Havanız Nasıl Olursa Olsun, Yeter ki Temiz Olsun
Akciğer hastalıklarının sonbahar ve kışın artması sürpriz değil. Havalar değişmeye, soğumaya başladı mı hastaneler öksürenlerle, ateşi çıkanlarla, göğsü hırıldayanlarla, nefesi tıkananlarla dolup taşmaya başlar.
Şu günlerde bir göğüs hastalıkları kliniğinde yatak bulmak için mutlaka kuvvetli bir torpile ihtiyaç olduğunu söyleyeyim, siz anlayın.
Bizim hasta sayımızdaki bu mevsimlik artışın pek çok sebebi var, ama içlerinde en önemlisi hava kirliliği.
Hava kirliliği aynı trafik yoğunluğu gibi, bir büyük şehir problemi. Nasıl köylerde, kasabalarda, küçük şehirlerde trafik dert değilse, hava kirliliği de oralarda problem yaratmıyor.
Esas dert kışın başlıyor
Hava kirliliğinin asıl olumsuzlukları kışın ortaya çıkıyor.
Çünkü, bir kere yazın İstanbul gibi, Ankara gibi büyük şehirler adeta boşalıyor. Parası olanlar deniz kenarlarına, otellere, motellere, pansiyonlara, garibanlar da köylerine, kasabalarına gidiyor.
Buraların havasının, suyunun İstanbul’ a hiç mi hiç benzemediğini söylemeye gerek yok sanırım.
Yazları, insanların zengini de fakiri de zamanlarının çoğunu denizlerde, bağlarda, bahçelerde, yaylalarda yani açık ve temiz havada geçiriyor.
Havalar soğumaya başladı mı bavulunu, çantasını toplayan tekrar yollara düşüyor. Çünkü, izinler bitiyor, okullar açılıyor. İnsanlar şehirlere doluşmaya başlıyor.
Fabrikalar tam kapasite faaliyete geçiyor, bacaları daha çok tütüyor. Trafik her geçen gün yoğunlaşıyor. Havalar soğudukça kaloriferler, sobalar yanmaya başlıyor.
Ve, soluduğumuz hava, sinsi sinsi kirleniyor.
Çocuklar için tehlike daha büyük
Çocuklar hava kirliliğinden büyüklere göre daha çok etkileniyorlar, çünkü akciğerlerimizdeki hava keseciklerinin %80’ i doğumdan sonra oluşuyor ve gelişme ergenliğe kadar da devam ediyor.
Bu yüzden, özellikle hayatın ilk yıllarında maruz kalınan olumsuzluklar akciğerleri daha fazla zorluyor.
Çocuklar ayrıca, erişkinlere göre daha çok nefes alıp verdikleri ve fiziksel aktiviteleri daha fazla olduğu için de hava kirliliğinden daha çok zarar görüyorlar.
Bir de bunlara çocukların zamanlarının daha çoğunu dışarıda geçirdiklerini de eklemek lâzım.
Hava kirliliği kurbanları listesinde bebek ve çocukları yaşlılar ile kalp ve akciğer hastalığı olanlar takip ediyorlar.
Pek çok kirletici var
Kurşundan karbon monoksite ozondan kükürt dioksite partiküllerden azot oksitlerine kadar pek çok kirletici olabiliyor soluduğumuz havada.
Bunlar içinde özellikle ozonun, azot oksitlerinin ve partiküllerin solunum yollarımız için ne kadar toksik, yani zararlı olduğunu çok iyi biliyoruz.
Hava kirliliği, çocuklarda akciğer gelişimini geciktiriyor ve solunum fonksiyonlarında azalmalara yol açıyor.
Ayrıca, astım krizlerinin, KOAH ataklarının, bronşitten zatürreeye kadar çeşitli solunum yolları enfeksiyonlarının, kalp ve akciğer hastalıkları sebebiyle hastaneye yatışların, bu hastalıklara bağlı ölümlerin ve akciğer kanserinin oluşumunda hava kirliliğinin önemli rolü var.
Neler yapmalı?
Hava kirliliğinden olabildiği kadar az etkilenmek için en azından kirliliğinin ve sisin yoğun olduğu saatlerde mümkün ise dışarı çıkmayın. Bunun bebekler, yaşlılar ile kalp ve akciğer hastaları için daha da önemli olduğunu unutmayın.
Dışarı çıkmanız kaçınılmaz ise fazla efor harcamayın.
Ağızdan değil, daima burundan nefes alıp verin.
Evinizin, arabanızın kapı ve pencerelerini sıkı kapatın.
Kapalı mekanların havasının temiz olmasına dikkat edin; hava temizleyici aletlerden yararlanın.