Hastanede Bayram ya da Bayramda Hastane
Fransız İhtilali zamanında geçen bir olay.
Bir filozof, akşam olunca sıkılmış şöyle bir dolaşıp hava almak amacı ile sokağa çıkmış.
Köşe bucak kralın askerleri devriye geziyor. Filozofu dolaşır vaziyette görünce durdurup sormuşlar: “Nereye gidiyorsun?”
Filozof: “Bilmiyorum” diye cevap vermiş.
Bu cevap karşısında askerler, Filozof’u apar topar yakalayıp zindana atmışlar. Birkaç gün sonra da hâkim karşısına çıkarmışlar. Hakim, sert bir şekilde.
“Askerler sana nereye gidiyorsun diye sormuş, sen neden bilmiyorum diyorsun. Koca adam nereye gittiğini bilmez mi dalga mı geçiyorsun?” diye azarlamış
Filozof, gayet sakin bir şekilde:
“Hakim bey, ben o günü dışarı hava almak amacıyla çıktım. Ama birkaç gündür nezaretteyim. Gerçekten nezarete gideceğimi bilmiyordum. Bilseydim çıkar mıydım?”
Artık buna siz ister kader deyin isterse ilahi bir tecelli. Bazen insan nereye gideceğini bilemez; Filozof olsa bile…
KADER Mİ İHMAL Mİ?
Bayram, bizim için fırsattı. Hesap, dinleneceğimiz üzerineydi. Ama, basit bir olay nedeniyle, hastaneye gittik ve bayramı orada geçirdik.
Kötü mü oldu? Hayır.
Hayat arkadaşım, hastanede olunca bizim de yerimiz orası olacaktı. Öyle de oldu.
Bayram boyu Dr. Aşkım Tüfekçi Hastanesi’ni gözleme fırsatım oldu.
Basit bir diken batması. Ama eşim şeker hastası olduğu için yara kapanmadı sağolsun, hastanenin sağlık ekibi de riske girmememizi önererek bizi hastanede “misafir etti.”
“Misafir etti” deyimini benzetme yapmadım. Gerçekten misafir gibi olduk. Dr. Sayın Halil NACAR ve ekibi ilgi ve desteğini esirgemedi.
ADANA AİLESİ
Bir de çevremizde bulunan hastalar ve refakatçileri arasında bir dostluk doğdu.
Tanıyanlar çıktı. Birbirlerine: “Bu Yüksel Mert değil mi?”, “Bu televizyonda gördüğümüz adam değil mi?” gibi sözlerin arasında kendimi hiç yabancı hissetmedim ve ve orada Adana ailesinin bir parçası olduğumu gördüm.
Benimsenmiş olmak çok güzel bir duygu.
Eşim sayesinde kocaman Adana ailesinin bir parçası olduğumu öğrendim.
Kendilerine bol bol kitap imzalayıp hediye ettim.
DEVLETİN GÜLEN YÜZÜ
Hastane koridorlarında bir sevinç dalgasının yayıldığını gördüm. Adana’da kitap dostu olarak bilinen Vali yardımcısı Sayın Şükrü ÇAKIR, güler yüzü ve içten bakışıyla hastaları ziyaret edip bayramlaşmaya gelmişti. Sayın Valimiz Mahmut Demirtaş adına hastaneyi ve hastaları ziyaret edip bayramlaşıyordu.
Çok duygulu bir sahneydi.
Bayramda, hastanede kalmak zorunda oldukları için kendilerini talihsiz görenler bir anda Valimiz tarafından sahiplenildiğini görünce tabiatıyla sevindiler.
Sayın Çakır, tek tek hastalar ile bayramlaştı, onlarla ilgilendi, bol bol hasbıhal etti. Herkesin gönlünde iz bıraktı ve hem kendi şahsı hem de Valimiz Mahmut Demirtaş’a bol bol dua edilmesine neden oldu.
Sayın Çakır’a, son kitabım olan “Kur’an’ın İnsanca Çevirisi”ni hediye ettim.
ŞUNU GÖRDÜM: TABULAR YIKILMIŞ
Hakikaten de insanın kötü zannettiği bir şey kötü olmayabilir. Hastanede moral depoladım.
Öncelikle, “Devlet Hastanesi” kâbusunun yıkılmış olduğunu gördüm. Artık, sağlık hizmeti veren devlet hastaneleri, unutulmuş, ötelenmiş, bir köşeye atılmış hastaların yeri değil… Hepsi ile ilgilenilen ve sağlık hizmetini en üst seviyede veren kurumlar haline dönüşmüş.
VALİ DEMİRTAŞ'IN BAYRAM JESTi
Şükürler olsun ki son zamanlarda Devletimizin ali yöneticileri en ücra köşede kalan yurttaşlarımıza bile yanlarında devletin olduğunu hissettirmeye çalışıyor. Sakarya Valisi sevgili dostum Hüseyin Avni COŞ ve Adıyamanlı gazeteci dostum Mehmet Teyfik PARLAK'ın Çiçeği burnunda Ada'na Valisi ile ilgili olumlu referansları semeresini çoktan gösterdi bile.
Sayın Valimiz Mahmut Demirtaş adına Vali yardımcısı Sayın Şükrü Çakır’ın hastane ziyaretlerinin anlam ve önemi budur. Vatandaşı devlet tarafından unutulmadığı gerçeğiyle yüzleştirmek her Adamın değil Er Adamın karıdır. Bu bağlamda yüz yüze tanışmasak da hizmetleriyle kendini hissettiren Valimiz'e yazı lisanıyla hoş geldiniz diyor sevgi ve saygılarımı arz ediyorum.
Vali adına Yardımcısı sayın Nevzat Çakar’ın samimi davranışları ki bunlar benim şahsen şahit olduklarımdır. Belki de benim bilmediğim bir çok yerde bu ziyaretler gerçekleşmiştir.
HALİL NACAR VE PROFESYONEL EKİBİ
Başta gönül Adamı, sorumluluğunun bilgi ve bilincinde olan sevgili kardeşim Halil NACAR olmak üzere Hastane personelinin, sabırla ve teenni ile ile hastalarla ilgilenmeleri takdir ve tebrikin ötesinde özlenen bir profesyonellik olayıdır. Ülkem ve Adana adına bitimsiz TEŞEKKÜRLER..
SONUÇ
Bakmasını bilene her olay bir zenginliktir.
Bu bayramı hastanede geçirmiş olmakla, duygu ve düşünce dünyamda farklı bir zenginlik oluştu.
Yirmi yıl önce : “Allah kimseyi hastaneye düşürmesin” derdim, yine de diyorum aynı şimdi daha değişik anlamda kullanıyorum bu temenniyi… Düşenlere de acil şifalar diliyorum.