Kurttan Korkmayanlar Domuz Gribinden Korkmalı mı?
Hain Kurttan Korkmayanlar Domuz Gribinden Korkmalı mı?
Bundan önce ‘Domuz gribinden korkmuyorum, çünkü…’ diye başlayan bir yazı yazmış ve bunun bilimsel gerekçelerini açıklamıştım. Bugün ise domuz gribinden duyduğum endişeleri ve bunun sebeplerini anlatmak istiyorum. Domuz gribinden korkuyorum, çünkü… BİR: Bugüne kadar hiçbir insanın bağışık olmadığı, insandan insana kolay bulaşan bir grip virüsünün yaptığı bir pandemi ile karşı karşıyayız. Tek başına pandemi yani dünya çapında salgın ifadesi bile korkmak için yeterli olabilir. İKİ: Bu virüs, yani H1N1 virüsü mutad gribe göre daha düşük oranda olsa da ölümlere yol açıyor. Şayet salgın mutad gripten farklı olarak çok daha fazla insana bulaşırsa ölen insanların sayısı da elbette çok yüksek olabilecek. ÜÇ: Bu aşamada H1N1 virüsünün bulaşıcılığı mutad gripten daha fazla ama gene de çok yüksek değil. Virüsünün mutasyon göstererek daha bulaşıcı bir özellik kazanması mümkün olabilir.
DÖRT: İlk günlerde H1N1 hemen hemen istisnasız olarak antiviral ilaçlara (Tamiflu) duyarlı idi ama son günlerde Tamiflu’ ya dirençli mutasyonların artması herkesi ürkütüyor.
BEŞ: H1N1 virüsünün son günlerde Norveç ve Fransa’ da görüldüğü gibi mutasyona uğrayarak daha virülan yani daha öldürücü olması ve bunların bir de kolay bulaşıcılık kazanmaları daha da korkutucu.
ALTI: H1N1’ in direnç kazanmadan, daha virülan bir hale dönüşmeden mutasyon göstermesi ve böylece aşının etkisiz kalması da muhtemel.
YEDİ: Domuz gribinden ölenlerin önemli bir kısmının bundan önceki grip salgınlarının aksine gençlerden, hamilelerden ve altta yatan hastalığı bulunmayanlardan olmasından tedirgin olmamak mümkün değil. Sapasağlamdı denilen kişilerin dikkatle incelendiklerinde bağışıklığı zayıflatan bir hastalıklarının belirlenmesi ihtimalini oldukça yüksek görüyorum ama bu insanlar bu zamana kadar ‘sağlıklıyız’ diye gezdiklerine göre neticede fazla bir şey de değişmeyecek.
SEKİZ: Aşının çok seyrek olduğu bildirilen ve kısa zamanda ortaya çıkan anafilâksi, vaskülit, ensefalit, felçler ve ani ölümler gibi kimisi milyonda bir kimisi daha da seyrek görülen yan etkilerin pek çok insanın canını yakacak olması da korkutucu. Yüz milyonlarca kişi aşılandığında külliyetli miktarda ve üstelik gerçekten sapasağlam insanın bu yan etkilerle karşılaşması bilim adamları için sürpriz olmayacak ama bunlar başlarına gelenler çok üzülecek, hatta yakınları ağlayanlar olabilecek. Aşıdaki katkı maddeleri ile ilgili aylar-yıllar sonra çıkması muhtemel yan etkiler de endişe veriyor.
DOKUZ: Domuz gribinden ticari kazanç bekleyenlerin daha çok para kazanma hırsları da rahatsızlık verici boyutlarda. Gereksiz yere maskelere, el jellerine, antiseptik maddelere harcanan paralar insanın canını sıkıyor. Alkol bazlı kimyasal madde ihtiva eden el temizleme jelini kullanırken gözüne kaçıran ve korneası delinen küçük Duru’ nun haberi herkesin yüreğini burktu.
ON: H1N1’ in suya sabuna, çamaşır suyuna çok hassas olduğu, bulaştığı yüzeylerde 10 saatten fazla yaşamadığı unutularak belediyelerin kendi başlarına uzaylı kıyafeti giymiş işçilerle okullarda ve taşıtlarda yaptıkları gereksiz ‘dezenfekte’ çalışmaları vatandaşı korkuttu. Bu amaçla DDT kullandığı haberi ise korkulara tuz biber ekti.
ONBİR: Medyanın domuz gribini ‘reyting’ amaçlı kullanması (domuz gribi ölümlerinin tüyler ürperten müzik eşliğinde verilmesi, yoğun bakım görüntüleri…) da uykuları kaçırıyor.
ONİKİ: Bir takım bilim adamlarının bu daha bir şey değil esas salgın ocakta şubatta ortaya çıkacak, kitlesel ölümler olacak şeklindeki sözleri yürekleri ağızlara getiriyor. Hele de bazılarının domuz gribi ölümleri oldukça ‘Bakın görüyor musunuz insanlar birer birer ölüyor’ tarzındaki ifadeleri yürekleri hoplatıyor.
GELELİM NETİCEYE
Netice şu ki… Domuz gribinden korkmamak mümkün değil.
Siz de onlardansanız bu yazımı unutun. ‘Domuz gribinden korkmuyorum, çünkü…’ başlıklı yazımı muska gibi yanınızda taşıyın. Her korktuğunuzda açıp okuyun, olsun bitsin.