content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

08 May

Hayat Bu İşte!

İnsanların bir doğduğu gün vardır. Dünyaya ilk gözlerini açtığı. Birde yeniden dünyaya geldim yeniden doğdum dediği. Hani bin bir cefalar sıkıntılar çekersiniz.

Üzerinizi kaplayan karabulutların etkisinden kurtulamazsınız. Sonra bir gün bütün bu dertler biter hayatınıza yeni bir güneş doğar. O günü yeniden doğmuş gibi hisseder ve doğum günü ilan edersiniz.

Şöyle bir geriye dönüp baktığınızda geçen koca yılların dışında elle tutulan bir şey olmadığını sadece bir ömür tükettiğinizi görürsünüz. Ama geleceğe ait o kadar çok projeniz vardır ki. Yapamadıklarınız, yarım kalanlar veya hiç başlayamadıklarınız.

Ne gariptir ki hayatımızı hep başkaları için adamışız öylede yaşamış tırız. Kendimizi içimize gömmüş, hayallerimizi bile çocuklarımız üzerinde onlarla beraber büyütmüş türüz. Herkesi anlamaya çalışmışız nedense bizi anlayan olmamıştır.

Oturup derdimizi, hayallerimizi, korkularımızı, sevinçlerimizi paylaşmaktan, anlatmaktan çekinmiş belki de içimizde biriktirmiş, yüreğimize gömmüşüzdür. Çoğunlukla hayatımız boyunca güçlü görünmek zorunda kalmış tırız. Oysaki bizlerinde korkuları, sevinçleri hayattan endişeleri, beklentileri vardır. Belki çok kişiye hükmettik, şiirler romanlar yazdık binlerce insan okudu duydu. Etkilendi. Duygularımızı kendimizi kattık şiirlerimize yazılarımıza. Yazdıklarımızı anladılar ama bizim iç dünyamızı çözebilen olmadı.  Bazen de anlatmaya çalıştık olayları insanlara.  Anlatmak istediklerimizi anladıkları gibi anlayıp yorumladılar. Bu defa da biz anlattıklarımızı anlatmaya uğraştık yorulduk. Hayaller büyüttük, rüyalarda yaşadık sevgilerimizi. Karıştık rüyamı hayal mi diye. Çözülemedik iyice dolaştık ruhlar âleminde. O nedenle de ruhumuz hep aç kaldı sevdalara.  Gerçek aşkı tanımadık tanıştıranda olmadı hayatımızda. Yabancı kaldık. Ya da kulaktan dolma sözlerde tanıdık.

Bir özlem büyüttük içimizde hiçbir zaman gerçekleşemeyen, hayat bulamayan. Kim bilir bu yüzden gebe kaldık umutlara.  Sol tarafımız hep boş kaldı. Dolduranda olmadı.  Bir türlü doğmayan. Sevda pazarında sahte sevgilerden uzak kaldık. Girmedik yalancı aşklar sokağına. Bir tutku, geçici heves değildi aradığımız. Çalmadık kapısını yalancı sevgilerin aşkların.  İnanmadık her seni seviyorum diyenlere.

 Nerede kaybettik, nerede yanlış yaptık bilmiyorum ama en büyük kazancımız ve ödülümüz kendimiz oldu. Onurumuz, gururumuz, edebimiz oldu.

Hep uzak durduk içi başka dışı başka insanlardan. İkiyüzlülerden kaçtık.

Tanımadığım aşkın kaprisini çekmedik. Acısıyla yoğrulmadık. Belki birilerine göre eksiklikti bunlar. Ama biz memnunduk halimizden.  Bağlı kaldık yaşaması gerekirse yaşanır dediğimiz kadere.

Olmazsa da olmasın dedik birine bağlanmak. Bırak yabancı kalalım sahte mutluluklara. Rol almadık bu tür sahnelerde.

Belki gerçek sevgi beyaz atına binip gelecekti masalımızda. Düşlerde yaşamaksa hayallerimizi yaşarız. Şikâyet etmeden hayat mahkemesine. Yorgunluğumuzun etkisini hissetmeye başladığımız da ruhumuzun derinliklerinde. Sanki işkence ediyorlardı bedenlere. Müebbet almış mahkûm gibi hücremizde yaşamalıydık yalnızlığımızı. Bir kalem birde kâğıdımızla.  Ara sıra yazarak dertleş sekte yetinmeyi öğreniyorduk. Bazen gülüşlerin arkasına saklanıyorduk. Saklıyorduk özlemlerimizi. Bazen de şiirlerde feryat ediyordu duygularımız.  Gelgitleri yaşıyorduk ruhlar âleminde. Kendi kolonimizi kurduğumuz kendi dünyamızda mutluluğu öğrenmiştik. Sessizce hayat basamaklarını çıkıyorduk.  Ne zamana kadar sürecek bilinmez ama gittiği yere kadar gideceğiz doğrularımızın. Hep umutla kopardık yapraklarını ömrümüzün yavaş yavaş. Yılları ekledik yaşımıza. Bazen boş verdik yaşı başı hissettiğimiz gibi davrandık umutlara.

 Öylede yaşadık. Ruhumuz hiç büyümemiş bir çocuk gibiydi bedenimizde.  Yüzümüze, gözlerimize yansıyordu gülümsemeleri. Kendimizle hep barışık olduk. Küsmedik, alınmadık hayatın bize sunduklarına. Yetinmeyi bildik elimizdekilerle. Mutluyduk böyle. Anlamayanlara anlatmak istedik defalarca.

Öyle duygu doluyoruz ki ara sıra. Sel gibi çağlıyor kelimelerimiz. Bedenimize sığmayan yaramaz bir çocuk gibi kalbimizin atışları. Bırakabilsek kuş olup uçacak gökyüzüne doğru.

Her yeni yıl gibi yeni doğum günlerinde de ruhumuzu yenilikler sarar. Yeni hayaller umutlar alıp götürürdü hayaller ülkesine doğru. Geçmişten gelen yorgunluğumuzu özlemlerimizi de beraberinde taşırdı. Sadık bir dost gibi terk etmeden bizleri. Her zaman yanımızdaydı. Atamadık, nereye gitsek beraberdik. Bir gölge gibi.

Bazen ağırlaştı taşıyamadık. Hayattan bir beklentimizin kalmadığı zamanlarda bile Sadece bize sunduklarıyla yetinmeyi öğrendik.

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank