Hacı Arif Bey’den Cumhuriyet Dönemine Müziğimiz
Geçen akşam Cemal Reşit Rey Konser Salonu’ nda İncila Bertuğ tarafından sunulan ve Adnan Mungan’ ın solist olduğu muhteşem bir konser dinledik. Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’ nun da sanatçılarından olan Adnan Mungan musikîmizin önde gelen icracılarından. Adnan Mungan’ ın Allah vergisi tertemiz, ruhu okşayan bir sesi var. Sesini ‘bebek yanağı’ gibi yumuşacık buluyorum. Şarkıları adabıyla ama kendi üslubuyla okuyor. Abartısız okuyor. Mehmet Barlas’ ın ‘’Adnan Mungan’ı dinleyenler ’keşke hiç susmasa ve sonsuza kadar sürse bu icra’ diye düşünürler.’’ sözlerine bir kere daha yürekten katılıyorum. Salonu dolduran dinleyicilerin tümünün de okuduğu yirmi dört şarkıya rağmen musikîmizin bu romantik sesine doyamadıklarına inanıyorum. Tek üzüntüm böyle bir konserin çok daha geniş kitlelere ulaşamamış olması.
’Hacı Arif Bey’ den Cumhuriyet Dönemine Müziğimiz’’ isimli konser İncila Bertuğ’ un -bazılarını sizlere de aktaracağım- anekdotları ve esprileri ile de daha bir güzelleşti.
Konser, Tanburi Cemil Bey’ in kürdilihicazkâr peşrevi ve musikîmizin şarkı formunun babası Hacı Arif Bey’ in iki şarkısı ile başladı: Önce ‘Kanlar döküyor derdin ile dide-i giryan’ ve sonra da bestekarın son eseri olduğu ve Tanburi Ali Efendi’ nin de her söylendiğinde göz yaşlarını tutamadığı rivayet edilen curcuna şarkı: ‘Gurubetti güneş, dünya karardı’.
İsmail Hakkı Bey’ in ünlü nihavent aksak semaisi: Seni hükmü ezel aşub-u devran etmek istermiş. İsmail Hakkı Bey, o dönemde yaşayan herkesin hocası olmuş. O yüzden de ‘muallim’ lakabıyla tanınmış. Pek çok makamın yeniden değer kazanmasında önemli rolü olması yanında, eserlerin mutlaka notadan çalınıp okunmasını da o başlatmış.
Musikîmizin en önemli kadın bestecisi olan Leyla Hanım’ ın fasılların da vazgeçilmez ağır aksağı olan hüzzam şarkısını dinledik: Ey sabahı hüsn-ü anın afitab-ı enveri. Leyla Hanım’ ın bestekarlığını, özellikle de ‘Harabı intizar oldum’ sözleriyle başlayan şarkısını Selahattin Pınar çok sever, ama şiirlerini hiç beğenmezmiş. Pınar, ‘Bestekar Leyla Hanım, şair Leyla Hanım’a nasıl tahammül ediyor şaşıyorum’ dermiş.
Sırada Hafız Hüsnü Efendi’ nin bestenigâr şarkısı vardı: Çok sürmedi geçti tarab-ı şevk-i baharım. Bu şarkının enteresan hikayesi şöyle: İstanbul Merkez Komutanı olan Sadrettin Paşa’ nın her birinin adı bir makam olan 38 cariyesi vardır ve içlerinde en çok sevdiği cariye olan Bestenigar Kalfa vefat etmiştir. Ahmet Rasim Bey meyhanede demlenirken tarafından acilen Paşa’ nın konağına çağırılır.
Paşa, Ahmet Rasim Bey’ den vefat eden cariyesi için bir güfte yazmasını ve gene o gece konağa çağırılan Hafız Hüsnü Bey’ den de bestelemesini ister ve bu şarkı o gece konakta doğar. Paşa şarkıyı çok beğenir ve her ikisine de 20’ şer altın verir. İyi ki Paşa Efendi’ nin müzik bilgisi biraz kıtmış da musikimizde 600’ e yakın olduğunu bilmiyormuş, yoksa maazallah İstanbul’ da cariye sıkıntısı baş gösterecekmiş.
21-31 yaşları arasında 10 senelik bir sürede 1000’ den fazla şarkı, sadece uşşak makamından ise 200 şarkı besteleyen Şevki Bey’ in muhayyer şarkısında idi sıra: Ol gonca dehan bir gül-i handan olacaktır.
Sonra Rahmi Bey’ in Gül hazin sümbül perişan bağ-ı zarın şevki yok sözleriyle başlayan ağır aksak bayati şarkısını dinledik. Mülkiye mezunu olan Rahmi Bey, güftenin yazarı Recaizade Mahmut Ekrem’ in de talebesi imiş. Mahmut Ekrem’ in oğlu için yazdığı güftenin, Rahmi Bey tarafından yakın arkadaşı Şevki Bey için bestelendiğini bilmeyenlere hatırlatalım.
Ve fasıl musikîmizin ‘olmazsa olmazı’ Selanikli Ahmet Bey’ in bayati araban şarkısı: Görünce seni ey mah.
Artaki Candan’ ın ferahnak semai şarkısı ile program devam etti: Ruhumda bahar açtı onun bülbülü sendin. Artaki Candan müzik uğruna tıp eğitimini yarıda bırakmış. Selanikli Ahmet Bey’ den ud dersi almış, ancak daha sonra kanun çalmaya başlamış. Yanlış hatırlamıyorsam Alâettin Yavaşça da kendisinden kanun dersleri almıştır.
Bimen Şen’ in bir şarkısının yer almadığı bir Türk Musikisi konseri düşünülemezdi tabii ve onun birbirinden güzel eserlerinden ‘Firkatin aldı bütün neşve-i tabım bu gece’ de idi sıra. Soyadı aslında Dergazaryan iken, Atatürk’ ün önerisiyle, güftesi de kendine ait olan kürdilihicazkâr makamındaki ‘Yüzüm şen, hatıram şen, meclisim şen, mevkiim gülşen’ sözleriyle başlayan şarkısında çok sık geçen şen kelimesini soyadı olarak almıştır. Bimen Şen’ in şarkılarının olmadığı bir ‘fasıl’ herhalde pek bir yavan olurdu. Şair Süleyman Nazif onun için söylediği mısralara katılmamak mümkün mü: Ebedi nazımıdır san’at-ı feryadımızın / Öperiz ağzını hep Bimen-i üstadımızın.
Hicaz şarkıların en güzellerinden biri de Zeki Arif Bey’ in idi: Hicranla geçen günleri hasretle anarken. Zeki Arif Bey, bestekarlığı yanında çok güzel gazel okumasıyla da çok ünlü imiş. Pek çok sazende gazeline cevap veremezmiş.
Ve ilk bölüm Lem’ i Atlı’ nın hicazı ile sona erdi: Severim her güzeli senden eserdir diyerek. Hacı Arif Bey’ in öğrencisi olan Lem’ i Atlı sesinin güzelliği sebebiyle Boğaziçi bülbülü adıyla tanınmış. Tanburi Cemil Bey’ in onun için ‘’Onun hançeresine erişilemez’’ dediği de rivayet olunur.
Konserin ikinci bölümünde ise Rakım Elkutlu, Sadi Işılay, Selahattin Pınar, Sadettin Kaynak, Fehmi Tokay, Suphi Ziya Özbekkan, Cevdet Çağla, Münir Nurettin Selçuk, Yessari Asım Arsoy ve Alâettin Yavaşça’ nın şarkılarını dinledik.
24 bestekar içinde tek hayatta olan 1 martta 83 yaşına girecek olan Alâettin Yavaşça idi. Allah’ın daha nice sağlıklı uzun ömürler vermesini dilediğimiz Alâettin Hoca konserden sonra birlikte evlerine dönerken ‘Çok güzel bir konser oldu’ sözleriyle ne kadar mutlu olduğunu ifade ediyordu.
İnanıyorum ki okuduğu eserlerin bestekârlarının hepsinin de ruhu şad olmuştur.
SAZLAR DA MÜKEMMELDİ
Konsere Kemal Caba, Osman Nuri Özpekel, Hacer Tısoğlu, Volkan Yılmaz, Lütfiye Özer ve Gamze Ege Yıldız da sazları ile katıldılar ve çok iyi bir icraya şahit olduk. Kısa taksimlerle de programı renklendirdiler. Zaten Türk musikîsinin güzelliği böyle az sazla çok daha iyi ortaya çıkıyor.
Konser repertuarını da çok iyi bulduğumu, şarkıların çok iyi seçilmiş olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Tek eleştirim konserin isminde geçen ‘müziğimiz’ kelimesine. Müzik daha genel bir terim; musikî bizim müziği daha iyi anlatan bir kelime.
SON SÖZ
Cemal Reşit Rey’deki bu tür konserler keşke daha geniş kitlelere ulaştırılabilse. Mesela, TRT-4 bu konserleri naklen veya en azından banttan yayınlasa. Ama, yayınlamazlar, çünkü o zaman TRT’ de dinlediğimiz müziğinin berbatlığı iyice ortaya çıkar. Mesela, o ‘Akşam Sefası’ denilen şeyin ‘Akşam Cefası’ olduğu anlaşılır. Assolist diye çıkarılan kişilerin musikiyi katlettiklerini herkes fark eder.