Hastanede Yaşananlar
Trabzon’un bir ilçesinde doğmuştu. Ankara’da kamu kuruluşunda Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürütüyordu. Boğazından rahatsızlanarak doktora gittiğinde, doktoru ameliyat olması gerektiğini söyler.
Ankara’da bulunan Üniversite hastanesine, ameliyat olmak üzere yatar. Ameliyat olacağı gün; tekerlekli sandalye’ye bindirilerek ameliyata götürülür.
Bu arada olanları şöyle anlatır:
— Ameliyat sırasını beklemek için arabada otururken, bildiğim namaz surelerini sessizce okuyarak dua ediyordum. Yanımda bulunan doktor bana, “kendi kendine ne konuşuyorsun? ” dedi. Sinirlenmiştim! Doktorun yüzüne bile bakmadan "bir şey konuşmayrum da.” dedim.
Doktorun bana karşı takındığı tavırdan, moralim bozulmuştu. Ameliyat oldum. Hastanede olduğum sırada, bana yemek olarak bulgur pilavı, turşu, nohut verdiler. Bunları yediğimde boğazım tahriş olduğundan, rahatsızlığım tekrarladı. Doktorlar beni muayene ederek, ameliyatın tekrarlanması gerektiğini söylediler.
Bende ikinci ameliyatı bu hastanede olmayacağımı, başka bir yerde olacağımı bildirerek hastaneden ayrıldım. Ameliyatımın yurt dışında yapılması için teşebbüse geçtim. Tavsiye üzerine İngiltere’de bulunan bir hastane’ye sevkimi yaptırdım. İngiltere’ye giderek hastaneye yattım.
Türkiye’de yapılan tetkikler ile orada yapılan tetkikler sonucu ameliyat olmam kararlaştırılarak, ameliyat günüm belirlendi. Ameliyat olacağım günü sabah erkenden; odama hastalara moral vermekle görevli olduğunu söyleyen kişi geldi.
Bana geçmiş olsun dileğinde bulunduktan sonra, “ Siz Müslümansınız değimli? ” diye sordu. Bende “evet” dedim. Bana; “Sizin inancınızda ibadetten önce abdest almak konusu var. İsterseniz banyo yapıp, abdest alarak Allaha dua edin. Bunları yaparsanız vücut direnciniz artar, moraliniz yükselir, ameliyatınızda başarılı geçer.” dedi.
Görevlinin söylediklerine şaşırmıştım. Hıristiyanların çoğunlukta olduğu yabancı bir ülkede, hastane görevlisi bana abdest almamı, dua etmemi tavsiye ediyordu. Kendi ülkemde ise; ameliyathanenin önünde dua ettiğim için yadırganıp, horlanıyordum.
Hemen gusül abdesti alarak namaz kılıp, ameliyatımın başarılı geçmesi için Allah'a dua ettim. Hastanenin moral vermek ile görevli insanı, ameliyathaneye benimle geldi. Beni hep motive ediyordu. Diğer hastaların yanında da ayrı görevliler vardı.
Ameliyatım çok iyi geçti. Odama geçtikten kısa süre sonra sağlığıma kavuştum. Moral vermekle görevli kişi, her gün yanıma gelerek benimle ilgilendi. Bir isteğim olup olmadığını sordu. Taburcu olurken de çıkış kapısına kadar beni yolcu etti.
Bütün bunlar, yabancı bir ülkede insana verilen değerin göstergesi idi. Keşke benim ülkemde de insana böyle değer verilse, insanlar fikirlerine göre, yaşam tarzına göre ayrıma tabi tutulmasa.
Birileri, kendini birinci sınıf insan olarak görüp, diğer insanları ayırıma tabi tutmamalı. İnsan, önce kendisi ile barışık olup, kendisi ile kavgalı olmamalı. Toplum hayatımız o zaman ne kadar güzel olurdu.