Halep Ve Bölgenin Geleceği…
Suriye tarafından Kilis yerleşim bölgesine roketler düşmese, kimsenin Suriye’de neler olduğu konusunda bir kaygısı olmayacak.
Oysa Suriye, bilhassa da Halep’in ortaya çıkardığı yeni durum, bölgenin kaderini belirleyeceği gibi, dünya dengelerini de değiştirecek sinyaller veriyor.
Suriye konusunda, birçok eksik ve yanlış yargı oluştu. Bu yargılar, konuya Türkiye’nin çıkarları açısından bakmayı bulanıklaştırdı.
Birinci yanlış yargı; Rusya ile ABD anlaştı. Kürt Koridoru kurulacak.
İkinci ve tehlikeli yargı; Suriye rejimi katildir. Suriye ile YPG, PYD ve PKK’ya karşı işbirliği yapılamaz.
Bu yargılar, Suriye’deki Amerikan varlığını gizler niteliktedir. ABD’nin yapıp ettiklerini ve Türkiye’nin Amerika yanında yer almasını makul gösteren yargılardır.
Bölgede Rusya’nın varlığı eften püften bir varlık olduğu geçtiğimiz süreçte ortaya çıkmıştır.
Bölgenin ipleri hala Amerika’nın elindedir. Hem İncirlik’ten kalkan uçakların bombalaması nedeniyle, hem de PYD, YPG ve PKK’yı kara gücü olarak kullanması nedeniyle…
Bu güce, bu günlerde, intikal eden 250 Amerikan Rambo’sunu da ilave etmek gerekir.
Gelelim asıl mesele olan Halep’e…
Halep’te, Suriye devletine karşı savaşan, Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan tarafından desteklenen, Ahrar-ı Şam ve El Nusra gibi terör örgütleri, Suriye devletinin PYD ve YPG ile savaşmasının da önünde ki temel engeldir. Suriye devleti kendisine ait bir kenti tekrar alsa, PYD terörü ile de savaşması kaolaylaşacaktır.
Türkiye ve Suriye’nin çıkarları koridora karşı birlikte karşı koymalarıdır.
Bunların da ötesinde, Amerika, elverişli ve kullanışlı DAEŞ örgütünü bölge ülkelerine karşı bir araç olarak kullanmaktadır. Kilise atılan roketlerin arkasında Türkiye’yi Suriye bataklığına çekme oyunlarını da yok saymamak gerekir.
Nitekim Joe Biden’in, Irak ziyaretinde, yaptığı açıklamalar, bölgenin yeniden sınırlarının ve rejimlerinin belirlenmesini Amerika tarafından belirleneceğinin işaretlerini veriyor.
Amerika, Türkiye ve Suudi Arabistan sayesinde, bir taş ile birkaç kuşu birden vurmaktadır.
Birinci kuş; Türkiye/Rusya ilişkilerini onarılamaz şekilde bozmuştur. Türk/Rus ilişkilerinin düzelmesi için; Türkiye’nin Halep’te Suriye devletine karşı savaşan terör guruplarına verdiği desteği çekmesi gerekir.
İkinci ve daha önemli husus ise; Amerika’nın, Türkiye ve Suriye’nin karşı durmasına rağmen, Suriye’nin kuzeyinde, bir İsrail koridoru açmakta kararlı olmasıdır.
Türkiye bu koridoru dağıtmak için müdahale ederse, Türkiye Suriye karşı karşıya gelecek. Yani Rusya Türkiye karşı karşıya gelecektir.
Bu durum sadece Türkiye’yi istikrarsızlaştırmaz, aynı zamanda Rusya’yı da istikrarsızlaştırır.
Davutoğlu’nun dün El Cezire televizyonuna verdiği demeçte, gerekirse Suriye’ye gireriz ifadesi birçok gelişmeyi içinde barındırıyor.
Demirtaş’ın Amerika seferlerinin sıklaşması, Amerikalı yetkililerinin bölgeye olan ziyaretlerinin olağan dışı artması, alınmış bazı kararların uygulamasının yerinde takibine benzemektedir.
Siyasal iktidarın derhal Suriye siyasetini değiştirmesi gerekir. Yok eğer şimdiye kadar takip edilen yolda gidersek, Rusya ile savaş halinin içine düşeriz.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com
ulusalkanal.com.tr