Gurbette Sılayı Yaşamak
Ah gurbet!
“Dünya sürgünü” ile başlayan “kısa” bir yolculuğa çıkıyor insan. Bir gün geri dön-mek üzere…
Çoğu bu geri dönüşün farkında bile değil.
Dünya mekânına misafir olduğumuz günden beri başlar “hayat” denilen yolculuk.
İlk zamanlar bütün ilgilerin üzerinde olduğu zamanlardır. Olup biteni göz ve ses ile tanımaya başlarsınız. Sonra başkalarına anlamsız gelen lakırdılar dökülür dilinizden.
Her geçen gün “altın kafes” daha hoş gelir size. Coğrafya ve iklimin nasıl olduğu-nun bir önemi yoktur.
Akranlarınızla birlikte gök kubbe altında dilediğinizce koşar oynarsınız. Dün-yaya gözlerinizi açtığınız ev korur seni. Bir süre çocukluk rüyaları görürsünüz. Ne güzel rüyalardır onlar. Kavga yok, haksızlık yok… Kin yok nefret yok…
Savaş yok…
İnsanların “ten” rengi aynıdır rüyala-rınızda…
Her şey minicik ellerinizden tutulup ilk defa okula gidince değişmeye yüz tutar. O an için; mutluluk mu hüzün mü hâkim bilinmez. Bir doğru vardır artık gök kubbe altında iste-diğiniz gibi koşup oynayamazsınız.
Karneler, kurdeleler, diplomalar, diplomalar…
Birtakım imtihanlar ve sonuçları…
Çok şeyi başarmanın mutlulukları…
Yarınlar, umutlar…
Sonra gençlik hevesleri ve üniversi-te… Artık siz de mutlu, aile de...
Bir diploma daha…
Göğüsler kabarık ve coşkulu...
Ve…
Kim nasıl olup da söylediği “doydu-ğun” yer gerçeği.
Doyduğun yer yani gurbet…
Artık rüyalarınıza başka şeyler konu olur. Siz bir şekilde “doğduğunuz” yeri terk etmişsinizdir.
“Doyduğunuz” yerde ne kadar kalırsı-nız belli değil. Memlekete ait solmuş fotoğraf-lar, memleketten gelen birkaç eşya. Hepsi “doğduğun” yere ait hatıralardır.
Ah o “doyulan” yer! Sen ne acı bir şeysin öyle…
“Bu yaz geleceğiz anneciğim” temen-nisi yaz gelince yerini “Çocukların kursu var” mazeretine dönüşür.
“Bayramda oradayız babacığım” ha-beri bayrama az kala zaruri mazeretlerle iza-ha çalışılır.
“Doyduğun” yer seni “doğduğun” yer-den uzaklaştıran iklim…
“Geleceğim anneciğim, babacı-ğım…”
Beden gurbette, gönül sılada…
Hatırda kalan, çocukluk rüyaları, okula başlama zamanı, karnelere kurde-leler…
Diplomalar, imtihanlar, başarılar…
Sonra:
“Doyduğun yer…”
“Gurbet o kadar acı ki…”