Hande’nin Kaynağı Yakop Abuzittinmiş
15 Temmuz'un şişirilen balonu önceki gün patladı. Reis'in uçağı ve Hürriyet'in Ankara temsilciliğine terfi eden Hande Fırat imzalı önceki günkü haberin verdiği mesaj şuydu: Bulanık suyla abdest alınmaz. Alsanız da abdestiniz olmaz.
Haberin detayları herkesin malumu. Önemli olan malum teferruattan ziyade birinci sayfadaki sunum ve içeride tercih edilen “karargâh rahatsız” başlığı.
Manşete Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın resmi yerleştirilmiş. Akar'ın parmağı haberdeki 7 maddenin ilkine, yani başörtüsü yasağının TSK'dan da kaldırılmasına işaret ediyor. Tabi diğerlerine de...
Klasik bir Hürriyet manşeti. Bu işi her zaman olduğu gibi Hürriyet yönetimindeki yabancıların tezgahladıkları gayet açık.
Çoğu kimse sanır ki; Hürriyet, Aydın Doğan'ın ve gazeteyi şu an Sedat Ergin yönetiyor. Oysa ikisi de sadece “yediemin.”
Hürriyet, 1948'de kurulan işgalci yapının Türkiye'deki sigortası, propaganda makinesi. Bu algı makinesine yedieminlik yapanın diğer sektörlerde önü açılır.
Şirketin genel kurul tutanaklarını incelediğinizde gazetenin gerçek sahibini görürsünüz.
Ticaret siciline göre Hürriyet'in yöneticileri şunlar:
Çağlar Göğüş (Yönetim Kurulu Başkanı Sınırlı Yetkili)
Soner Gedik (Yön. Kur. Başkan Yrd. Müştereken)
Kai Georg Diekmann (Yön Kur Ü.)
Eatrice De C. Tonnerre (Yön Kur Ü.)
Ahmet Toksoy (Yön Kur Ü. Sınırlı Yetkili)
Vuslat Sabancı (Yön Kur Ü.)
Ahmet Nafi Dalaman (Yön Kur Ü.)
Ahmet Özer (Yön Kur Ü.)
Gündüz Kösemen (Yön Kur Ü.)
Görüyorsunuz, Aydın Doğan'ın kızı imza yetkisi olan biri bile değil. Ama künyede onun adı var. Her şey bir kurgu, her şey numara.
Gazetenin gerçek sahibinin ‘Axel Springer AG' olduğu yazılır. İşin gerçeği Siyonist Axel Springer de “yediemin.” Gerçek patronun kim olduğunu yazmama gerek kalmadı sanırım.
İşin gerçeği Hande de kurban! Hürriyet'in gerçek sahiplerinin kullanıp kullanıp çöpe attıkları sayısız maşa gibi, şöhret afetinin sarhoşluğu veya büyük vaatlerin kurbanı kâğıt mendil gibi...
BU HABERİ HANDE YAZMADI KAYNAĞI DA YAKOP EFENDİ
Bu haberi yazan kişi Hande Fırat değil. Haber karanlık bir odada karanlık ellerce hazırlandı. Namluya Hande'yi sürdüler ve patlattılar.
Hani Aydın Doğan'ın bir ses kaydı düşmüştü birkaç ay önce internete. Aydın Doğan orada yüksek düzeydeki personeline şöyle sesleniyordu:
“Abi bir haber buldum 8 sütunluktu ama patron korktu koydurmadı, ne yapayım böyle gazetecilik olur mu” diyorsunuz. Kimden buldun haberi? ‘Agop efendi söyledi' veya ‘Abuzittin söyledi.' Böyle kolaycılığa kaçılmaz ki. Gazetecilik yalnızca siyaseti eleştirerek yapılmaz ki. Hayatın bütün dallarında daha çok okunacak gazete çıkarırsınız. Ama o çalışmak ister, gayret ister. Öbürü (yani sizin yaptığınız) kolayca, kurgu gibi…”
Hande imzalı haber de böyle. Yani kaynağı, Agop Abuzittin…
Hürriyet'in tüm haberleri böyle, ama Aydın Doğan bir şeyi bilerek yanlış söylüyor. Kaynak Agop değil; Yakop, Mayer, David, Benyamin Abuzittinler…
HULUSİ AKAR NEDEN SUSKUN?
Haberin başkahramanı Hulusi Akar.
Yani kahraman milletin, şahsını ve karargâhını 15 Temmuz'da NATO ve FETÖ'cülerin elinden kurtarıp, kendisine iade ettiği Hulusi Akar Paşa.
Paşa iki gündür, Perinçekçilerin (siz buna MI6'cılarda diyebilirsiniz), Yakopçuların, FETÖ'cülerin, kendini de alet ettikleri darbe kışkırtıcısı habere karşı sessiz. Nedenini bilmiyoruz?
Ya kendisi de böyle düşünüyor… Ya da Reis-i Cumhur Erdoğan gibi derin dondurucudan çıkardığı ayranı soğuk içmeyi tercih ediyor.
İkincisi ise sorun yok ve erken suçlamalar doğru değil. Şayet ilki ise durum vahimdir ve milleti 15 Temmuz gecesi gibi yeni bir kurtuluş savaşı bekliyor. Yeni şehitler ve yeni destanlar…
Biz, Paşa'nın iyi niyetli olduğunu düşünmek istiyoruz.
REİS NEYİ BEKLİYOR?
Dün çeşitli telefonlar aldım bu konuyla ilgili. ‘Reis'in ve Akar'ın sessizliğini neye yormalı' diyorlar. Arayanlara dediğim şey, yukarıdakilere benzer düşüncelerdi.
Yakopçular ve Perinçekiçlerin kaşındığının herkes farkında. Özellikle de, 16 Nisan öncesinde bir “kargaşa” meydana getirip referandumu erteletmek veya engellemek istiyorlar. Zaten MI6'in, İstiklal Caddesi şubesi “Mart ayında Türkiye karışacak” dememiş miydi?
Yani Kraliçe ve Theodor Herzl'in veletleri rahat durmuyor. Bunlar askerin, yargının, akademinin ve bürokrasinin içindeler hâlâ. Hürriyet, Cumhuriyet, Sözcü, Aydınlık, Birgün, Yeni Çağ'dalar…
Reis, aşırı sabırlı bir siyasetçi. Derin dondurucudan çıkardığı ayranını soğutmadan içmeyen biri. Muhakkak ki bir planı vardır ve olmalı.
Şayet Hürriyet'in vesayet özlemine gerekli ders verilmezse, bunların azıtacağını, manşetlerinin yanı sıra ellerini de kana bulayacakları unutulmamalı. Hürriyet, esaretten kurtulup yeni sahibine yani hürriyetine kavuşmalı.
Bu illa el koyarak olmaz. Aydın'ın nasıl devredeceğinin, Simavi gibi güzel bir örneği var önümüzde. Ancak bu devirde yeni sahibini, Hürriyet'i neşreden karanlık eller değil, Türkiye belirlemeli. Zira bu bir savaş ve bu savaşta millet, Yakopçu Hürriyet'in namlusunun üstünden çekilmesini istiyor, hem de hemen.