content

24 Oca

Hani Sonuna Kadar Gidecektiniz?

Hrant katledileli 5 yıl oldu.
5. yılın dolmasına 2 gün kala, mahkeme kararını açıkladı: Örgüt işi değil!
Bunu bize cinayetten 2 gün sonra zaten dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah söylemişti!
Emniyet söyledi, mahkeme tekrar etti!

Emniyet ve yargı; güzel güzel koklaştılar, örtüştüler.
Bu ülkede bunun böyle olduğunu biliyoruz. O kadar çok örneği var ki, her bir örnek can pahasınadır.

Hrant’ın katlinden hemen sonra aileyi ziyaret eden Başbakan Erdoğan, cinayeti açığa çıkarmak için namus sözü verip sonuna kadar gideceğiz dedi.
Ziyaretiyle iyi etti, iyi söz söyledi.
Peki, sonra?
Başbakanın sesi sedası orada kaldı.
5 yıl boyunca cinayeti açıklığa kavuşturmakla yükümlü kurumların ve sorumluların neredeyse tümü, cinayeti örtmek için el birliğiyle çalıştılar.
Başardılar da!
Mahkeme, örgüt işi değil dedi.
Amaçlarına erdiler.
Suçlular tetikçi ve yönlendiriciden ibaret: Hepi topu 2 kişi!
İşte bu kadar; alın size adalet!

Demek Başbakan Erdoğan’ın gideceği yol bu kadarmış; bir arpa boyu.
Tetikçiyi ve yardımcılarını derhal yakalayıp adalete teslim ettik, gerisi yargınındır diyen Başbakan ve AKP Hükümeti; böyle diyerek bu cinayetin sorumluluklarından sıyrıldığını sanabilirler.
Ancak bu cinayetin vebali AKP Hükümeti’nin üzerindedir!
Bağımsız yargıya müdahale edemeyiz diyerek demokrasilerde güçler ayrılığı ilkesi söyleminin arkasına gizlenip bu tarihi sorumluluğu üzerlerinden atamayacaklar.
Çünkü mesele yargıya müdahale meselesi değil ve kimsenin de böyle bir talebi yok.
Mesele bu cinayetin bağlantılarının ve emir vericilerinin ortaya çıkarılması için gerekli idari soruşturmaların yapılmamasında, engellenmesinde, kapatılmasında yatmakta.
Hrant Dink ailesinin avukatlarının araştırma taleplerinin önü kesildi.
Cinayetin Trabzon ayağı olsun, İstanbul ayağı olsun; bu mahallerdeki devlet görevlileri gereği gibi sorgulanmadılar. Ve dahası bunlar terfi ettiler. Dönemin İstanbul Valisi, AKP’den milletvekili yapıldı!
Bu sürecin hikâyesi bir kitap olacak kadar çok uzun.
Ve böyle bir kitap yapılırsa, aynen cinayeti inceleyen diğer kitaplar gibi tarihi bir belge olacaktır.

Hrant’ın katledilmesi davası, ülkenin demokratikleşmesi sürecinin turnosuludur.
Bu ülkede 1909 yılından bu yana Hasan Fehmi, Ahmet Samim’le başlayan çok sayıda gazeteci katledildi.
Ancak Hrant, gazeteci kimliğinden önce Ermeni kimliği nedeniyle katledildi.
Tıpkı 1915’te katledilen Ermeni gazeteciler gibi.

Burada salt vesayet rejimine muhalif olan bir gazeteci yok.
Burada ilk defa 1915’i içerden sorgulayan bir Ermeni var!
İşte Hrant’ın ‘suçu’ buydu!
Bunu sindiremediler: Valiliğe çağırıp MİT tarafından tehdit ettiler, hakkında davalar açtılar, Agos’un önünde tehdit gösterileri yaptırdılar ve sonunda katlettiler.
Bu cinayet, Osmanlı’nın son dönemindeki İttihatçı iktidarın ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kodlarında gizlidir.

Şimdi niye Başbakan Erdoğan ve AKP Hükümetinin sorumluluklarını yerine getirmediğini, soruşturmanın delillere ulaşılacak idari kısmında gereği gibi davranmadığını anlayabildik mi?
Sonuçta bir Ermeni öldürülmüş!
1915’i önce gizleyen, sonra konuşulmasını engelleyen, sonra inkâr eden bir egemenler cenahı, 1915’i içerden kaşıyan bir Ermeni’ye hiç tahammül edemezlerdi.
Etmediler de!
Tıpkı İttihatçı ‘ataları’ gibi!
Ne yazık ki, AKP Hükümeti bu konuda bir ‘İtilafçı’ pozisyonunda bile olamadı; bu cinayette İttihatçılarla zımni bir anlaşma yapmış gibi davrandı.

Durumun izahı için soruyu bir başka açıdan sorabiliriz: Ergenekon davaları açan bir hükümet, Ergenekon merkezli bir cinayeti neden sorgulayamıyor?
Çünkü kendisi de bu devletin kodlarının (özellikle milliyetçilik ve otoriterlik) bir kısmından münezzeh değil de ondan!

Şimdi niye bu cinayetin örgüt işi olmadığını anlayabildik mi?
Daha doğrusu bu cinayetin devletçe örgüt işi olmadığının söylenmesi, aslında bu cinayetin tam da örgüt işi olduğunun göstergesidir!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin katmerli sicillerine bir cinayet davası daha eklendi.
19 Ocak 2007’de tarihe düşülen not, kanamaya devam ediyor.

Sonuna kadar gideceklermiş!
Çok istedim, gitsinler!
Ne acı ki, inanmadım da.
Keşke yanılsaydım!

Etiketler : , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank