Halk Dalkavukluğu ve Siyaset Simsarlığı
Alenen, fiilen ve hukuken iktidarı paylaşmadıkları ve resmen müesses bir koalisyon ortağı olmadıkları için, doğalda muhalefet görevi yapmak zorunda ve durumundaki parti, parti sahibi, vekil ve emir kullarının; Hariçten bakıldığında görünen halleri:, Kasıtlı biçimde görevi ihmal, muhtemel gizli iştirak, tahminen çıkar otaklığı, işbirlikçilik ya da; “Gaflet, dalâlet, iş bilmezlik, ağır ihmal, yaygın suiistimal, ehliyetsizlik, liyakatsizlik, onursuzluk, sorumsuzluk ve beceriksizlik” nedeniyle memleketimizde “kuvvetler ayrılığı ilkesi” tümüyle anlam, güç ve işlevini yitirmiş görünüyor.
Zira bu nedenle hâsıl olan hukuki/fiili boşluk, fırsatı ganimet bilen iktidar tarafından doldurulmakta, böylece, “Cumhuriyet, demokrasi, adalet ve hukuk’un” olmazsa olmaz unsuru “kuvvetler ayrılığı” sadece bir söylem ve kavramdan ibaret olarak lâfta kalmaktadır.
Lütfen biraz dikkatle bakınız; İktidar, sadece yürütmeyi doldurmakla kalmıyor, öteki alanları da doldurma gücünü “usta”lıkla kullanıyor. Yasama organında istediği yasayı anında çıkarabiliyor. Yargıya ayar çekebiliyor. Dördüncü kuvvet dediğimiz basını ise istediği şekilde yönlendirebiliyor. Böyle bir ülkede iktidar boşluğundan söz edilemeyeceği açık…
Ama “muhalefet boşluğu?” utanç verici boyutlarda, sadece görüntü olarak mevcut!..
Oysa etkili, güçlü, kararlı ve istikrarlı bir muhalefet olmazsa demokrasi olmaz. İnsan hakları, adalet ve hukukun varlığından bahsedilemez. Ülkede teftiş, takip, kontrol ve denetim mekanizmaları çalışmaz. YSK dâhil olmak üzere çoğu kurum “Devlet İhale Yasası” kapsamı dışına çıkartılır; Sayıştay dosyaları TBMM’ne getirilmez, her taraftan yükselen pis kokuların, yolsuzluk, hırsızlık, haksızlık, hukuksuzluk, anarşi, terör-tedhiş, yalan-talan, soygun-vurgun, ayırma-kayırma ve pahalılıkların üstüne gidilmez. Demokratikleşme, özgürleşme, atılım ve açılım adı altında başıbozukluk, ayrışma, çözülme ve yozlaşma sürer gider
Evet, sonuçta bu memlekette muhalefet boşluğu var.
Mevcut muhalefet asli, hakiki ve zorunlu görevini yapmaktan şiddetle kaçınıyor.
Milletin durumu muhalefetin umurunda değil. Üstelik malum, menfur ve melhus muhalefet gaflet ve dalâlet içinde. Memlekette bu kadar yanlış varken, muhalefet nam siyasi partiler, vekil ve sahipleri, varsa onurlu ve sorumluları bu ülkenin ezilen, üzülen halkı için hiç mi kaygı duymuyor, oynanan oyuna neden ve niçin uyanmıyor dersiniz? Muhalefet haksızlık ve yolsuzlukları, kanunsuzlukları görmüyor mu? Feraseti mi tıkandı? Yoksa AKP’yi iktidarda tutmak gibi bir görevi var da biz mi bilmiyoruz. Bazen öyle düşünmüyor da değil!..
Tüm insanların gözü önünde bir küstahlık, kabadayılık, insan hakları, demokrasi, adalet ve hukuka meydan okuma yaşanıyor. Tam bir pandomim, dört başı mamur monolog, insanlık dışı ritüel, millet iradesi ile alay etme; Anayasa, geçerli mevzuat, demokratik gelenekler ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu ile alenen dalga geçme olayı var.
Aslında bu, günlerdir gözler önünde, ekranlarda ve görsel basında pervasızca sürüyor. Hani Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim’in dediği hesap: Adeta evlenme vaadi ile on binlerce insan ‘aday adayı’ olarak kayıt edilip; Kurs, ders, okul/eğitim, başvuru ücreti ve sair namlarla gariplerin binlerce lirası alınarak, görücüye çıkartılıyor; Sonra “ben şunu beğendim, sen git” deyip (kriterleri her ne ise) beğenmediklerini ortada bırakıp, hayal-i sükût ve hüsrana uğratıyorlar. İlk etapta gönüllü gibi görünse de, sonuçta çok ters, ironik ve aykırı bir durum…
Zira insan hakları, adalet ahlâkı ve dürüst kanunların cari olduğu bütün demokratik hukuk devletlerinde, “seçme ve seçilme usulü ile belirlenen” bütün görevlere; Ya doğrudan halkın aday göstermesi veya Siyasi Parti Üyeleri yahut bu üyeler tarafından görevlendirilmiş delegeler marifetiyle; Yargı gözetim ve denetiminde yapılan seçimle gelinir. Yakın zamanlara kadar, başta CHP olmak üzere, bütün partilerce çok önemsenen ve “onur meselesi, demokrasi, eşitlik, adalet ve insan hakları sınavı” kabilinde kabul edilen, olmazsa olmaz bir sınavdı bu!..
Sakın kimse “kanunlarda yok, o nedenle böyle yapıyorlar” diye düşünmesin.
Kesinlikle Kanunlarda var. O nedenle bu vaziyet tam bir gaflet, hıyanet ve dalâlet.