Hastanelerde Özelleştirme Rezaleti Devam Ediyor!
Değerli arkadaşlar, tam 15 yıl boyunca Sağlık sektöründeki aymazlıkları, olumsuzlukları, yanlışları dile getirdim. Vurguladım. Yazdım. Neticede çok insanı ve görevliyi yargıya teslim ettim. Çoğu da ceza aldı. Ayrıca makamından, mevkisinden de oldu. Neyse, konu bu değil. Konu SAĞLIK SEKTÖRÜNDE hızla gelişen ve bitmek bilmeyen özelleştirme işi.
Nereden bakarsanız bakın, yanlış ve sürdürülebilirlik fayda açısından zararlı. Devlete de zararlı, millete de…
Bakın ben ÖZEL SAĞLIK HİZMETLERİNDEN bahsetmiyorum. Yani özel sağlık kuruluşları yâda Özelleşen hastaneler, satılan hastaneler için söylemiyorum. İşin o tarafında değilim. O sonraki bir konumuz. Bugünkü konu sağlık sektöründe, Devletin kendi emrinde olan ve yönetiminde olan (Devlet hastaneleri, Sağlık müdürlükleri, Üniversite hastaneleri gibi) yerlerde özelleşen hizmetlerden bahsedeceğim. Hizmet alımları adı altındaki rezaletlerden bahsedeceğim. Uygulamadaki rezaletler ve gereksizliklerden bahsedeceğim. Şimdi….
Gün geçmiyor ki, hastane güvenlikçileri adam dövdü, hasta yakını dövdü, hasta dövdü, güvenlikçi terör estirdi gibi haberlere rastlamayalım. Basında bu tür haberlere alıştık artık.
Yine Hastanede yemekten zehirlenme, yemekte bozukluk, yemekte kalitesizlik, gramaj eksikliği, etten çalma, at eşek eti yedirme, rasyonları kabartma, bu vesile ili hastaneleri soyma haberleri yine basında yer alıyor.
Ayrıca yine bakıyorsunuz hastanede temizlik firması terörü, yoğun bakım ünitesinde temizlik işçileri görev yapıyor, ameliyathanede temizlikçi görev yapıyor, temizlikçiler odacılık yapıyor, hastalar temizlikçiler ile kapıştı, temizlikçiler hasta yakınını dövdü, yâda hastayı dövdü haberleri…
Yâda Hastanelerde bilgi işlem faturalandırma özelleşmiş. Vermişler müteahhide, o da özel bir program ile işleri yapıyor. Yanına onlarca da adam almış çalıştırıyor. Hepsi özel. Devlet memuru değil. Sorumluluğu yapılan sözleşme ile sınırlı. İmza yetkileri yok. Ama devletin gelirini, giderini faturalıyorlar. Her şeyden haberdarlar. Ve bakıyorsunuz trilyonluk fatura vurgunları haberlere yansıyor. Şu kurum bu kadar soydu, bu kurumda şu kadar kez ameliyat yapıldı, erkeğe doğum kontrolü gibi anlamsız fatura ve haberler ortaya çıkıyor.
Bir bakıyorsunuz, sağlık müdürlüğünde sekreter temizlik firması çalışanı özelden. Devlet memuru değil yani. Yâda telefona bakan santral memuru… Yâda ayniyata bakan kişi… Kapıdaki güvenlik görevlisi… Böyle şey olur mu? Oluyor ve devletin kurumları özellere teslim edilmiş oluyor. Daha başka…
Başkası ve en kötüsü, hastanelerde MR denilen Emar cihazları, Tomografi cihazları özelleşmiş, iyi mi? Devletin mekânındaki bu cihazlar özele verilmiş, müteahhide para basıyorlar. Olan da hastaya oluyor. Çin işkencesine tabi oluyorlar. Bir tantana çıksın, hesap soramıyorsunuz onlardan. Çünkü muhatabınız Hastane, sağlık kuruluşu. Ama iş özelleşmiş. Sorumlulukları yapılan sözleşme ile belli. Hiçbir şey çıkmıyor. Tabiî ki tüm bu söyleyip de yazdıklarım bu kurumlardaki tüm hizmet alımları için geçerli.
Ama özellikle Sağlık kuruluşlarında, hastane, üniversite hastaneleri, sağlık müdürlükleri gibi yerlerde bu iş sakıncalar doğuruyor.
Öyle ki bu tür hizmet alımlarında hizmeti alan ve hizmeti sağlayan taraf çok zor anlar yaşıyor. Yok mok dense de, iş öyle. Birde bunların içinde devletin kurumunda iş yaptığı için kendini çok önemli ve güvenilir gösterenler (devlet memuru, devlet dairesi kimliği) oluyor. Bir bakıyorsunuz piyasaya trilyonluk borç takmış, etrafı dolandırıp gözden kaybolmuş. Yâda kaybolmak için fırsat kolluyor. Kısacası bu özelleştirme işi son derece sakıncalı. Her açıdan sakıncalı…
Devletin sağlık gibi ulvi bir kuruluşunda, (sağlık müdürlükleri, hastaneler, üniversite hastaneleri gibi) yerlerde hem kavga gürültü bitmiyor, hem şifa bulmak için gelen hastalar değişik entrika ve oyunlara malzeme oluyorlar. Bu işin önüne geçmek lazım…
Adam müteahhit, devletin mekânında, devlete ait iş yerinde, devlete ait her sırrı, her işi görüyor, yaşıyor ve biliyor. Sonra, sonrası malum… Dolandırma, satma, üçkâğıt, alavere, dalavere ve her numara dönüyor. Devlete ait bilgi ve belgeler sızıyor. Bu iş nasıl oluyor? Bir düşünün.Her yerde, her birimde sen temizlik firmasının, yemekçinin, güvenlikçinin adamlarını çalıştırırsan olacağı budur.
İşte her yerde hastane çeteleri, medikal soyguncu çeteleri, yemek hizmeti çetesi, temizlik firması çetesi, güvenlik firması çetesi gibi haberleri de okuyoruz. Neden?
Çünkü bu işleri birisi adlımı bir daha bir başkası almasın diye her rolü, her numarayı yapıyor. Firmalar bir araya geliyor bu iş benim sen girme, al sana şu kadar. Diye diye işler hem sağlıksız, hem kalitesiz yürüyor, hem de bir müddet sonra soygun şekline dönüşüyor. Bir ihbar ve sıkı bir takip, derken çeteler ortaya çıkıyor. Hâlbuki bu işlere gerek yok.
Kaldırın bu devletin sağlık kurumlarındaki hizmetlerin özelleşmesi işini olsun bitsin. Faturalandırma, temizlik, güvenlik, bilgi işlem, yemek emar (MR) , tomografi gibi işleri devletin kendi elemanı, memuru yapsın. Siz bu hizmetleri elin oğluna yaptırırken bir kar marjı vermiyor musunuz? Veriyorsunuz. Peki, hizmeti alırken elli çeşit sorunla karşılaşmıyor musunuz? Karşılaşıyorsunuz… Bu soygun, çete, mete işleri nerden çıktı? Bunlardan… Peki, öyle ise niçin bu işin kökünü kazımıyorsunuz? Kökünü kazımak işi bu hizmetleri kurumun kendisinin kendi elemanı ile yapmasıdır. Yani devletin kurumunda devletin kendi personeli yapacak. Hem soyulmayacak, hem yolunmayacak, hem yıpranmayacak…
Her gün bir operasyon ile çete mete davası ile kurum ve kuruluşlar yıpranıyor yazık değil mi? Doktorun, hastane müdürünün, Başhekimin, satın alma birimlerinde çalışanların şerefi, haysiyeti, namusu bir dakikada kirleniyor. Yazık değil mi? Kim için, ne için, neden?
Hem kurum yıpranıyor kamuoyunda, hem görevli kişiler. Kimsenin sevgisi, saygısı kalmıyor.
Bu işlerin düzeltilmesi lazımdır. Hem de çok acil. Devlet Sağlık kurumlarında yolsuzluğun bitmesini istiyorsa devlet bu hizmet alımlarını özelleştirmekten vazgeçsin. Kendi işini kendi personel ve aracı ile kendi yapsın. İnanın kurumlar kazanca geçecektir. Ayrıca kurumlardan döner sermaye payı alanların döner sermaye payları da artacaktır.
En önemlisi ise, kurumların yok olmaya yüz tutan saygınlığı tekrar kazanılacaktır.
Bizden bir kez daha önemle altını çizerek duyurmak… Gerisi ilgili ve yetkiliye kalmış.
Saygılarımızla.