Hapiste Çürümeyi Tercih Edermiş! Tercihi ile Baş Başa Bırakın
Ülkenin topraklarında ilk defa barış ve demokrasi, cumhuriyet tarihinde olmadığı kadarıyla bugünlerde daha yakın. Avuçlarımızda...
İlk defa bu topraklarda, savaşı konuşanların sayısı azınlık ve barış konuşanların sayısı çoğunluk da..
İlk defa bu topraklarda, darbeci artıkları cezaevlerinde...
Ve alışkın olduğumuz bir şekilde, bu topraklarda darbeciler ve onların artıkları, işbirlikçileri demokrasi kahramanı ilan ediliyor.
O darbeci artıkları ki, ele geçen lav silahına 'boru' diyebilecek kadar küçümsemişti. Şimdi cezaevinden kahramanlık türküleri söylüyor.
“Benim cezaevinde bulunmam, teröristbaşıyla ilişkilendiriliyor. En çok zoruma giden bu. Terör örgütüyle aynı genel af kapsamına sokulacağımıza, hapiste çürümeyi tercih ederim.”
Birgün genel af çıktığında göreceğiz, cezaevi kapısından çıkarken söyleyeceği türküleri... Çürümek mi yoksa dışarı çıkmak mı?
****
Ve bu sözü okuduğumda, 'bırakın çürümeyi tercih etsinler' zaten yaptırdıklarından ve yaptıklarından dolayı, 'bu ülkenin topraklarında birgün oluşturulacak olan lanetliler müzesi'nde yer alacak millet düşmanları' diyorum. Sonra üzerinde üniforma ve yetkileri varken, devletin asıl sahibi gibi nasıl konuştuklarını, milletin içersinden kimleri nasıl öncelikli düşmanlar ilan ettiklerini, kırmızı kitapçıklarda nasıl yazdıklarını bilmediğimizi zannediyorlar.
Ve bunları demokrasi kahramanı ve muhalif görenlerin olduğu bu topraklarda konuşmak ve yazmak...
Bu ülkenin topraklarında yaşanan üç darbeyi, darbe girişimlerini, ülkesine ve insanına karşı girişilen katliamları, cinayetleri, bombalamaları, işkenceleri, tırmandırılan terörü unutmamız, yokmuş ve yapılmamış gibi davranmamız isteniyor.
Bu ülkede milletini aşağılayan, yurttaşının haklarını görmeyenler, farklı olanları yurttaş bile kabul etmeyenler, yurttaş bile görmediklerine her türlü işkenceyi mubah görenler, düne kadar doğuştan ve sonra kazandığı kimlikleri görmemezlikten gelen ve onlara vebalı muamelesi yapanlar bugün mağdur olmuşlar mış.. Vah vah...
****
Ve bu ülkenin topraklarında darbelerden dolayı aşağılanmış, acılar çekmiş olanların bazıları, darbeci artıklarını iktidar muhalifi olduğu gerekçesiyle demokrasi kahramanı ilan etmişler.
Ve bugünleri, darbeci dönemlerle bir tutmaya başlamışlar.
İnsanda biraz edep, biraz insaf, biraz vicdan olur.
27 Mayıs'ı, 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü, 28 Şubat'ı yaşamamış olanlar, acılar çekmemiş olanların ahkam kesmesi normalde, yaşamış olanlara söyleyecek söz bile bulamıyorum.
O günlerin bu topraklarda nasıl yaşandığını bilenlerin, bilmeyenlere bugünlerin o günlerden daha kötü olduğunu anlatması yok mu? Söyleyecek söz bulamıyorum.
****
Onlar ki, milletine düşman...
Onlar ki, milletin tüm farklılıklarına düşman...
Onlar ki, milletin inancına, düşüncesine, diline düşman...
Onlar ki, milletini cahil gören ve aşağılayan...
Onlar ki, milletin temsilcilerine darağaçlarına gönderen...
Onlar ki, bugün olsa birkaç yıl hapis cezası alarak çıkacak olan gençleri darağaçlarına gönderen...
Onlar ki, milletin çocuklarını 'bir ondan bir şundan olsun' diye 17 yaşında çocukların yaşlarını büyüterek idam sehpalarına gönderen...
Onlar ki, 'kendi iktidarları sürsün' diye milletine operasyon çekebilen...
Onlar ki, seçilmişler 'kendi iktidarlarına dokunmasın' diye gizli anayasalar hazırlayan...
Onlar ki, milletin oyuyla seçilmiş iktidarlara karşı, defalarca darbe hazırlığı yapıp, girişiminde bulunup, sonrada 'harp oyunu oynuyorduk' diyerek milleti aptal zannedenler...
Onlar ki, millete karşı darbe girişiminde bulunurken, birilerinin 'gerçekleşmedi ki' diyerek darbeci artıklarını aklamaya çalışmaları...
****
Zamanın ruhunu okuyamayan, geçmişin ruhunu çağırarak politika yapanlar tarihin çöplüğüne gidecekler. Son 10 yıldır yaşanan değişim sürecini gör(e)meyenler (hemde tüm eksikliklerine rağmen) bu ülkenin darbecilerini ve katillerini muhalif görmüyorlar mı? Kahrediyorum. Bugün asıl muhalefet yapanlara hakaret, böyle bir görüş...
Irkçı, faşist ve barış düşmanı olanlar ne derlerse desinler, ne yapılırsa yapılsın; pandoranın kutusu açıldı bir kere... Artık kapatılamaz... Bu süreç biraz daha bedeller ödenerek kapanacak. Bu ülkenin topraklarında barış olacak. Sonra yurttaşıyla barışık bir devlet yeni bir anayasa ile inşa edilecek...
****
BDP Milletvekili Sırrı Sakık ne diyor: “Artık yeter, bu savaşı artık istemiyoruz. Kim savaş istiyorsa alsın çocuğunu gitsin kendisi savaşsın.” Bu söze eklenecek birşey var mı? Çocuklarını savaşa göndermek isteyenler ve savaşa gitmek isteyenler bir adım öne çıksın. Başkalarının çocukları üzerinden kahramanlık yapan, hayatında hiç çocuğu olmamış, acısını görmemiş, çocuklarına askerlik yaptırmamış ve askere göndermemiş, güvenli yerlerde çocuklarına askerlik yaptırmış olanlar, sırça köşklerinden bağırıyorlar. 'Müzakere ülkeyi böler' miş! 30 yıldır ölürken ve öldürürken bölünmüyor muş gibi, savaş bölmüyor barış bölüyor muş.. Milleti aptal zannedenler, millet kararını verdi. Barış yapılacak ve savaş bitecek. Çocuklarımız ölmeyecek ve birbirlerini öldürmeyecek.
****
Barış isteyenlerin yakası bırakılsın... Yıllardır barışı sabote edenler ise, cezaevinde çürümeyi tercih ederlermiş.. Çürüme tercihleri kabul edilsin...
Ne diyordu Nazım Hikmet, 3 Aralık 1945 günü meydana gelen Tan baskınından üç gün sonra “Piraye için yazılmış saat 21 şiirleri”nde:
Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim, akar suyun, meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı. Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına
- çürüyen diş, dökülen et -,
bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler.
Son söz: Sahi Tan Gazetesi'nin tarihsel işlevi neydi? Kimler baskını organize etmişti? Bugün kimilerinin kahramanları olan hangi isimler baskın işini tezgahlamışlardı? Baskın yapanların içersinde kimler vardı? Sonrasında neler olmuştu? Bilen var mı? Ergenekon davalarında tutuklu olanlara, darbe girişiminden dolayı ceza alanlara tarihin ışığı ile bakın.
Kimler barışın yanında saf tutuyor, kimler karşı duruyor? İyi bakın...
Ve bilin ki, bu ülkenin topraklarında darbeci artıklarının, demokrasi ile hiçbir kan bağları olmadığını ve aslında demokrasinin düşmanları olduğunu bir kenara iyice not edin.