Güvenilecek politikacı kaldı mı?
Türk halkı, ne yazık ki, devamlı olarak aldatılmaktadır. Özellikle de, politikacılar tarafından.
Gerçi; toplum olarak, buna müstahak sayılırız. Zira; okumayan, araştırmayan, çıkarcı, pısırık, ürkek, vurdumduymaz, tepkisiz, duygusuz, egoist, cahil, ne dini ne de dünyası ile ilgili bilgi sahibi olmayan,
dünyadaki müthiş gelişmelerden habersiz, bir hale düşerseniz, hem iç mihraklar hem de dış güçler sizi oyuncak haline getirirler. Devamlı aldatırlar, istismar ederler.
Şu politikamızın haline bir bakınız; sadece laf üreten, hamasi konuşmalarla, sert ifadelerle, halkı uyutmaya çalışan genel başkanlar. Cenab-ı Hak'tan çok, genel başkanından korkan, hür iradesini hiç kullanmayan; insiyatiften yoksun; hiçbir değeri kalmamış, koltuğunu kaybetmekten korkan, bunun için emir kulu haline gelmiş milletvekilleri ve parti teşkilatları. Ve dediğim dedik, tek otorite, farklı hiçbir fikre tahammülü olmayan, her şeyi bilen, genel başkanlar.
Şimdi; belki de yıllarca hep destek verdiğim ve desteklerini gördüğüm, MHP'li kardeşlerim, bana kızacaklar, tenkidlerimi haksız bulacaklardır.
Canları sağ solsun. Benim görevim, doğru bildiklerimi dile getirmektir; dalkavukluk etmek değil. Cenab-ı Hak'ın dışında, hiçbir makama yaranmak gibi bir arzum da yoktur. Hiçbir dünyevi beklentim de bulunmamaktadır. Hayatım boyunca; kimseye yaranmayı, hiçbir genel başkana (körü körüne) biat etmeyi düşünmedim. Emir altına girmedim. Bu yüzden, (çoğunu tanımakla ve dost olmakla beraber) hiçbir cemaatin de müntesibi olmadım. Zira; yüce dinimin, devamlı olarak okumayı, düşünmeyi, araştırmayı, tefekkür emreden talimatlarına önem verdim.
Bu yüzden, birçok gazetede, yazılarım sona erdirildi. Oğlumun işten çıkarılması, danışmanlık yaptığım firmalara baskılar yapılması gibi, uygulamalara muhatap oldum. (Hiç de umurumda olmadı.)
Birtakım patronlara, holdinglere çıkar sağlamayı da hiç düşünmedim. Bunun için, bazıları gibi, görevden ayrılınca, bol sıfırlı iş teklifleri de almadım. (Çok şükür) Tüm partilerin yandaşları, genel başkan dalkavukları gibi, iktisadi devlet teşekküllerinde, yönetim veya denetim kurulu üyesi olmayı, bu aradada iş takipçiliği yapmayı hiç düşünmedim.
Çok şükür; hep doğru bildiklerimi savundum. (Elbette; hatalarım, yanlış yorumlarımda olmuştur. Ama kastım ve çıkar hesabım olmamıştır.) Hiç zikzak çizmedim, kapı kulu olmadım, inançlarımdan taviz vermedim. Yalnız kalmak, sıkıntı çekmek, umrumda olmadı.
Bu uzun girişten sonra, samimi milliyetçi kardeşlerime soruyorum:
1- Bu vahim tabloya, kan gölüne dönmüş ülkeye, azan teröre, her gün kalleşçe şehit edilen evlatlarımıza rağmen; MHP genel başkanının, terör araştırması ile ilgili önergeye red oyu verdirtmesini tasvip ediyor musunuz?
2- MHP'nin devamlı olarak, Cumhurbaşkanına cankurtaran simidi görevi yapması; TBMM Başkanlığını altın tepside sunması, tek adam yönetimini pekiştirmek için, oynanan erken seçim senaryolarına destek vermesi; sizin vicdanınızı rahatsız etmiyor mu? AKP'nin kuyruğuna takıldığınızı, suç ortağı olduğunuzu düşünmüyor musunuz?
3- Bu vahim tabloda; TBMM'nin tatilde olmasının, milletvekillerinin yan gelip tatil yapmasının, aldıkları maaşların harama dönüştüğü günü, bunun çok büyük bir sorumsuzluk olduğunu, düşünmüyor musunuz?
4- Her partinin hedefi, iktidar olmak, ülkeyi yönetmektir. MHP'nin ille de muhalefet olacağım inadı, size mantıklı geliyor mu? Bu görevden ve sorumluluktan kaçmak; halka verilen sözlere ihanet etmek; değil midir?
5- Meral Akşener vb. değerlerin harcanmasından mutlu musunuz?
6- Erken seçim olursa, halkın karşısına nasıl çıkacak, kendinizi nasıl savunacak, hangi gerekçelerle oy isteyeceksiniz? Tutarsız davranışlarınız için ne tür mazeretler üreteceksiniz? Ve bu defa baraj altında kalmayacağınızdan emin misiniz?
7- Cumhurbaşkanı'nın sözleri, davranışları, hukuk ve demokrasiyi hiçe sayan icraatları, Çin'de, uygur kardeşlerimizi suçlayan sözleri, zulümler, kıyımlar, yolsuzluklar, rüşvetler, baskılar, fişlemeler, terörü azdıran tavizler, tam anlamı ile tahrip edilen devlet çarkı, ekonomik çöküntü cami kapatan valiler sadece gariban ailelerin çocuklarının cepheye sürülmesi istihbaratın tam anlamı ile zaafa uğratılması, MİT'in tek kişinin emri altına girmesi (2 ton patlayıcının sevkini bile tespit edememesi) PKK kontrolü altına girmiş, 400 milyar dolarlık uyuşturucu trafiği, vs. vs. sizi rahatsız etmiyor mu?
8- Bu halinizle, AKP'den ne farkınız kalmıştır? Atalarımız, ne demişler: "Titre ve kendine gel" Ve milliyetçi kesim için gün bugündür...