Hadi Gel Yusuf’um!
Kadın onu ‘hadi gel Yusuf’um seninim artık’ diye çağırdığında Yusuf duygularını değil aklını önceye almış ve kadına böyle bir şeyin doğru olmayacağını yukarıdaki şekilde ifade etmişti. Ayette ifade edilmemekle birlikte kadın elbette
ki Yusuf’a karşı ısrarcı olmuştu. Dolayısıyla kadın Yusuf’a, bastırdığı duygularını öne aldırmıştı. Kadına meyletme aşamasında (رَبِّه۪ۜ بُرْهَانَ رَاٰ اَنْ لَوْلَٓا) levla enraa burhane rabbihi ‘şayet bu işe yaklaşmaması hususunda Rabbinin delilini, kanıtını, hüccetini, burhanını, ispatını görmemiş olsaydı’ ifadesi gereği kadına meyletmiş ve Yusuf çoktan onunla birlikte olmuştu.
Yusuf suresi 23-29.ayetlerde Hz. Yusuf’un iffetsizliğe daveti önemli ayrıntılarıyla veciz bir şekilde anlatılır.
Evinde bulunduğu kadın (gönlünü ona kaptırıp) ondan arzuladığı şeyi elde etmek istedi ve kapıları kilitleyerek, “Haydi gelsene!” dedi. O ise, “Allah’a sığınırım, çünkü o (kocan) benim efendimdir, bana iyi baktı. Şüphesiz zalimler kurtuluşa eremezler” dedi.(Yusuf suresi 23,ayet)
23.ayetin diyanet meali yukarıdaki şekildedir. Diğer mealler de küçük birkaç farklılıkla hemen aynı manadadır. Yani yukarıdaki manada Türkçeye çevrilmişlerdir.
(نَفْسِه۪ عَنْ.. رَاوَدَتْهُوَ) ‘Veravedethu’ ifadesi ‘onu kötü bir şeye çağırdı’, buradaki manasıyla ‘onu kendiyle birlikte olmaya çağırdı’, giyim kuşam, hal, hareketleri ve sözleriyle onu yatağına çağırdı demektir.
(بَيْتِهَا ف۪ي هُوَ) ‘Hüve fi beytihe’ ifadesi ‘onun evinde iken’, ‘onun evinde bulunduğu bir sırada’ manasındadır. Bu ifade genellikle aynı evde birlikte kaldıkları şeklinde anlaşılıp değerlendirilmiştir. ( بَيْتِهَا ف۪ي هُوَ الَّت۪ي) ‘Elleti huve fi beytihe’ ifadesi ‘onun evinde iken’ manasını ifade eder. Ayetin devamındaki (مَثْوَايَۜ اَحْسَنَ) ‘ahsenü meseveya’ bana barınaklar, imkanlar, evler ihsan etti ifadesi dikkate alındığında Yusuf’un tek kaldığı yer Efendisinin bu evi değildi. Allah Yusuf’a Mısır’da bir çok nimetler ve imkanlar vermişti. Yusuf’un kalıp kullandığı bazı devlet konutları vardı. Efendisinin evinde de onun için ayrılmış ona tahsis edilmiş odalar bölümler vardı. Zira 21.ayetteki (مَثْوٰيهُ اَكْرِم۪ي) ekrimi mesveyehu ‘yedir, içir, kalacağı yer ver’ ifadesi bu manayı makul kılmaktadır.
(نَفْسِه۪ عَنْ بَيْتِهَا ف۪ي هُوَ الَّت۪ي رَاوَدَتْهُوَ) Veravedethulleti huve fibeytihe, evinde bulunduğu kadın onu arzulayıp onunla ilişkiye girmek istedi ifadesi kadının bunu önceden düşünüp planladığı manasına gelir. Kadın Yusuf’la birlikte olmayı önceden düşünüp planlamış ve uygun bir zamanını bulduğunda kapıları kilitleyip tedbirini alarak Yusuf’u kendine çağırmıştır.
Bütün kapıları kapatıp kilitleyerek tedbirini almış ve sonra Yusuf’u o kötü işe çağırmıştır. Artık çok arzuladığı bu genç adamla birlikte olacaktır.
(لَكَ هَيْتَ) Heyte lek, ‘hadi gelsene, hadi gel seninim, senin için hazırlanıp kendimi sana sunuyorum’ dedi. Bu, sıradan bir kadın değil, devlet üst düzey yöneticinin hanımı, bugünkü ifadeyle günün first leydilerindendi. Elbette böyle bir kadından gelen davet daha etkin ve cazipti ki her babayiğit erkeğin kesinlikle reddedemeyeceği bir teklifti.
Oysa Hz.Yusuf, bir önceki ayette ifade edildiği üzere yetişkin biriydi ve hikmet ve ilim verilmişti ona.
(اللّٰهِ مَعَاذَ قَالَ) Gale meazallah, ‘Allah’a sığınırım, sığınılacak yer sadece Allah’tır’ dedi.
(مَثْوَايَۜ اَحْسَنَ رَبّ۪ٓي اِنَّهُ) İnnehu rabbi ahsene masveya, o benim Rabbimdir ki bana barınaklar, korunaklar, konutlar, evler verdi. Ben nasıl olurda senin için senin benden benim senden kam almam için bütün bu imkan ve nimetleri iterim. Buradaki (رَبّ۪ٓي) ‘rabbi’ ifadesinden Yusuf’un efendisi anlaşılmış ve ‘bana bunca iyilikleri dokunan efendime bu haksızlığı yapamam’ mealinde tefsirler yapılmıştır. Bize göre ayetteki zamirlerin izafiyeti yukarda verdiğimiz manayı daha gerçekçi kılmaktadır.
(الظَّالِمُونَ يُفْلِحُ لَا اِنَّهُ) İnnehu la yüflihuzzalimin, üstelik O, zulmedenleri, haksızlık yapanları muratlarına erdirmez, hedeflerine vardırmaz.
Akli yaklaşımla, reddedilemeyecek kadının teklifini Yusuf’un geri çevirmesi anlatıldıktan sonra biraz öncesine gidilerek bazı gerçekler ifade edilir.
(بِهَاۚ وَهَمَّ بِه۪ۗ هَمَّتْ لَقَدْوَ) Velegat hemmet bihi ve hemme bihe, ‘kadın onu gerçekten sevmiş, ona vurulup aşık olmuştu’. Bu sevgi ve aşkı ona onu istetiyordu. Kadın aşk vurgunuydu, sevmiş ve onu arzulamıştı. Kadın kadar olmasa da Yusuf’ta esasta kadını sevmişti. Bu sevgi Yusuf’u kadına yöneltiyordu. Yaratılışın doğası olarak bu kadına ısınmış, ondan hoşlanmış, onu sevmiş hatta birlikte olmayı da düşünmemiş değildi.
Yusuf ile kadın arasındaki önceden gerçekleşen duygular bu şekilde anlatılır.
Kadın onu ‘hadi gel Yusuf’um seninim artık’ diye çağırdığında Yusuf duygularını değil aklını önceye almış ve kadına böyle bir şeyin doğru olmayacağını yukarıdaki şekilde ifade etmişti. Ayette ifade edilmemekle birlikte kadın elbette ki Yusuf’a karşı ısrarcı olmuştu. Dolayısıyla kadın Yusuf’a, bastırdığı duygularını öne aldırmıştı.
Kadına meyletme aşamasında (رَبِّه۪ۜ بُرْهَانَ رَاٰ اَنْ لَوْلَٓا) levla enraa burhane rabbihi ‘şayet bu işe yaklaşmaması hususunda Rabbinin delilini, kanıtını, hüccetini, burhanını, ispatını görmemiş olsaydı’ ifadesi gereği kadına meyletmiş ve Yusuf çoktan onunla birlikte olmuştu.
(رَبِّه۪ۜ بُرْهَانَ) Burhane rabbihi, ‘Rabbinin burhanı’ ifadesi, nübüvvet gücüyle algıladı, vahiy geldi, bunun yanlışlığını Allah vahiyle bildirdi, babasının kendini uyaran sesini duydu, babasının suretini gördü şeklinde anlaşılmıştır.
‘Rabbinin burhanı’ ifadesini gerçek, hakikat, devamında ortaya çıkacak gerçekler olarak anlıyoruz. Önceki ayette Hz.Yusuf’a hikmet ve ilim verildiğini hatırladığımızda Yusuf’un bu bilgiler ışığında düşünüp kadınla birlikte olduğunda devamında ortaya çıkacak hakikatleri görmesi ve duyguları onu kadına yönlendirse de bu bilgi ve aklı ondan onu uzaklaştırması şeklinde anlamak daha gerçeğe yakındır. Kadın için birliktelik sonrası karşılaşabileceği onun aleyhine bir durum söz konusu değildi. Çünkü kadın söz ve yetki sahibiydi; durumu yalanlaması onun için yeterliydi; zor durumda kaldığında ise Yusuf’u suçlayacaktı. Oysa Yusuf’un böyle bir avantajı yoktu. O an güzel bir anı yaşamış olsa da devamında çok kötü olumsuzluklarla karşılaşacaktı.
(وَالْفَحْشَٓاءَۜ السُّٓوءَ عَنْهُ لِنَصْرِفَ كَذٰلِكَ) Kezelike linasrife anhussue velfahşae, böylece ondan kötülüğü, olumsuzluğu ve bunun neticesinde ortaya çıkacak haddi aşacak kötü iş ve durumları önledik, engel olduk, değiştirdik, mani olduk. ‘Rabbinin burhanı’ ifadesi de esasta bu sonuçlara işaret eder. Herkesin yanlış anlayıp algılayacağı olumsuzlukları ondan uzaklaştırdık; zira o kurtulmuş, kurtuluşa ermiş kullarımızdandı.
Yusuf, kadını duygusal boyutta istemekle birlikte Allah’ın ona verdiği derin bilgisiyle aklını kullandı ve akıl sonuçları düşündüğünde kadına yönelmeyi elbet makul görmedi. Bunun yanlışlığını kadına aklen anlattı. Kadın onu çok seviyor ve arzuluyordu. Elbet kadında akıllıydı ancak aklı ona bu fiilini makul gösterdi. Zira kadının yetki sahibi olarak kaybedeceği bir şey yoktu. Zor durumda kalınca doğal olarak Yusuf’u suçlayacaktı. Yusuf’u hararetle istiyordu. Yusuf ona yaklaşmamıştı bile. Şehvetli davetine karşılık vermeyen ona doğru bile yaklaşmayan Yusuf’u tutup kendine çekmeye yeltendi. Bu durumda Yusuf kadından uzaklaşmak için koştu. (الْبَابَ اسْتَبَقَاوَوَ) Vestebegal babe, ikisi de kapıya doğru yönelip koşuştular.
(دُبُرٍ مِنْ قَم۪يصَهُ وَقَدَّتْ) Vegaddet gamisehu min duburin, kadın onun ardından koşarak ona yetişip onu gitmesini engellemek için ardından elbisesini tutmuş; bu itiş kakışta Yusuf’un elbisesi yırtılmıştı. Kapıya geldiklerinde kapıda kadının efendisiyle karşılaştılar. (سَيِّدَهَا) ‘Seyyidihe’ ifadesi zamir özelliğinden dolayı genellikle kadının kocası olarak anlaşılmıştır. Biz bu ifadeyi kadının bağlı olduğu, kendisine kadının sorumluluğu verilen yetkili kişi olarak anlıyoruz. Bu kişinin sorumluluğunda Yusuf olmadığı için zamir bu şekilde gelmiştir.
Ve kadın zor durumda kaldığı noktada önceden düşündüğü gibi hemen Yusuf’u suçlayacaktır. Böylede oldu ve hemen ileri atılarak ‘senin sorumluluğunda olana, senin personeline kötülük yapmak isteyenin ona kötülüğe yeltenenin cezası elbette hapse atılmak yada acı veren bir cezaya çarpıtılmaktır’ dedi. Yani kadın o bana tecavüze yeltendi dolayısıyla bu iki cezadan biriyle onu cezalandırın demek istedi. Kadın toplumun suç ve ceza bilgisine sahipti ve suçun karşılığını sorumlu olduğu müdüre böyle ifade etmişti. Kadının bu ifadesinde Yusuf’un öncelikle hapse atılmasını istediği vurgusu da vardır.
Bu suçlama karşısında elbette ki Yusuf ‘asıl o benden murat almak istedi o bana yöneldi’ diye kendini savundu. Kadının mensup olduğu yetkili personelden biri ‘şayet Yusuf’un elbisesi önden yırtılmış ise kadın doğru söylüyor, Yusuf yalancılardandır; yok eğer Yusuf’un elbisesi arkadan yırtılmışsa kadın yalan söylüyor Yusuf ise doğrulardandır’ dedi. Bu kişi bu şekilde bir çözüm yolu, gerçeği öğrenme yöntemi gösterdi.
Kadının personel müdürü Yusuf’un elbisesinin arkadan yırtıldığını gördüğünde (مِنْ اِنَّهُ كَيْدِكُنَّۜ) innehu min keydekünne, ‘bu sizin(kadınlar) tuzağınız, hilenizdir; sizin hile ve tuzağınız büyüktür, müthiş ve etkilidir’ dedi.
Kadının personel müdürü olayın büyüklüğünü yukarıdaki sözüyle görüp anlamış ve olayı daha fazla dallandırıp budaklandırmadan kendi aralarında halletmeye çalışmıştır. Bu durum ayette şöyle ifade edilir: ‘Yusuf sen bu işten vazgeç, olayı büyütme, biz senin suçsuz olduğunu biliyoruz. Sende kadın günahından dolayı tövbe et, bağışlanma dile, çünkü sen büyük bir hata yapıp günahkarlardan oldun.’(Yusuf suresi 29.ayet)
htuluceoglu@hotmail.com
twitter.com/hasantlceolu