Hak’tan Verilen En Büyük Rütbe: Şehitlik
Günümüz kaosunda, asrın hüsranında. Sapla/samanın birbirine karıştığı zaman diliminde en çok tartışılan konular arasında ŞEHİTLİK RÜTBESİ de vardır.
Haktan verilen en büyük rütbe olduğu için, herkes şehit olmak ister, herkese şehit gözüyle bakılır.
Şehit olmak kolay olmadığı gibi, şehitlik rütbesine kavuşan kimselerin, şehit olduklarını sadece Allah bilir, şehitli O’nun arasında saklı bir sırdır.
Ancak; ÂYET VE Hadislerde kimlerin şehit olacakları belirlenmiştir.
Çeşitli kaynak, bilgi/belge ve internet sitelerinden derlediğimiz ÂYET VE HADİSLERİ aynen buraya alalım.
ŞEHİDLİK İLE İLGİLİ AYET-İ KERİMELER:
“Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyiniz. Bilâkis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız.” (Bakara, 154)
“Eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, şunu bilin ki, Allah’ın mağfireti ve rahmeti onların topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır.” (Âl-i İmrân, 157)
“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Allah’ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar. Onlar, Allah’tan gelen nimet ve keremin; Allah’ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesinin sevinci içindedirler. “ (Âl-i İmrân, 169-171)
“Kim Allâh’a ve Rasûl’e itâat ederse, işte onlar, Allâh’ın kendilerine nîmet verdiği peygamberler, sıddîklar, şehitler ve sâlihlerle beraberdir. Onlar ne güzel arkadaştırlar.” (Nisâ, 69)
“O halde, dünya hayatını ahiret karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz.” (Nisâ, 74)
“De ki: Bizim için siz, (şehitlik veya zafer olmak üzere) ancak iki güzellikten birini bekleyebilirsiniz. Biz de, Allah’ın kendi katından veya bizim ellerimizle size ulaştıracağı bir azabı bekliyoruz. Haydi bekleye durun. Şüphesiz biz de sizinle birlikte beklemekteyiz.” (Tevbe, 52)
“Allah, mü’minlerden mallarını ve canlarını, onlara (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Onlar, Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. (Bu), Allah üzerine hak bir vaattir…” (Tevbe, 111)
“Allah yolunda hicret edip sonra öldürülen yahut ölenleri hiç şüphesiz Allah güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. Şüphesiz Allah, evet O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Hac, 58)
“Müminler içinde Allah’a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.” (Ahzâb, 23)
“…Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmaz.” (Muhammed, 4)
“Allah’a ve peygamberlerine iman edenler, (evet) işte onlar, Rableri yanında sözü özü doğru olanlar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükâfatları ve nûrları vardır. İnkâr edip de âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlarıdır.” (Hadid, 19)
ŞEHİDLİKLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurdular:
“Şehîdler beştir:
Tâundan (vebadan) ölen,
Karın (yani iç) hastalığından ölen,
Suda boğulan,
Yıkıntı altında kalıp ölen,
Bir de Allah yolunda şehîd olandır.” (Buhârî, Ezân, 32)
***
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurdular:
“Emîn, doğru sözlü ve müslüman bir tâcir, kıyâmet günü şehitlerle berâberdir.” (İbn-i Mâce, Ticârât, 1)
***
Bedir Savaşı Sırasında Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurdular:
“–Her kim, bugün düşmandan yüz çevirmeyip sebât eder, şehit düşerse, Cenâb-ı Hak elbette onu cennete koyacaktır. Bugün şehit olanlara Firdevs Cenneti hazırdır. Hücûm ediniz, hamle ediniz!” (İbn-i Hişâm, II, 267-268)
ŞEHİDİN, KUL HAKKI DIŞINDAKİ BÜTÜN GÜNAHLARI AFFOLUNUR!
Ebû Katâde -radıyallâhu anh-’tan rivâyet edildiğine göre, bir gün Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ashâb arasında ayağa kalktı ve:
“Allâh’a îman etmek ve Allah yolunda cihat, amellerin en fazîletlisidir.” diye hatırlattı. Bunun üzerine bir adam kalkıp:
“–Ya Rasûlallah! Şayet Allah yolunda öldürülürsem, bu benim günahlarıma keffâret olur mu?” diye sordu.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ona:
“–Evet, şayet sen sabrederek, ecrini sadece Allah’tan bekleyerek, cepheden kaçmaksızın düşmana karşı koyup Allah yolunda öldürülürsen, günahlarına keffâret olur. Ancak borçların bunun dışındadır. Bunu bana Cibril söyledi.”buyurdu. (Müslim, İmâre, 117; Tirmizî, Cihâd, 33/1712)
Diğer bir rivâyette de:
“Şehidin, kul hakkı dışındaki bütün günahlarını Allah affeder.” buyrulmuştur. (Müslim, İmâre, 119)
****
Yine Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir gün ashâbına şöyle buyurdu:
“Bu gece rüyamda iki adam gördüm. Yanıma gelip beni bir ağaca çıkardılar, sonra da bir eve götürdüler. O ev, şimdiye kadar benzerini görmediğim güzellik ve kıymette idi. Sonra o iki kişi bana:
–Bu eşsiz ev, şehitlerin sarayıdır, dedi.”(Buhârî, Cihâd, 4; Cenâiz, 93)
***
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurdular:
“Sizden biriniz, karınca ısırmasından ne kadar acı duyarsa, şehit olan kimse de ölümden ancak o kadar acı duyar.” (Tirmizî, Fedâilü’l-cihâd, 26/1668; Nesâî, Cihâd, 35; İbn-i Mâce, Cihâd, 16)
ŞEHİDLİĞİ ARZU ETMEK
Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurdular:
“Ümmetime ağır gelmeyecek olsaydı, hiçbir seriyyeden geri kalmaz, hepsine katılırdım. Allah yolunda şehit olmak, sonra diriltilip tekrar şehit olmak yine diriltilip tekrar şehit olmak isterdim.” (Buhârî, Îman, 26; Müslim, İmâre, 103, 107)
****
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurdular:
“Allah Teâlâ’dan bütün kalbiyle şehitlik dileyen bir kimse, yatağında ölse bile, Allah ona şehitlik mertebesini ihsân eder.” (Müslim, İmâre, 157; Nesâî, Cihâd, 36)
****
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurdular:
“Şehitliği gönülden arzu eden bir kimse, şehit olmasa bile sevâbına nâil olur.” (Müslim, İmâre, 156)
****
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurdular:
“Şehid olmayı Yüce Allah’tan samimi olarak dileyen kimseyi, Allah, rahat yatağında vefat etse bile, şehidlerin derecesine eriştirir.” (Müslim, İmâre, 156, 157; Ebû Davud, İstigfâr, 26; Neseî, Cihâd, 36; ibn Mâce, Cihâd, 15).
***
Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir kısım insanları da şehit hükmünde kabul etmiştir. Nitekim bir defâsında ashâbına:
“–Siz kimleri şehit sayıyorsunuz?”diye sormuştu.
Sahâbîler:
“–Ya Rasûlallah! Kim Allah yolunda öldürülürse o şehittir!” dediler.
Peygamber Efendimiz:
“–Öyleyse ümmetimin şehitleri oldukça azdır.” buyurdu.
Ashâb-ı Kirâm:
“–O hâlde kimler şehittir ya Rasûlallah!” dediler.
Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Allah yolunda öldürülen şehittir; Allah yolunda ölen şehittir; bulaşıcı hastalıktan ölen şehittir; ishâlden ölen şehittir; boğularak ölen şehittir.” buyurdu. (Müslim, İmâre, 165; İbn-i Mâce, Cihâd, 17)
***
Uhud şehitleri zikredildiğinde Varlık Nûru Efendimiz, o mübârek şehitlerin fazîletini beyan sadedinde:
“Vallâhi ashâbımla birlikte Ben de şehit olup Uhud Dağı’nın dibinde gecelemeyi ne kadar isterdim!”buyurmuştur. (Ahmed, III, 375)
MÜSLÜMAN OLUR OLMAZ ŞEHİD OLAN SAHABE
Uhud savaşı sırasında Kuzman adlı bir Medîneli, savaşta yedi kişiyi öldürmüş, kendisi de ağır bir yara alarak ölmüştü. Buna rağmen Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Kuzman Cehennemliktir!”buyurdu.
Çünkü o, son nefesinde kendisine:
“−Şehitliğin mübârek olsun ey Kuzman!” diyen Katâde bin Nûmân’a:
“–Ben kabîlem için savaştım; şehitlik için değil!” demiş ve kılıcına abanarak intiharla canına kıymıştı. (Vâkıdî, I, 263)
Buna karşılık, kabîlesinin İslâm’a girmesine önce itiraz eden sonra da pişman olan Usayram, tepeden tırnağa silâhlanmış bir hâlde Nebî -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e geldi ve:
“–Ya Rasûlallah! Sizinle birlikte önce savaşa mı katılayım, yoksa müslüman mı olayım?”dedi.
Rasûl-i Ekrem Efendimiz:
“–Önce Müslüman ol, sonra savaş!” buyurdu. Bunun üzerine Usayram müslüman oldu, sonra savaştı ve şehit oldu. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Usayram için:
“–Az çalıştı, fakat çok kazandı!”buyurdu. (Buhârî, Cihâd, 13; Müslim, İmâre, 144)
CENNETE TOPALLAYARAK GİREN SAHABE
Ensâr’dan Selimeoğulları’nın reisi Amr bin Cemûh, topal bir kimse idi.
Kendisi ve dört oğlu Allah Rasûlü ile birlikte savaşlara katılırlardı. Rasûl-i Ekrem Efendimiz Uhud Gazvesi’ne çıkacağı sırada Amr da sefere katılmak istedi. Oğulları:
“–Sen cihat ile mükellef değilsin. Allah Teâlâ seni özür sâhibi kabul etti. Biz senin yerine gidiyoruz.” dediler.
Amr, oğullarına:
“–Siz Bedir günü benim cennete girmeme mânî oldunuz. Vallâhi ben bugün sağ kalsam dahî, muhakkak bir gün şehit olup cennete gireceğim!” dedi.
Sonra hanımına da:
“–Herkes şehit olup cennete giderken ben sizin yanınızda oturup duracak mıyım?” diyerek çıkıştı. Hemen kalkanını aldı ve:
“–Allâh’ım! Beni âileme geri çevirme!” diye duâ ettikten sonra Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in yanına gitti. O’na:
“–Oğullarım beni Medîne’de bırakmak istiyorlar. Beni, Sen’inle birlikte savaşa gitmekten alıkoyuyorlar. Vallâhi, ben şu topal hâlimle cennete ayak basmayı arzuluyorum.” dedi.
Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Allah Teâlâ seni mâzur görmüştür. Sana cihat farz değildir.” buyurdu.
Amr -radıyallâhu anh-:
“–Ya Rasûlallah! Sen benim Allah yolunda ölünceye kadar savaşarak şehit olup şu topal ayağımla cennette yürümemi uygun görmez misin?” dedi. Nebiyy-i zîşân Efendimiz:
“–Evet, uygun görürüm.” buyurdu. Amr’ın oğullarına da:
“–Artık babanızı savaşa katılmaktan menetmeyiniz. Umulur ki, Allah ona şehâdet nasip eder.” buyurdu.
Amr kıbleye döndü ve:
“Allâh’ım! Bana şehitlik nasip et! Beni mahrum ve mahzun olarak ev halkımın yanına döndürme!” diyerek duâ etti ve cihâda katıldı.
Uhud Harbi’ne iştirâk eden, şehâdet heyecânıyle dolu bu sahâbî, cihat esnâsında; “Vallâhi ben cenneti özlüyorum.” demiş, netîcede kendisini korumaya çalışan bir oğlu ile birlikte bu savaşta şehit düşmüştür. Daha sonra Sevgili Peygamberimiz onun hakkında:
“Varlığım kudret elinde bulunan Allâh’a yemin ederim ki, Amr’ın cennette topallayarak yürüdüğünü gördüm!”buyurmuştur. (Vâkıdî, I, 264-265; İbn-i Esîr, Üsdü’l-Gâbe, IV, 208)
YAZIMIZI BİR ŞİİRİMİZLE BİTİRELİM:
ŞEHİTLİK HAK’TAN RÜTBE
Her gün şehit, şehitler, hangi Mehmet’te sıra,
Kabirlerde meyyitler, olmuşlar belki çıra,
Peygamberi Seyitler, dağlar içinde Hira,
Zalim öncüsü Hitler, asrın kaosu kıra.
SONU GELMEZ BİR ACI, BAŞLARDA DİKEN TACI,
KİM OLACAK DAVACI, AĞLIYOR ANA/BACI.
Şehitlik Hak’tan rütbe, O bilir, O’ndan gelir,
Fikirleri yürütme, O isterse yükselir,
Aklın göre büyütme, şehit nasıl yücelir,
Ayni anda küçültme, binlercesi nicelir.
ŞEHİT OLMAK NE GÜZEL, HERKESE NASİP OLMAZ,
ŞEHİT TABUTTA BİN EL, ŞEHİDİN KANI SOLMAZ.
Bedir’in Şehitleri, Çanakkale’de Sancak,
Ebrehe’nin itleri, Cehennem için ancak,
Tevhit Şehâdetleri, Ezel/Ebet kalacak,
Bekle felâketleri, Hak yazmışsa olacak.
‘ŞEHİDE ÖLDÜ’ DEME, ONLAR ÖLMEZ, SAĞ DURUR,
HARAM LOKMALAR YEME, EHL-İ SÂLİP KUDURUR.
Şehitlerin Kefeni, Peygamber Râyetidir,
Çürümeyen bedeni, Rabbın adaletidir,
İlâhidir nedeni, Mevlâ’nın Âyetidir,
Ruh Âleme gideni, kendi âsâletidir.
İSTEME BİZDEN MAKBER, PEYGAMBER SENİ BEKLER,
SIRTINDA RAHMET KEFEN, ADIN NİNNİ BEBEKLER.
Topraklar eşilirken, şehit gördüm mezarda,
Yaralar deşilirken, hikmet ile nazarda,
Ses/Sedâ kesilirken, şüphe kaldı pazarda,
Komutan seslenirken, savaş ile hazarda.
BİRAZ ÇÜRÜK ELBİSE, ELİNDE VAR TÜFEĞİ,
GÖRENLER BUNU DESE, SIZLAR İNSAN YÜREĞİ.
Çanakkale’de gördüm, şehit olan Mehmed’i,
Mânaya fikir ördüm, ruhum başka demedi,
Sendeledim, yürüdüm, günlerce aş yemedi,
Arkasından süründüm, tüfeğini vermedi.
MASAL DEĞİL KARDEŞİM, ANLATTIĞIM BU OLAY,
BİLİR DEDEMLE, EŞİM, YAŞAMAK DEĞİL KOLAY.
Şehidin son örtüsü, Ay/Yıldız Bayrak olsun,
Göklerin gürültüsü, onun kalbine dolsun,
Gül çiçeklerin süsü, kabri üstünde kalsın,
Vatan şehidin büstü, İstiklal Marşı çalsın.
KEMÂLİ ŞEHİT VERİR, KALEMİ HAK YOLUNDA,
AŞKI MÂNADA ERİR, EMÂNET VAR KOLUNDA.
KEMÂLİ
(11 EKİM 2016/SALI)
BİR MAKALE
DİBÂCE
GÜL DİKENİ
Değmediği yer yok bir damla kanın
Mevzu vatan ise hazır kurbanın
Edirne’den Kars’a bütün vatanın
Karışında on binlerce şehit var.
YAŞAR ÖZDEN
ŞEHİTLİK KOLAY, HEM UCUZ DEĞİLDİR!...
Asrın kaosu ve hüsranı içinde istismar edilen değerlerden biride ŞEHİTLİK MAKAMI’dır.
Bu millet, bu ümmet; “Devrim Şehitleri, Gezi Olayları Şehitleri, İnkılap Şehitleri, ..... gibi nice şehitleri gördü, yaşadı... Alkışlarla, türkülerle, marşlarla ölenlerin uğurlandıklarını da gördü, yıllardan beri yaşadı.
Büyük ve mukaddes makam, rütbe şehitlik bu kadar kolay ve ucuz değildir. Şehidin,Şühedanın mükafatını Alllah ve Resûlü verecektir.
Önce; Kur’an’ı Kerimde Şehitler ve Şehitlik Mertebesi İle İlgili Ayetlere bir göz atalım:
“Ve sakın Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin; hayır onlar diridirler. Fakat siz bunun şuurunda değilsiniz. (BAKARA SURESİ / 154)
Andolsun, eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, Allah'tan olan bir bağışlanma ve rahmet, onların bütün toplamakta olduklarından daha hayırlıdır.”
(ÂL-İ İMRAN SURESİ / 157)
“Allah yolunda öldürülenleri sakın 'ölüler' saymayın. Hayır, onlar, Rableri katında diridirler, rızıklanmaktadırlar.” (ÂL-İ İMRAN SURESİ / 169)
“Allah'ın kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler. Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdelemeyi isterler ki onlara hiç bir korku yoktur, mahzun da olacak değillerdir.” (ÂL-İ İMRAN SURESİ / 170)
“Onlar, Allah'tan bir nimeti, bir fazlı (bolluğu) ve gerçekten Allah'ın mü'minlerin ecrini boşa çıkarmadığını müjdelemektedirler. “
(ÂL-İ İMRAN SURESİ / 171)
“Kim Allah'a ve Resul'e itaat ederse, işte onlar Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular (ve doğrulayanlar), şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar?” (NİSA SURESİ / 69)
“Öyleyse, dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar, Allah yolunda savaşsınlar; kim Allah yolunda savaşırken, öldürülür ya da galip gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz.” (NİSA SURESİ / 74)
“De ki: "Siz bizim için iki güzellikten (şehidlik veya zaferden) birinin dışında başkasını mı bekliyorsunuz? Oysa biz de, Allah'ın ya kendi katından veya bizim elimizle size bir azab dokunduracağını bekliyoruz. Öyleyse siz bekleyedurun, kuşkusuz biz de sizlerle birlikte bekleyenleriz.
(TEVBE SURESİ / 52)
Allah yolunda hicret edip öldürülen veya ölenlere gelince muhakkak Allah, onları güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır. Şüphesiz Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (HAC SURESİ / 58)
“Öyleyse, inkâr edenlerle (savaş sırasında) karşı karşıya geldiğiniz zaman, hemen boyunlarını vurun; sonunda onları 'iyice bozguna uğratıp zafer kazanınca da' artık (esirler için) bağı sımsıkı tutun. Bundan sonra ya bir lütuf olarak (onları bırakın) veya bir fidye (karşılığı salıverin). Öyle ki savaş ağırlıklarını bıraksın (sona ersin). İşte böyle; eğer Allah dilemiş olsaydı, elbette onlardan intikam alırdı. Ancak (savaş,) sizleri birbirinizle denemesi içindir. Allah yolunda öldürülenlerin ise; kesin olarak (Allah,) amellerini giderip-boşa çıkarmaz.” (MUHAMMED SURESİ / 4 )
Peygamber Efendimiz HZ. MUHAMMED (S.A.V)'IN ŞEHİTLİK İLE İLGİLİ HADİSLERİ’ne de yer verelim:
Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Şehadet Ve Şehidin Fazileti
Ravi : Enes
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Cennete giren hiç kimse dünyaya geri dönmek istemez, yeryüzünde olan her şey orada vardır. Ancak şehid böyle değil. O, mazhar olduğu ikramlar sebebiyle yeryüzüne dönüp on kere şehit olmayı temenni eder" Bir rivayette şu ziyade mevcut: "... Şehid hariç, o, şehidlik sebebiyle mazhar olduğu üstünlükler ve kerametler sebebiyle... (dönmek ister)"
HadisNo : 1010
Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Şehadet Ve Şehidin Fazileti
Ravi : İbnu Ebi Umeyre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah yolunda öldürülmem; bana bütün evlerde ve çadırda yaşayanların benim olmasından daha sevgilidir."
HadisNo : 1011
Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Şehadet Ve Şehidin Fazileti
Ravi : Muğire
Hadis : Muğire (ra) dedi ki: "Peygamberimiz (sav), Rabbimizin risaletini getirmiştir. Bir de bize bildirdi ki, bizden kim öldürülürse cennetlik olacaktır. Bu sebeple biz, ölümü, sizin hayatı sevdiğinizden daha çok seviyoruz." (Buhari, Kitabu`t-Tevhid`de muallak olarak kaydetmiştir. Rezin tam olarak kaydeder.)
HadisNo : 1012
Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Şehadet Ve Şehidin Fazileti
Ravi : Ebu Katade
Hadis : Bir adam sordu: "Ey Allah`ın Resulü, Allah yolunda öldürüldüğüm takdirde, bütün hatalarım örtülecek mi?" Resulullah (sav): "Evet, sen sabreder, mükafaat bekler, geri kaçmadan ileri atılır vaziyette olduğun halde öldürülürsen!" diye cevap verdi. Ve adama sordu: "Nasıl sormuştun?" Adam sorusunu aynen yeniledi. Bunun üzerine aleyhissalatu vesselam Efendimiz sözlerini şöyle tamamladı: "Evet, (kul) borcu hariç, bütün günahların affedilecek. Zira Cebrail bu hususu bana haber verdi!"
HadisNo : 1013
Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Şehadet Ve Şehidin Fazileti
Ravi : Abdullah İbnu Amr İbni`l-As
Hadis : Resulullah (sav) şöyle buyurdular: "Şehidin -borç hariç- bütün günahları affedilir."
HadisNo : 1014
Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Şehadet Ve Şehidin Fazileti
Ravi : Fadale İbnu Ubeyd
Hadis : Hz. Ömer (ra)`i dinledim, "Hz. Peygamberden işittim" diyerek şu hadisi rivayet etti: "Dört çeşit şehid vardır: 1- İmanı kavi mü`min kişi düşmanla karşılaşır, öldürülünceye kadar Allah`a sadık kalır, işte bu kıyamet günü, insanların gıbta ile gözlerini kaldırıp bakacakları gerçek şehiddir. -Bunu yaparken başını kaldırır ve kalansuvesi yere düşer- (Fadale der ki:) "Bu, Hz. Ömer`in kalansuvesi mi idi, yoksa Resulullah (sav)`ın kalansuvesi mi idi anlayamadım." 2- İmanı sağlam (ancak önceki kadar şecaat sahibi olmayan) bir mü`min düşmanla karşılaşır. Korkudan vücudu -talh ağacının dikeni batmış gibi- titrer. Bu sırada gelen serseri bir ok darbesiyle hayatını kaybeder. Bu, ikinci derecede bir şehiddir. 3- İyi amelle kötü ameli karıştırmış mü`min kişi, düşmanla karşılaşır. Bu karşılaşma esnasında (sabır ve şecaatte, şehidliğin mükafaatını beklemekte) Allah`a sadık kalır, öldürülünce bu üçüncü mertebede bir şehid olur. 4- Günahkar bir mü`min düşmanla karşılaşır, ölünceye kadar Allah`a sadık kalır. Bu da dördüncü derecede bir şehid olur."
HadisNo : 1015
Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Şehadet Ve Şehidin Fazileti
Ravi : Yahya İbnu Said
Hadis : Resulullah (sav) (Bedir`de bizleri) cihada teşvik etti, cenneti hatırlattı. Bu sırada Ensar`dan biri, elindeki hurmalardan yemekte idi. Birden: "Ben şunları bitirinceye kadar oturacak olursam dünyaya fazla hırs göstermiş olacağım" dedi ve ellerindeki hurmaları fırlatarak kılıncını çekip öldürülünceye kadar savaştı.
HadisNo : 1016
Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Şehadet Ve Şehidin Fazileti
Ravi : Bera
Hadis : Zırh giyinmiş bir adam gelerek: "Ya Resulullah! Hemen savaşa mı katılayım, Müslüman mı olayım?" diye sordu. Resulullah (sav): "Müslüman ol, sonra savaşa katıl!" dedi. Adam Müslüman oldu, savaşa katıldı ve öldürüldü. Resulullah (sav) onun hakkında: "Az bir amelde bulundu fakat çok şey kazandı" buyurdu.
HadisNo : 1017
Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Şehadet Ve Şehidin Fazileti
Ravi : Raşid İbnu Sa`d
Hadis : Raşid İbnu Sa`d, ashaba mensup birinden naklen anlatıyor: "Bir zat Resulullah`a gelip: "Ey Alah`ın Resulü, niye şehid dışında kalan mü`minler kabirde imtihan edilirler?" diye sordu. Resulullah şu cevabı verdi: "Şehidin ölüm anında tepesinin üstünde kılıç parıltısını hissetmesi imtihan olarak ona kafidir."
HadisNo : 1018
Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Şehadet Ve Şehidin Fazileti
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Şehidin ölüm (darbesinden) duyduğu ızdırab sizden birinin çimdikten duyduğu ızdırap kadardır."
HadisNo : 1019
Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Şehadet Ve Şehidin Fazileti
Ravi : İbnu Mes`ud
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Rabbimiz, Allah yolunda savaşan şu kimseye taaccüb etmiştir: Arkadaşları hezimete ugra(yıp kaçmış)tır. Ancak O, (kaçmanın haram olduğunu düşünerek) kendisine düşen sorumluluğun idrakiyle geri dönerek, öldürülünceye kadar düşmanla çarpışmıştır. Bunun üzerine Aziz ve Celil olan Allah, meleklere (iftiharla) şöyle der: "Şu kuluma bakın, benim nezdimde olan mükafaatı) düşünüp katımda olan (cezadan) korkarak geri döndü, öldürülünceye kadar savaştı."
HadisNo : 1020
Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Şehadet Ve Şehidin Fazileti
Ravi : Abdü`l`Habir İbnu Kays İbni Sabit İbni Kays İbni Şemmas (an ebihi an ceddihi)
Hadis : Resulullah (sav)`a Ümmü Halid adında bir kadın yüzü örtülü olduğu halde gelerek Allah yolunda öldürülmüş olan oğlu hakkında sormak istedi. Ashab`tan biri kadına: "Sen, yüzü örtülü olduğun halde gelip oğlundan mı soracaksın?" dedi. Kadın: "Oğlumu kaybetti isem de hayamı kaybetmedim" dedi. Resulullah (sav) kadına: "Oğlun iki şehid mükafatı elde etmiştir!" dedi. Kadın: "Bunun sebebi nedir, ey Allah`ın Resulü?" diye sorunca şu cevabı verdi: "Çünkü onu Ehl-i Kitap öldürdü!"
HadisNo : 1021
Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Şehadet Ve Şehidin Fazileti
Ravi : Sehl İbnu Huneyf
Hadis : Resulullah (sav), "Kim sıdk ile Allah`tan şehid olmayı taleb ederse, Allah onu şehidlerin derecesine ulaştırır, yatağında ölmüş bile olsa" buyurdu."
HadisNo : 1022
Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Şehadet Ve Şehidin Fazileti
Ravi : Ebu Malik el-Eş`ari
Hadis : Resulullah (sav) buyurdu ki: "Kim Allah yolunda evinden ayrılır, sonra da öldürülür, yahut atı veya devesi (yere atıp) boynunu kırar veya bir zehirli sokar veya yatağında ölür ise, Allah`ın dilediği hangi musibetle ölmüş olursa olsun şehit olarak ölür."
HadisNo : 1023
Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Şehadet Ve Şehidin Fazileti
Ravi :
Hadis : Ebu Davud`un bir diğer rivayetinde geldiğine göre, "Resulullah (sav)`a: "Ey Allah`ın Resulü, kim cennete gidecek?" diye sorulmuş, o da şu cevabı vermiştir: "Peygamber cennetliktir, şehid cennetliktir, çocuk(ken ölen) cennetliktir, diri diri gömülen çocuk cennetliktir."
HadisNo : 1024
Fasil : CİHAD BÖLÜMÜ
Konu : Şehadet Ve Şehidin Fazileti
Ravi : Ebu`n-Nasr
Hadis : Resulullah (sav) Uhud şehidlerine uğradı ve: "İşte bunlar var ya, bunlar için şehadet ederim" dedi. Ebu Bekir (ra): "Ey Allah`ın Resulü biz onların kardeşleri değil miyiz? Onlar nasıl Müslüman oldularsa biz de Müslüman olduk, onların cihad etmeleri gibi biz de cihad ediyoruz!" dedi. Resulullah şu cevabı verdi: "Evet (söylediğiniz hususlar doğru), ancak benden sonra ne gibi bid`alar çıkaracağınızı bilemiyorum." Hz. Ebu Bekir (ra) ağladı, ağladı ve sonra: "Yani biz senden sonraya mı kalacağız? (diye eseflendi)."
Hadis No : 1025
Yazımızı bir şiirimizle noktalayalım:
ŞEHİTLER…
Kurt, kuzu, kuşlar ağladı,
Dualar nasır bağladı,
Akmaz dereler çağladı,
Analar ciğer dağladı.
ŞEHİTLER ÖLDÜ DEMEYİN,
ONLAR DİRİDİR, ÖLMEZLER!
Şehidin üstünde desen,
Bayrağ-ı mübarek kefen,
Kalb-i yüreğine girsen,
Hikmetini soruyor isen.
ŞEHİTLER O’NA GİDECEK,
BİZİM İÇİN DUA EDECEK.
Bir şehit gördüm toprakta,
Elinde tüfeği, canlı,
Mezara düşen yaprakta,
Damarlar daha da kanlı.
EN ŞANLI RÜTBE BULURLAR,
ŞEHİD-İ CENNET OLURLAR.
Peygamber Râyet altında,
Hak ettiği müjde bahtında,
Irmağ-ı Kevser tahtında.
Ebedi saltanatında.
ŞEHİT OLMAK GÜZEL ÖLÜM,
BUNU BİLİR MİSİN GÜLÜM?
Şehitler var çeşit çeşit,
Mevlâ’nın katında eşit,
Kalem yazar, olur reşit,
Şehidi bilmezsen, işit.
KEMÂLİ ŞİİR ÖZELDİR,
ŞÜHEDÂ İÇİN GÜZELDİR.
(BURSA YENİ MARMARA GAZETESİ)