Hatanın Faturası Tek Kişilik Değildir
Hatayı kişinin kendisi isteyerek veya istemeyerek yapar. Ama faturasını ne yazık ki sadece kendisi ödemez. Beraberinde ailesi, eşi, çocukları, kardeşleri, annesi, babası, yakınlarıyla beraber bütün sevdikleri de öder. Maddi ve manevi destek olurlar. Yalnız başına çekmez, çektirmezler de.
Üzüntüsünü, sıkıntısını, zararını paylaşırlar. Ataerkil olan ülkemizdeki aile yapımız bu birlik ve beraberliği gerektirir. Aile içindeki bireylerin üzüntüsü, sevinci, mutluluğu maddi ve manevi zararını, sıkıntısını herkes elinden geldiğince, gücünün yettiğince paylaşır. Destek olmaya çalışır.
Kimse onu hatasıyla baş başa bırakmadığı gibi cezasını kendisi çeksin diyemiyor. İster istemez bütün aile yakın çevre etkileniyor buna ne vicdan nede karakter olarak ‘’yapmam, benden uzak dursun, bana ne, ne hali varsa görsün’’ diyerek kendisini soyutlayamıyor.
Kişide kendim ettim kendim buldum. Kendim çekiyorum kime ne diyemiyor. İlk zamanlarda böyle dese de belli zaman sonra hatasını anlıyor ve ne kadar yanlış söylediğinin farkına varıyor. Son pişmanlık fayda vermediğini, sevdiklerinin yardımına ihtiyacı olduğunu anlıyor. Evet, hatayı yaparken tek başına işliyor. İsteyerek veya istemeyerek ama yaptığı hatanın bedelini bütün sevdikleriyle beraber ödüyor. Demek ki hata tek kişilik yapılıyor fakat fatura tek kişilik ödenmiyor. Cezasını birçok insan beraberinde çekiyor.
Örneğin trafik kazasını bir kişi hatalı sollama, kurallara uymama, kırmızı ışıkta geçme gibi şahsi olarak hata yapıyor. Ama bedelini ne yazık ki çok insan beraberinde ödüyor. Yaralanarak, sakat kalarak, maddi ve manevi zarara uğrayarak en kötüsü de ölerek…
Ne yazık ki geriye dönmesi mümkün olmayan bedeller ödeniyor. Sonrasında şunu yapmasaydım, böyle yapsaydım, keşke olmasaydı vs.… geriye dönülmüyor, giden geri gelmiyor, keşkeler hayat kurtarmıyor.