiyle mutlu kalın.
Bu fıtrat meselesi aslında.
İNCE belli narin bardak ne kadar dayanabilir soğukken içine kaynar çay doldurulunca ?
Çıt der çatlayıverir, dayanamaz o sıcaklığa.
Soğuk mutfaktan gelmiş ve içine hemen kaynar çay boca ediliverilmiştir, o da dayanamaz.
Kalın su kupaları çatlamaz hemen, daha dayanıklıdır onlar kaynar suya.
Bunu insan fıtratına uygularsak METANET deriz o dayanıklılığa sağlamlığa yani METİN OLMAK tır işin doğrusu.
Mayıs 3rd, 2010 at 15:52Aslında çok doğru.Her gün doğumunda hayat bir anlığınada olsa bize dolu dolu yaşanması için verilmiş bir fırsattır.Tıpkı kelebeklerin bir günlük ömürleri onlar için ne kadar değerliyse ve doğanın tüm zorluklarına karşı rengarenk kanatlarıyla her şarta rağmen uçmayı başarıyorlarsa insanlarda kendilerine verilen her nefeste şükredip hayat yolunda dirençle ve nefes alabildiğine mutlu olarak yürümeye devam etmelidir...Ne mutlu bunu düşünebilenlere ve ne mutlu bu düşünceyi bize hatırlatana...Bugün doya doya nefes alalım çünki yalnız bugün bizim olabilir....
Mayıs 4th, 2010 at 13:45