Hangi Sivil İtaatsizlik?
Sevgili okuyucular, cuma günü gazeteleri açıp da Osman Baydemir’in resmini polis panzerinin üzerine çıkmış zafer işareti yaparken görenlerin büyük çoğunluğu herhalde sunturlu bir küfür savurmuştur. Bu neyin zaferi heval?
Efendim düşünebiliyor musunuz? Herifçioğlu Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı... Bölge merkezi olan Diyarbakır’ın huzurunu ve esenliğini sağlamada önde gelen bir kamu görevlisi... Ne yapıyor? Devletin (onun gibilere göre T.C’nin) polisinin, asayişi sağlamak için kullandığı panzerinin üzerine çıkmış zafer işareti yapıyor.
Bu neyin zaferi heval (Kürtçe yoldaş)? Uşaklığını yaptığın, senin söyleyişinle Pekeke’nin T.C.’ye karşı zaferini mi ilan ediyorsun?..
Adam gibi adamsan, devletin verdiği maaşı yemez, imkânlarından faydalanmaz, istifa eder, ondan sonra panzere çıkarsın.
Aslında sende kabahat yok; bu hainane gösteriden sonra, hâlâ siyasi hesaplar yaparak seni açığa almayan İçişleri Bakanlığı; basılmamış kitap peşinde koşup da senin hakkında soruşturma yapmayan yargı teşkilatı; seni hak savunucusu olarak sunmaya çalışan dış odaklar utansın...
Lakin bu zavallının zafer gösterisi, panzerin hareket etmesi üzerine sona ermiş. Panzerin üzerine kıçüstü oturarak sözümona komik ‘sivil itaatsizlik’ eylemini bitirmiş.
Ne sivil itaatsizliği?
Efendim, Türkiye’de, teoride ve uygulamada ‘sivil itaatsizlik’ öncülüğünü yapmış bir kişi sıfatıyla, terör örgütü ve bağlantılarının eylemlerinin sivil itaatsizlik ile yakından, uzaktan hiçbir ilgisin bulunmadığını belirtmek istiyorum.
28 Şubat Darbesi döneminde, illegal ‘Batı Çalışma Grubu’ cuntasına tek başına karşı çıkarak mücadele etmiştim. Üçbuçuk yıl zarfında Türkiye’nin her yerinde ve Avrupa’da verdiğim 1276 konferansla tam bir ‘sivil itaatsizlik’ uygulaması gerçekleştirmiştim. Bunun üzerine, cuntacıların yazılı talimatlarıyla hakkımda 100’den fazla dava açılmıştı. Nihayet, bir insan hakları mitinginde yaptığım konuşma yüzünden 1 yıl hapse mahkûm edildim ve hapishanede yattım.
Kürtçü İsmail Beşikçi’nin konuşmalarını ve yazılarını sivil itaatsizlik eylemi kabul edebilirsiniz ve bundan dolayı ömrünün büyük kısmını hapishanede geçirdiği için benim gibi üzülebilirsiniz. Lakin bu durum, BDP ile DTK’nın sözde sivil itaatsizlik eylemleriyle hiçbir şekilde benzerlik taşımamaktadır.
Maksat, seçimleri etkilemek
Efendim, bir defa daha tekrarlayalım ki, PKK terör örgütü, eli kanlı bir cinayet şebekesi, bir mafya örgütüdür. Aslında, haklarını savunduklarını iddia ettikleri Kürt kardeşlerimiz, bu canilerin umurunda bile değildir. Örgütün başı, halen cezaevinde bulunan ve ne yazık ki ilgililerin gevşekliği yüzünden örgütü dolaylı olarak yöneten Apo’dur.
Terör örgütü PKK’nın yapısı şöyledir:
1. Önder Apo ve PKK’nın dağ kadrosu (Kandil).
2. KCK; PKK’nın şehir kadrosu (BDP örgütüyle iç içe).
3. BDP; PKK’nın Meclis’teki legal görüntülü siyasi örgütü.
4. DTK; PKK’nın legal görüntülü yan kadrosu (BDP ile iç içe).
Mevcut durumda; PKK’nın dağ kadrosu büyük ölçüde tecrit edilerek kontrol altına alınmıştır. KCK da artık eskisi gibi şehirlerde rahatça terör eylemi yapamaz hale getirilmiştir.
Seçimlerden önce örgütün illegal organları tesirsiz hale getirildiği için, bu sebeple legal durumda görünen BDP ve DTK, ‘sivil itaatsizlik’ adı altında şehirlerde şiddet ve terör eylemlerine dönüşecek, PKK ve KCK destekli hareketlere girişmişlerdir.
Akılları sıra, bu şekilde Güneydoğu’da sokak hakimiyeti kuracaklar ve terör estirerek AK Parti’nin oy üstünlüğünü kıracaklardır.
***
Bu oyuna gelinmemeli; bu eylemler dikkatle takip edilerek gereken idari ve hukuki tedbirler zamanında alınmalıdır. Şunu sakın unutmayalım, hiçbir istismar güçsüz görünmek kadar zararlı olamaz.