Hadi be Kart Horoz!…
Her devirde, her zaman, zaman zaman gocunarak, sızlayarak yaraları kaşıyan, ideolojik saldırı ve pisliklerle parsa toplamak isteyen beyinsizler veya cüce beyinliler türer, veya kasıtlı olarak meydana çıkarılarak, suların bulandırılması sağlanır. Emperyalist güçlerin, şer odakların, din düşmanlarının ve kiralık ajanların görevidir, iştahla yaparlar.
On kasımlar, Cumhuriyet ve zafer bayramları, dini bayramlar, mahut ve malum irtica hareketleri günleri gibi kutlama ve etkinliklerde, dumanlı hava meydana getirilerek, fitne ateşini körüklerler.
Devrimci, Cumhuriyetçi, Atatürkçü, liberal, ulusalcı geçinir, gözünüze baka baka yalan söyler, iftira atar, şereflerini satmaktan çekinmezler.
1929, Eskişehir doğumlu, gazeteci ve yayımcı kart horoz Hakkı Devrim’i bilirsiniz. Aslen Kastamonuludur. 1947 yılında Kabataş Erkek Lisesi'ni bitirdi ve 1951 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu.
Bir süre basın-yayın dünyasından uzaklaştıktan sonra 1990'da Doğan Yayın Grubu'nda gazeteciliğe döndü ve tanıtım (promosyon) programlarında yer alan ansiklopedilerin hazırlanmasına katıldı. Daha sonraları, AD Kitapçılıkta Genel Yayın Yönetmeni olarak çalıştı (halen yayın kurulu üyesidir).
Hakkı Devrim, 1996'dan bu yana Radikal'de köşe yazarlığı (Cihannüma) yapmakta ve Kanal D'de Okan Bayülgen'in Disco Kralı adlı programına katılmaktadır.
Eften/püften, araklama eserleri bulunan devirici Hakkı, bir televizyon programında yine yumurtlamış. İki cihanın güneşi Peygamber Efendimiz için “Kabile Şefi” tabirini kullanmış.
Her nedense eceli gelen köpekler, hep cami duvarlarına işer, pisliklerini etrafa saçar ve gebermeden önce Ehl-i Küfür ve isyan devrimcisi olarak şeytana uşak olurlar.
Böyle adamların nasıl can verdiklerini, kazuretlerinin ağızlarından nasıl geldiğini, duvarları kazıyarak, cinnet getirerek öldüklerini ve cenazelerini belediye çöp arabalarının taşıdığını tarihten biliriz.
En güzel şahit tarih ve zaman içinde dine, imana, islama, manevi değerlere, Allaha saldıranların, roman yazanların, karikatür çizenlerin, konuşma yapanların akıbetlerinin nasıl olduğunu da çok iyi biliriz.
Kart horoz Hakkı Devrim’in de, nasıl devrildiğini yakında hep birlikte görürüz..
"Hak" ismine yakışmayan, sırıtan Hakkı Devrim gibi düşünen ve hayatını yaşayanlara armağan olmak üzere peygamberimizle ilgili bir şiirimi onlara ithaf etmek istiyorum:
Gül açılsın, güller açsın ol cemâl bahçesinde,
Bülbül konsun goncalara feryat etsin “ah!.” ile.
Dîvân yazılır; Hint, Acem, Türk, Afgan lehçesinde,
Âşık sevdiğin bekler çilehanede “vah!.” ile.
GÜLLER DEĞİL, ÜMMET ÂŞIK OLDU SANA MUHAMMED!
Ezel-i Ervâh’ta ruhlar taksim oldu “Hû!.” diye,
Ahmed-i Muhtar, Muhammed Mustafa’dır “Bu” diye.
“Lâ” diyenler Şeytan’a uydu, gösterdi “Şu..” diye,
Kefensiz cenazeler bağırır, beni “Yu..” diye.
HABİB-İ KİBRİYÂ, AHMED-İ MUHTARSIN MUHAMMED!
Biri mağrip, biri Maşrık’ta görünür imamlar
Livâ-ül hamd altında Sırat’a gidecek canlar,
Damarda kan kalmadı, sel gibi akacak kanlar,
Ne can kalacak, ne cânân, viran olacak hanlar,
ÂŞIKLARIN TABİBİ, SERVER-İ CİHAN MUHAMMED!
Kıyamet’te arz delinir, lavlar gelir derinden,
Dağlar, taşlar, putlar, binalar sökülür yerinden
Nefs telaşı başlar, fayda gelmez kendi serinden,
Gidiş Cennet ile Cehennem, en son seferinden,
YALNIZ KALDI ÜMMETİN, KİM KURTARACAK MUHAMMED!
Kara denizlere, deniz karalara girecek,
Kâinat dümdüz, tufan birkaç gün kadar sürecek,
El, dil, göz, kulak, ayak konuşup hesap verecek,
Göz tepede, Güneş beyni kaynatır, kim görecek?
ÜMMETİNİ KURTAR DİYE BAĞIRSAK YA MUHAMMED!
Kemâli yazdı bu divanı, ol Mahşer’e gider,
Kanaat en büyük hazinedir, şükretmek yeter,
Divan-ı Kübra’ya kara gitmek, beterden beter
Günahı çok, sevabı az insan, Mizan’da neder,
AFFEYLE ALLAH’IM, ŞEFAAT HAZRETİ MUHAMMED!