Hak Ettiklerimiz
Hak Ettiklerimiz
Sevgi değer vermek ve beğenmektir. Sevgi bir insanın en kıymetli varlığıdır. Kime değer verilir neler beğenilir bunlar kişinin bakışına ve düşüncesine göre değişir.
Biri için oldukça hoş görünen diğeri için bir önem taşımayabilir. Biri için değerli olan diğeri için bir hiç olabilir. İnsanlığın teme lininin sevgi üzerine kurulduğu çoğu için bir önem taşımayabilir.
Her canlı doğuşundan itibaren sevgiyi hak eder ve buna muhtaçtır. Sevgi insanın içindeki en değerli varlıktır. Kişi ne kadar taş yürekli olursa olsun mutlaka sevdiği bir şey vardır. Değeri de on da saklıdır. Onun içi dünyasını görmek son derece zor bir iştir. Eğer sevilen sevgiyi tanımıyor ya da bunun değerini bilmiyorsa sen ona ne kadar yaklaşırsan yaklaş o seni görmeyecektir. Bu tür insanların sevgi anlayışından ve sevgi ye bakışından şüphe edilir. Buda farklı bir bakış açısıdır
Türk toplumunda insana sevgi ve değer vermenin yeri büyüktür. Buna önem verildiği sürece fetihler yapmış, başarılar elde etmişlerdir.
İnancımız gereği olarak ta kutsal sayarız sevgiyi ve bağlılığı. Her insanın sevgi anlayışının farklı olabileceğini düşündüğümüzde karşımıza çıkan ve çok belirgin olmayan yansımalara rastlarız.
Kimine göre sevgi yüce bir değer, kimine göre ise basit bir rastlantıdır.
Hiçbir insan tek başına olamaz mutlaka konuşacak, işbirliği yapacak ve dayanışma sağlayacak birine ihtiyaç duyar. Gereksinimlerini tek başına karşılayamayacağı için bu kaçınılmazdır.
Basit kavramlar üzerine sevgi kurulmaz, sevgide sadakat ve samimiyet vardır. Sevgi bir yürek işidir.
İnsanoğlu zor işleri başarmak için yaratılmıştır deriz. Zoru başarmak haz verir insana iç dünyasını aydınlatır onun.
Sevginin kolay hak edilmediğini de hesaba katmalıyız, insan hak ettiği kadar değerli ise o değerin karşılığıdır sevgi. Bu değer ona verilmeli eğer hak ediyorsa.
Neleri severiz niçin severiz birde buna bakalım. Yaratanı severiz bize türlü nimetler bahşettiği için, Vatanımızı severiz üzerinde yaşadığımız için, bayrağımızı severiz bizi temsil ettiği için, anne babamızı severiz bizi dünyaya getirdiği için, seveni severiz bizi sevdiği için. Fakat kim neyi ne kadar sever bu da tartışılması gereken bir konudur. Demek oluyor ki insanın sevdikleri de sevgiye bakış açıları da son derece farklı.
Yaratanı seven bir insan onun emirlerini yerine getirmeli, Vatanını seven bir insan üzerinde yaşadığı vatanı için neler yapmalı, bayrağını seven insan ona nasıl sahip çıkmalı, anne babasını seven insan onlara karşı nasıl davranmalı işte bu soruların cevabını doğru verebiliyorsak sevgiyi biliyoruz demektir. Aksi halde lafla sevgi olmaz.
Her türlü zorluğa göğüs gerecek kadar yürekli olabilmeli insan, değer verdikleri için önüne çıkan engelleri aşabilmeli kısacası hoş görebilmeli. Dürüst olabilmeli.
Bize sunulan bunca nimetler içinde, yaşadığımız kargaşa, karşılaştığımız aymazlık ve sorumsuzluklar bizleri yukarıda saydığız değerlerimizden uzaklaştırmaktadır.
Bir birimizi anlayamıyorsak, hoş göremiyorsak, varlığına saygı gösteremiyorsak, hakkımıza riayet edemiyorsak sevginin de bir anlamı kalmamış olur. Sevginin bedeli gözyaşlarıyla ödenmemeli, hiçbir kimseye utanarak bakacak bir duruma düşmemeliyiz ki sevginin karşılığını görebilelim. Vatan sevgisini, ana baba sevgisini ve insan sevgisini bir birinden ayırabilelim ki sevgi gerçek anlamını bulsun.
“Yaşamak direnmektir, sevmek güvenmektir. Şunu unutma: İnsan çoğu zaman dünyanın hâkimi, bazen de küçük bir kalbin esiridir”. Diyor Mevlana anlayabiliyorsak ne mutlu bize. İşte o zaman yukarıda anlattıklarımızı hak etmiş oluruz.