Halk Nasıl Uyutuluyor? Uyutulanlar ve Uyutulanlar
Derin dünya merkezleri birilerini uyutuyor. Kişilerin zaafları tespit ediliyor, yetiştiriliyor ve göstermelik seçimlerle iktidara getiriliyor. Bu kez uyuşturdukları ile o ülke halkın uyutulması süreci başlıyor. Birçok ülkede ve Türkiye'de uygulanan yöntem budur.
Psikolojik ve sosyolik açıdan kitle ruhunu iyi analiz edenler, halkın eğilimlerine göre nabza göre şerbet veriyorlar. Bu konuda pskolojik savaş tekniklerinde uzman İstihbarat örgütleri elemanları yandaşla çalışma içinde olunca, kitlelerin uyutulması, uyuşturulması netice verebiliyor. Yandaşlar, beyni uyuşturulanlar, anlatılanları alıyor, ağız açık dinliyor.
Düne kadar tapusuz gecekonduda oturanlar, servetlerine servet katınca aynı durumda olanları olabildiğince koruma havasına girdiler. Gariban halk ta, sırf inanç bağı nedeniyle hırsızlıkların yolsuzlukların üzerinde durmuyor.
Ülke yönetiminde olan lider denilen tiplere bir bakıverin. Gerek üslup ve muhteva, gerek medyaya ve kamuoyuna açıklamalarına dikkat edin. Pişkinlikle sırıtan yüzler halkın gözünün içine baka baka yalan söylüyorlar. İddialar ortaya atılıyor. Sonra, asılsız iddialarla töhmet altında bırakılan taraflar, iddiaların ne kadar çürük ve mesnetsiz olduğunu defaatle kamuoyuna açıklıyorlar ama nafile. İddialar bir kere halkın kafasına işlemiştir. Her iddianın çürütülmesinin ardından anında ortaya atılan yeni düzmece delilleri de gösteriliyor. Sonra yargı safhası başlar. Bu kez sonu gelmez duruşmalarla konular, kaynayıp gider.
Oysa; Siyasette ağırlık ve ciddiyet sahibi olabilmenin ön koşulu, ciddi konularla ilgilenmek ve halkın sorunlarını çözecek yaklaşımlara yoğunlaşmaktır.
Ağız dolusu laf edip hiçbir şey söylememek, sabah söylediğinden akşam çark etmek, ucuz polemiklerle gündem oluşturmaya çalışmak, aslı astarı olmayan iddialar da bulunmak, siyasette anlık ve sahte başarılar getirir.
Uzun soluklu ve sahici başarılar, samimi ve tutarlı olmakla, ortaya bir vizyon ve özgün politikalar koymakla mümkündür. İşportacı mantığıyla siyaset yapanlar, ucuz hafiyeliğe soyunanlar, günü kurtarmanın derdine düşenler, hiçbir zaman kalıcı başarılar elde edemezler, milletin gönlünde taht kuran bir lidere dönüşemezler.
Türkiye siyaseti, ne yazık ki, mesnetsiz iddialar ortaya atan, iddiaları çürütüldüğünde yüzü kızarmayan siyasetçiler tarafından yıpratılmıştır. Pişkinlik, toplumun farkındalığıyla ve basiretiyle dalga geçmektir.
Halkın, engin feraseti ve basiretiyle olup biteni, her şeyi layığıyla değerlendirecektir.
Halk, doğru konuşmayan, masum insanlara kirli iftiralar atan ve yüzü kızarmayan siyasetçilerden yaka silkmiş, zamanı gelince bu tepkisini sandıkta dile getirmiştir. Halkın, iktidarda görmek istediği, dürüst, güvenilir, hakkı savunan ve doğruyu eğilip bükülmeden her platformda cesaretle dile getiren siyasetçi profilini, en az aynı kalibrede iktidarıyla birlikte Anamuhalefet ve muhalefette de görmek istemektedir.
Yalancıların seçimden önce büyük iddialarla bina ettikleri siyaset tarzı, ne hukuken netice verecektir, ne de siyaseten bir başarı getirecektir. Milletin çoğunluğu, geçmişte bu siyaset tarzına güvenoyu vermemiştir. Şimdilerde de vermeyecektir.
Parti ve yönetim olarak milletin verdiği mesajları doğru okumamaktadırlar. Yüzde elli oy alan DP, AP, Anavatan partilerinin halk tarafından nasıl silindiğinin farkında bile değiller.
Geçici zafer sarhoşu olanların Mübarek'e, Saddam'a, Kaddafi'ye, Ladin'e bakmaları gerekir. Hizmetlerinin sonu gelince, efendilerince katledilmeleri gözardı edilmemelidir.
Yapıcı bir üsluba, yapıcı eleştirel bakışa, milletin hamurunda bulunan edep ve haya vasıflarına sahip, çark etmeyen, doğru konuşan, masum insanlara iftira atmayan bir iktidar ve muhalefet özlemi, biliniz ki milletimiz kadar bizim de özlemimizdir.
Bugüne kadar derin dünya merkezlerince göstermelik halkın oyu ile iktidara getirilenler kendilerini yanıltan kılavuzlarını bir kez daha sorgulamaları gerekir.
Günün Sözü: İnsanların en alçağı, kutsal din duygularıyla insanları aldatanlardır.