Haşyet!
Allah sevgisi, sevginin zirvesidir.
İnsan Allah’tan başkalarına da sevgi besleyebilir.
Fakat hiçbir şeyi Allah’ı sever gibi sevmemelidir:
“İnsanlar içerisinde Allah’tan başka birtakım varlıkları Allah’a eşdeğer görüp, onları Allah’ı sever gibi sevenler de var. Oysa ki, iman etmiş olanların Allah’a olan sevgileri her şeyden daha güçlüdür.
Kendi kendilerine kötülük edenler, azaba uğratıldıkları zaman görecekleri gibi keşke tüm kudretin sadece Allaha ait olduğunu ve azabı en şedit olanın yalnızca Allah olduğunu görselerdi.” (2/165)
Allah’tan başkasını Allah’ı sever gibi sevmek sevgiyi tutkuya dönüştürür.
Sevgi özgür kılar, tutku tutuklar.
Sevginin kaynağı Allah’tır.
Allah’tan başkasını Allah’ı sever gibi sevmek, sevginin kaynağına ihanettir.
Bu durum sevenin sevdiği karşısında nesneleşmesi sonucunu doğurur. Bu ise kişinin kendisine zulmüdür. Allah dışında bir şeyi Allah gibi sevmemiz onu asla Allah etmez. Fakat bizi ona kul eder. Bu durum tıpkı zakkum gibi sevgiyi zehirler.
Rengi ve kokusu çekicidir fakat yediğiniz zaman zehirlenirsiniz.
Bu zehirli sevgi, bizi, Allah’a ait sevgiyi kendisine peşkeş çektiğiniz o şey karşısında kul eder. Eğer o şey insansa kula kul olmuş oluruz. Eşya ise eşyaya kul olmuş oluruz. Sevgi kalbin gıdasıdır. Kalbin gıdası zehirlenirse kalpte zehirlenir. Bu, sevenin kendi elleriyle kendini zehirlemesidir.
Allah’ı, O’na yaraşır bir sevgi ile seven bu sevginin üstüne titrer. Kur’an böylelerine “Müşfikun” adını verir. Yani, Allah sevgisini yitirme korkusuyla tir tir titreyenler.”Onlar onun yüceliği karşısında derin bir saygıyla titrerler.”(21/28) derken kastettiği kimseler bunlardır aslında. “Allah korkusu” adı verilen de budur. İlahi sevgiyi yitirmekten korkmak “ya Allah beni sevmezse” “ya onun sevgisini yıpratırsam” diye tir tir titremek.
Bu korkunun Kur’an’da kullanılan en yaygın adı haşyettir.
Haşyet, korkulanın büyüğünden havf korkanın aczinden ve zaafından dolayı duyulan kaygıdır.
Dolayısıyla haşyet bildiğimiz anlamda bir korku değil, Allah’ın yüce makamına karşı duyulan tazim, hürmet, sevgi ve bağlılığın bileşimidir.
Peki buna rağmen Kur’an niçin yalnız Allah’tan korkmamızı ister: “Kendi dostlarından korkmanızı telkin eden şeytandan başkası değildir. O halde onlardan korkmayın sadece benden korkun, gerçekten inanıyorsanız eğer”(3/175) yine: “Allah’ın mesajlarını tebliğ edenler ondan korkanlar ve Allah’tan başkasından korkmayanlardır zira Allah hesap görücü olarak yeterdir.”(33/39) Sebebi açık; Allah dışında kendisinden korktuğumuz her şey korkunuzu istismar ederde ondan. İnsanın korkusunu bir tek Allah istismar edip insan aleyhine kullanmaz. Çünkü, insanı korkutarak elde edeceği hiçbir şeye muhtaç değildir. O hiçbir şeye muhtaç değildir.
İnsana yalnız zatından korkmayı emretmesi aslında insanı korkusuzlaştırmanın en etkili yoludur.
Çünkü yalnız ondan korkan korkunun efendisi olur.
O’ndan başkasından korkan korkunun esiri olur.
ATATÜRK KÖŞESİ
Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur…
DÜŞÜN-TAŞIN
Sevmek, büyük insanların intikamıdır…
AFORİZMALARIM
Bazen insanın harfleri de dökülür tıpkı dişleri gibi…