Hayat, Karar ve Kader
Karar verip Yaptığımız Her İş Bizim Kaderimizi Oluşturur. Gelecek için aldığımız her karar, sonuçta ya mutluluk ya da pişmanlık oluşturur. Sonunda pişman olup keşke demeden yaşanılan bir hayat şekli, elbette bizleri huzurlu yaşatıp, mutlu etmiştir. Mutlu yaşanılan bir hayata yönelik oluşmuş kader çizgisi de elbette daha önceden iyi yönde alınıp oluşturulmuş karar neticesi olduğundan bizi onurlandırıp gururlandırır.
Yaşadığımız hayat sonucunda pişmanlıklarımız ve keşkelerimiz ne kadar çoksa işte o zamanda huzursuz ve mutsuz bir hayat yaşadığımız ortaya çıkar ki, bu da bize hüzün ve mutsuzluk verir. Huzursuz ve mutsuz yaşanılan bir hayat çizgisi de elbette ki önceden alınan kararların isabetsiz, yanlış ve kötü yönde alınıp oluşturulmuş bir karar sonucuna bağlı olarak yaşanılan olumsuzluk içeren bir hayata yönelik bu kader çizgisi de fazlasıyla hüzünlendirip üzer.
Demek ki, gelecekte yaşayacağımız hayatımıza yönelik seçimin sorumlusu biziz. Bunu anlayıp kendimize çeki düzen verdiğimizde daha doğru bir hayat yaşamamız kolaylaşır.
Yaşadığımız hayat yönelik mutluluğa da mutsuzluğu da önceden aldığımız kararlarla biz sebebiyet verdiğimizden düzeltilmesi yönünde göstereceğimiz gayretlerin tümü bize aittir. Yani yaşadığımız hayata yönelik mutluluğu da mutsuzluğu da biz oluşturup biz bozarız.
Onun için hayatta başarısızlık ve mutsuzluktaki en büyük engel kişinin kendisidir. Çünkü sen dünyaya ve hayata ne verirsen dünya ve hayatta sana onu geri verir. Onun için hayatta ne iş yaparsan her zaman o işin en iyisini yapmalısın ki, hayatta sana senin ona verdiğinin fazlasını versin.
Hayat hiçbir zaman şans, tesadüf ve rastlantıya bırakılacak kadar ucuz değildir. Onun için insan gençliğinde geleceğine yönelik hayaller kurup hedefler koymalı. Hiçbir zaman geleceğine yönelik karaların alınıp uygulanmasını başkalarının aklına ve eline bırakmamalı. Yoksa onların düşünceleri doğrultusunda bir hayat yaşamış olursun ki, o da bizler için ne kadar doğru bir hayat şekli olur. Onu da düşünmek gerekir. Düşünülmediğinde başkalarının aldığı kararlar doğrultusunda ağlayıp gülerek suyun akışı istikametinde bir hayat yaşamış olursun ki buna da sonunda rıza gösterip katlanman zor olur.
Hâlbuki, insan kendine güvenip kendi geleceğine yönelik yaşayacağı hayatın kararını kendi alsa, ilerde oluşabilecek her türlü olumlu olumsuz yaşantıya rıza gösterip katlanması daha kolay olur. Hiç olmazsa başkasının kararıyla, katlamalı acı çekmez.
İnsan dünyada aradığı her şeyi kendi içinde bulabilir. Bu huzursa huzur, mutluluksa mutluluk, acıysa acı, kederse keder, güçse güç, kuvvetse kuvvet, akılsa akıl, bilgiyse bilgi, iradeyse irade.
İrade; insanın kendine verip oluşturduğu sözdür. Onun için söz ruhun senedidir. Uymayan cezasına katlanır. Çünkü kendine verdiği sözü tutmayanın hiçbir hayali gerçek olmaz. Gerçek olmayacağı içinde yaşantısı karanlık, pus içinde, hayalden öteye geçmez.
Her ne kadar yaratılışımız, genetik yapaımız, doğal eğilimlerimiz, çalışma arkadaşlarımız, çevremiz, yetiştirildiğimiz ortam, psikolojik, sosyolojik vs. etkilerin etkisi olabilir. Ama hiç birisi kendi içsel güçümüze engel olamaz. Kişiliğimizi, karekterimizi biz istemedikçe değiştiremez. Ancak bunlar bize ara renkler sunar. uyup uymamak yine bizim elimizdedir. Bizim kararımıza bağlıdır.
Onun için kendi hayatımıza yönelik kararlarımızı biz alıp, biz oluşturmalıyız…