Hangi Yalnızlık?
Yalnızlık üzerine felsefe yapılabilir. Tanımlar, yaklaşımlar, formüller üretilebilir, örnekler verilebilir.
Benim üzerinde durmak istediğim; entelektüel yalnızlık.
Bir konuda yatay ve dikey olarak gezinebilmek.. zaman ve mekan boyutlarında uçabilmek.. Böylesi bir ortamda yaşamak.. bunları yapamayınca yalnızlığı duyumsamak..
Yakın çevrenizle felsefe, siyaset, edebiyat, bilim, sanat konuşabiliyor musunuz?
Konuşmak dediysem, öyle gazete başlıkları düzeyinde değil elbet.
Dünyayı, evreni, toplumu, insanı ve doğayı daha derinden anlamaya ve giderek değiştirmeye yönelik sohbetler, söyleşiler, paylaşımlar..
Bizim 78’li gençlik içinde, o yıllarda çokça yapardık bu tür sohbetlerden.. ama, onlar da tek yönlü olurdu, çoğunlukla politika ağırlıklıydı, yanında bir-iki roman, film, şiir de bulunurdu mutlaka.
Şöyle çevreme bakıp merak ediyorum: insanlar ne’yi dert ediyorlar, düşünsel planda?
Halkın merakları hangi konularda? Şu parti, bu parti başkanı şunu yapmış, bunları demiş, bir öteki de esmiş, köpürmüş..
Entelektüel düzlemde çok yalnız kalıyoruz biz okuyan-yazan meraklı insanlar..
Yalnızlığın bireysel ve toplumsal boyutlarını yazacak değilim. Müziğin, edebiyatın temel konularından biridir.“yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılırsa yalnızlık olmaz” demiş Özdemir Asaf.
Yaşı yok yalnızlığın. Hepimiz hissederiz. Sizinki hangisi, nasıl duyumsatıyor kendini? Kalabalıklar içinde de yalnız kalmışlık olabilir. Bunun adı, "çoğul yalnızlık"mı? Einstein, “tüm dünyada tanınmış bir insan olmak ve kendini bir o kadar yalnız hissetmek çok garip” demiştir. Demek ki, yalnızlık evrensel bir duygu. Acaba onunki anlaşılmamak anlamında bir şey mi?
Terim olarak ilk kez Freud 1939 yılında kullanmış, Jung’a göre yalnızlık, “çevrede insan olmaması değil, önemsediği şeyleri başkalarına ulaştıramaması ya da başkalarının olanaksız bulduğu bazı görüşlere sahip olduğunda hissedilen duygudur.”(CBT, Sayı 1227,24.09.2010)
Düşüncelerin, özlemlerin, üretimlerin konuşulması, paylaşılması, iletilmesi entelektüel yalnızlıkları bir ölçüde azaltır.
İnsanlar hep anlatmak, anlamak, sormak-sorgulamak ihtiyacındadır. Bazıları anlatmak için yaşamıştır.
Marguez’in anıları var: “Anlatmak İçin Yaşamak” Bu arada anımsayalım; “”Yüzyıllık Yalnızlık” diye romanı da bulunmakta. Oktay Akbal’ın da “Yalnızlık Bana Yasak” yapıtı iyi kitaplar arasında.
Bilgiağı’na yazmak, yazıları okumak, yorum yapmak yaşamı duyumsatan mutluluk anları..güzellik paylaşımları..
Entelektüel, güzel ve özel bir kahramanım olsa. Ummadığım bir anda ve bilinmeyen bir mekânda beni bulsa. Özlediğim, gözlediğim ve görmediğim dünyalara uçursa, geçer mi dersiniz, bu kronik yalnızlık?
Yoksa yalnızlık dediğimiz ve yakındığımız bu durum “tekilleşme” olmasın.
O da ayrı bir yazı konusu olsun. Romancı Erhan Bener’i anımsattı. Güzellikler içinde yatsın.
Esasında bunca güzel kitap, öykü, şiir varken, bunca ozan, yazar, yaratıcı, düşün insanı yaşamış, yaşamakta ve üretmekteyken yalnızlık veya öksüzlük duygusu da ne oluyor ki? Denebilir, hatta denmelidir.
İnsanlığın ortak bahçeleri olan bilim-sanat mekânlarında ve güzellik-gerçeklik-imge okyanuslarında dolaşmak, oralara küçük de olsa birer-ikişer çiçek veya fidanlar armağan etme çabası, düşü, özlemi her çeşit gölgeli düşünce ve duyguyu alıp götürüyor..
İçimizde yeni güneşler açtırmak, güzellikleri yazan-çizen, kalıcılaştıran ellerin sorumluluğunda.
O güzel,üretken ve özel ellere sahip çıkalım..
Halit Hocam, güzel bir derlemeydi.. Bence yalnızlık paylaşılır; ben yalnızlığımı, yalnızlıkla paylaşırım mesela(!)
Ekim 5th, 2010 at 09:33"bazı_an kalabalıklar içinde yalnız, bazı_an yalnızlıklar içinde kalabalık" demişliğim var ilk şiir terennümlerimde. El'hasıl,Yalnızlıkla ilgili bir yazı kaleme almanın vaktidir. Surunuzun sesini duydu yalnızlığım..
İbrahimi Bey merhaba,
Yorumuna, katkılarına çok teşekkür ederim.
Yalnızlığını, kendi yalnızlığınla mı, başkalarınınkiyle mi paylaşmaktasın? İfaden güzel ve ilginç geldi. Ben de merak ettim.
"ilk şiir terennümündeki" dize de güzel çağrışımlar yaptı bende.
Ekim 5th, 2010 at 11:47Yalnızlıkla ilgili yazını beklemekteyim.
Yazılar olmasa yalnızlık çekilir şey değil..
sevgilerimle..
Halit
Çok ta yalnız olmasın diye, yalnızlığımı yalnızlıkla paylaşırım. Belki de kallavi bir yalnızlık oluyor. Bunlar çelişik durumlar ama insan bir buuduyla diyalektikidir.
Ekim 5th, 2010 at 13:20sizinle bu meseleyi konuşuruz Halit Ağabey..
Merhaba Hocam ^
Yazınızı çok beğendim bağzı satırlarını kendimle özümsedim elinize yüreğinise sağlık
Ekim 7th, 2010 at 00:19Gülperi Hanım, Halit Bey kıymetli biridir. Tek bir cümle yorum yapmışsınız ama "bağzı" "yüreğinise" nedir! Kıymetli bir insanın yazısına yorum yazarken daha dikkatli olmalıyız,
Ekim 7th, 2010 at 08:47hürmetler!
Sıradan insan ilişkilerinin ötesinde bir arayışa başlıyor insan , merak ediyor ,araştırıyor , çoğu zaman tek başına oturuyor bir sandalyede ve bol bol okuyor delicesine.O seçiyor yalnız kalmayı , yüzeysel , yapmacık ilişkilerden sıyrılmayı .Ve en kötüsü sık sık ikilemde kalıyor basit bir insan olmayı düşünüyor ve sistemde iyi bir koltuk yakalamayı ama yapamayacak hiç bir zaman , o hep düşünecek .
Ağustos 28th, 2011 at 06:22